"Jeongin diyorum sana mesaj iletildi diyor, Minho'ya ulaşma şansımız var".
Telefonun karşısında heyecanla konuşan arkadaşı ile gülümsedi Jeongin. "Bizsiz bir işe kalkışma Lixie, tamam mı?" dedi.
Yanında yürüyen Seungmin ve Hyunjin merakla ona bakarken "Tamam ya, hızlı olun sizde! Minho ya ulaşma şansı bu"
İç çekip "Tamamdır güzelim" diyerek aramayı bitirdi. "Bir şey mi oldu?" diye sordu Seungmin.
"Felix bazen Minho'ya mesaj atıyordu ama hiç biri iletilmezdi, bu sabah ise mesajların gittiğini görmüş".
"Gerçekten mi?" Hyunjin heyecanla öne atıldı. "O zaman Changbin ve Jisung buldu onu" dedi.
"Gruba yazar net bir şekilde anlarız o zaman" dedi Seungmin. "Ben buradan dönüyorum" demesi ile Jeongin ve Hyunjin "Nereye?" diye sordu aynı anda.
Saçları ile oynayan genç "Ben Chan ile buluşacağım da" demişti utanarak. "Aşık mısın ne bu hal?" diyen Hyunjin ile omzuna vurdu.
"Sus be! Gidiyorum ben"
Hızlı adımlarla yanlarından ayrılması ikiliyi güldürdü. Yola devam ederken sessizlerdi.
"Sence Minho dan cidden haber var mı?" diye sordu Hyunjin. Jeongin iç çekti "Umarım vardır, umarım düzgün bir açıklaması vardır".
"Hala oradasın" diyen Hyunjin ile omuz silkti.
"Üzgünüm ama kendi arkadaşımı da düşünüyorum Hyunjin. Hiç bir sebep vermeden Felix'i terk etti. O çocuk kaç gün odasından çıkmadı sürekli kendisini suçladı".
"Anlıyorum ama Minho'nun da isteyerek ayrılmadığı belli oldu zaten Jeongin" dedi bıkkınlıkla Hyunjin.
"Orası beni pek ilgilendirmiyor".
"Gene aynı şeyler, hep bunu yapıyorsun" demesi ile kaşlarını çattı "Ne demek istiyorsun?" diye sordu.
"Hep diğer insanların sorunlarını görmezden geliyorsun Jeongin, sadece kendine odaklanıyorsun. Bunu bize de yaptın, beni bir kez bile görmedin" sesi daha da sertleşirken güldü Jeongin.
"Pardon da beni öpen ama daha sonra hiç bir şey olmamış sayalım diyen sendin Hyunjin. O gece beni öptün, seni seviyorum dedin bana neydi onlar o zaman!"
Sesi bir anda yükselmesi Hyunjin'in irkilmesine neden oldu. "Evet yaptım, yapmamam gerekirdi. Jeongin ben düzgün bir ailede yaşamıyorum ki! Benim bir erkek ile olduğumu öğrendiklerini kollarını mı açacaklar sanıyorsun sen?!"
"Ya sen reşit bir birey değil misin? Kendi kararlarını alıp onlardan kurtulamıyor musun?"
"Aile silmek kolay mı sanıyorsun sen? Beni kabul etsinler diye ne kadar uğraştım bilmiyor musun?".
İkiside nefes nefese birbirine bakarken Hyunjin başını iki yana salladı. "Bazen bencil biri oluyorsun ve ben seni tanıyamıyorum Jeongin, seni seviyorum ama benim sevdiğim jeongin de bu değil".
Uzaklaşmaya yeltendiği sıra Jeongin onun bileğinden tuttu. "Konu sen olduğunda bencil oluyorum evet".
Hyunjin şaşkınlıkla ona döndü, Jeongin ise ona yaklaştı. "Kendimi yanlış ifade ediyorum, seninle olmak isterken bencil birisine dönüşüyorum. Evet seni ailenden koparamam ama benim istediğim bir şans vermen. Denemen Hyunjin, sürekli korkman bir sonuca varmayacak".
Dolan gözleriyle ona baktı Hyunjin, sertçe yutkunup bileğini kurtardı. "Ben üzgünüm" diyerek hızlı adımlarla yanından uzaklaştı.
Jeongin ise arkasından dolu gözleriyle ona baktı. Kaç dakika orada durdu bilmiyordu ama adımları ters yönde ilerlemeye başladı.
Otobüse bile binmeden yarım saatlik yolu yürüdü. Geldiği ev ile zile basmış kapıyı heyecanla Felix açmıştı "Sonunda geldin!"
Gülüşü soldu yavaşça, kendisine dolu gözlerle bakan arkadaşı ile "Jeongin" diye mırıldandı.
Sarışın ise sıkıca ona sarıldı "Felix". Tüm yol boyunca tuttuğu yaşları şimdi çilli arkadaşının omzunda bırakırken iç çekti Felix.
Belinden destek verip içeri soktu onu, koltuğa oturup arkadaşını göğsüne çekti. "Bu gece yine ağlıyoruz desene" dedi.
---
Bu hyunin nasıl olacak ya
Neyse bir daha ki bölüm yine Minholar olur galiba
Baysss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Those Eyes // Minlix ✓
Fanfiction| Texting-Düz yazı 'Ve ben sana, sen benden ayrılırken tekrar aşık oldum' "Her selam verişin, her veda edişin her 'seni seviyorum' deyişin..." Minlix Binsung Hyunin Chanmin