"Çıkıyorum ben" diyen sarı saçlı ile Chan yanına adımladı. "Tamamdır dikkatli ol" diyerek arkadaşının saçlarını karıştırdı.
Felix hafifçe gülümsemiş ayakkabılarını giyerek evden çıkmıştı. Derin bir nefes aldı. Bir kaç haftanın sonunda ilk kez dışarı çıkmıştı.
Temiz havayı içine çekip ellerini ceketinin ceplerine atarak ilerlemeye başladı.
Eğer alması gereken kitaplar olmasa dışarı çıkmayı asla düşünmezdi. Yanına gelip uzun bir konuşma yapan büyüğü yüzünden de şuan dersinde gerekli olan kitapları almaya gidiyordu.
"Kiraz çiçekleri açmış" diye mırıldandı sıralanan ağaçlara bakarak. Bahar gerçekten gelmişti.
Yüzünde bir gülümseme oluştu. Bahar belki de en sevdiği mevsimdi. Yoluna devam etti hızlı adımlarla.
Normalde hep kulaklığını takıp şarkı dinlese de bunu yapacak enerji bulamamıştı kendinde.
Geldiği kırtasiye ile içeri girip direk kasa tarafına adımladı. Kitapların yazılı olduğu kağıdı çıkarıp "Merhaba ben bu kitapları alacaktım" diyerek genç kıza uzattı.
"Ah evet, hemen getiriyorum" diyerek bir sürü kalın kitapların olduğu yere adımladı. Felix parasını çıkarırken genç kız elinde ki üç kitap ile geldi.
Torbaya koyup sarışına uzatmış, Felix gülümseyerek torbayı almıştı. Parayı uzatıp "Teşekkür ederim, kolay gelsin".
Kızından gülümsemesi ile kırtasiyeden çıktı. Derin bir nefes alıp kitaplarına kısa bir bakış atarak geldiği yolu geri dönmeye başladı.
Oyalanmak istemiyordu, en hızlı şekilde eve gitmek istiyordu. Bu garipti çünkü Felix dışarıda olmayı çok severdi. Grupların da içeri girmek istemeyenlerin başında bile gelirdi.
Söğüt parkının yanından geçerken adımları yavaşladı. Bakışları kendinden izinsiz parka dönerken derin nefesler aldı.
Minho'nun yanında ondan ayrıldığı büyük ağaca baktı. "Neden?" diye sordu kendi kendine.
"Bize neden yaptın ki bunu?"
Önüne dönüp ilerleyeceği sıra karşıda gördüğü genç ile attığı adım geri döndü.
Gözleri doldu, nefesleri sıklaştı, elleri titriyor torba düşmesin diye zorluyordu kendini, bacakları ise ayakta kalmaya çalışıyordu.
Ama oradaydı ise nerdeyse bir aydır görmediği sevgilisi karşısında idi. Başında bir şapkası vardı, telefona bakıyordu ama tanımıştı onu. Sevdiğini tanırdı sonuçta.
İnceledi onu, belki hata yaptı ama özlediği bedeni uzun uzun inceledi.
Bir süre sonra Minho telefonunu cebine atmış ona ters kalan yoldan ilerlemeye başlamıştı.
Felix ise o gidesiye kadar bekledi. Tamamen gözden kaybolduğu zaman farketmeden tuttuğu nefesini bıraktı.
Parkı ayıran yüksekliğe oturup başını geriye attı. Tekrar bugün dışarı çıkmıştı ve anlamıştı ki Minho'yu görmeye hazır değildi.
Dolan gözlerini hızlıca sildi. Kendisini fark etmemişti bile. Torbasını daha sıkı tutarak hızlı adımlarla evine vardı.
İçeri hızla girip direk odasına girmesi ile üç genç endişeyle "Felix?" diye seslendi.
"Şuan olmaz, lütfen" dedi Felix onlara dönmeyerek. Jeongin ve Jisung büyüklerine bakarken Chan başını salladı.
"Tamam Felix ama bu sefer kendini tamamen kapatmana izin vermem" dedi.
Felix ise kapısını kapatıp kilitledi. Tuttuğu yaşları akmaya başlarken ağzından bir hıçkırık koptu.
Yere eğilirken hala kapı kolunu tutuyordu. Ağlayışı arttı, nefesleri düzensiz hale geldi.
Kapı kolunu bırakıp iki elini ağzına götürüp bastırsa bile kendini durdurmadı.
Minho'nun onu fark etmemesi canını yaktı. Belki fark etse daha çok canı yanacaktı?
Bu sırada diğer genç telefonunu sinirle yatağa atıp ellerini saçlarına geçirdi.
"Bıktım senden!" diye bağırdı. "Senin boktan sorunların yüzünden kaybediyorum sevdiklerimi!" diye bağırdı tekrar.
Çığlık atıp yere çöküp yatağının çarşafını çekiştirdi. "Bıktım! Bıktım hepinizden! Nefret ediyorum sizden!"
Sesi boş evde sadece yankılandı. Derin nefesler alarak başını kaldırdı ve gözlerini sildi.
"Tüm sevdiklerimden ayrılmak zorunda bıraktığın için nefret ediyorum senden baba!".
---
Nasıl ama düz yazı yaptım 🤟
Felix'in gördüğü Minhoş
Baysss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Those Eyes // Minlix ✓
Fanfiction| Texting-Düz yazı 'Ve ben sana, sen benden ayrılırken tekrar aşık oldum' "Her selam verişin, her veda edişin her 'seni seviyorum' deyişin..." Minlix Binsung Hyunin Chanmin