6.Bölüm: Kurşun.

55 8 5
                                    

Merhabalar, hikaye yavaş yavaş ilerlemeye devam ediyor. Bunun için hepinize teşekkürler. Şimdilik bir oy ve yorum sayılarında sorun görsemde ileride onlarında düzeleceğini umarak, sizi bölümle baş başa bırakıyorum.

Bu bölümü neredeyse bütün şarkı listemde ki şarkılarla dinledim ama en sonunda Hurts- Illuminated'i seçtim. Çok sevdiğim şarkılardan biridir. Multimedia'ya koyamadım ama yinede isterseniz Youtube'dan açarak dinleyin bence.

Bana semanurcelebii kullanıcı adıyla her yerden ulaşabilirsiniz. İnstagram, twitter ve facebook'tan takip edebilir veya istek atabilir, istediğiniz her şeyi sorabilirsiniz.

Tumblr kullananlar içinde, bendeiyibiriyimdir adını kullanıyorum.

Hepinize iyi okumalar.

Savaş şu ana kadar tanıdığım en sinir bozucu adamdı. Ara sıra özendiğim umursamazlığı şimdi çok sinir bozucu geliyordu. Sevmediğim insanlara karşı istediği kadar umursamaz olabilirdi ama aynı şeyin bana yapılmasını istemiyordum.

O, sadece koltukta oturup sigarasını içerek o gri gözleriyle benim yalvarmamı izlemekten başka bir şey yapmıyordu. İçtiği sigaranın boğazında kalıp nefes alamaması için dua ederken onun sigarayı içip dumanını yüzüme üflemesi çoktan ortaya çıkmış sinirlerimi daha da hoplatıyordu ve o da bunu bilip daha da mutlu oluyordu diyebilirim.

Tek istediğim beni de yanında götürmesiydi. Savaş'ın sırlarını ve ben gelmeden önce yaşanmış olan olayları anlatmayacağını öğrenmiştim, bu yüzden onun gittiği yerlere giderek orada ki insanlarla konuşmaya ve olayları yavaş yavaş öğrenmeye karar vermiştim. Ortada benden önce olan bir ortak söz konusuydu, Savaş'a bunun hakkında sorular sormaya kalktığımda anında beni susturarak odasına gitmişti ve bende olayları Savaş'tan öğrenemeyeceğimi ikinci kez anlamıştım. Şimdi ise Savaş olayları öğrenebileceğim kişilerden beni uzak tutmak için elinden geleni yapıyordu.

"Savaş lütfen bende geliyim," dedim bir kere daha. O ise kafasını sallayarak sigarasını masanın üzerine bastırarak söndürdü ve yanında duran pizza kutusundan pizza alıp ağzına attı. Yavaşca çiğnerken bunun beni sinir etmek için kasten yaptığını düşünüyordum.

Sonunda pizzasını çiğnemeyi bitirdiğinde, "Olmaz dedim çilli, gideceğimiz yerde neler olacağını bilmiyorum." diyerek koltuktan kalktı. Peşinden giderken beni umursamamaya çalışıyordu. Yine aynı bahaneyle beni insanlarla yüz yüze getirmemeye çalışıyordu.

"Beni gittiğin her yere götürüp ortağın olarak tanıtacağını söylüyorsun ama ne zaman bir yere gitsen gelmemem gerektiğini tekrarlıyıp duruyorsun," dedim merdivenden yukarı çıkarken. Aramızda sadece bir kaç adımlık olan mesafe, giderek çoğalıyordu.

"Seni götüreceğim yerler orası değil çilli," dedi merdivenleri çıkmayı bitirdiğinde. "Zamanı gelince gideceğimiz yeri görürsün."

Savaş odasına girip hızla kapıyı suratıma kapattığında az kalsın bugün Eymen'e yaptığım gibi burnumu kırıyordu.

Kapının önünde öylece dururken ne yapacağımı bilmez bir haldeydim; kafamı kapıya yaslayarak bir şeyler düşünmeye çalışıyordum ama zihnim bomboştu. Ağırlığımı ortaya koyup, bu konuda söz hakkım olduğunu belirtmeliydim ama ne yazık ki o cesaretin bir gramı bile yapımda yoktu. Neden bu kadar korktuğumu, neden bu kadar çok cesarete ihtiyaç duyduğumu bilmiyordum; bildiğim tek şey hiç bir şey bilmediğimdi.

Yinede şansımı denemeye karar verdim. Bu işin sonu kötü bitip, yine somurtarak oturan kişi ben olsamda en azından şansımı denediğimi söyleyip kendimi avutacak, ve başarısızlığımın sonucunu Savaş'ın sinir bozucu yapısına dayandırarak bir nebze olsun rahatlayacaktım.

Çil -Askıda-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin