10.Bölüm: Suçlu.

42 3 0
                                    

Gecikme için üzgünüm, Samsun'a taşınma işleri, eşyaların toplanması derken yazacak zamanım ve ayrıca yerim de olmadı.

Şu sıralar öldürdüğüm ilham meleklerine bir çare bulmaya çalıştığım için bu bölüm birazcık kötü olmuş olabilir, bunun içinde üzgünüm. Yenilerini bulana kadar idare edin lütfen.

Sizi bayram hediyesi olan bu bölümle baş başa bırakıp, iyi okumalar diliyorum. Diğer bölüm daha erken gelir büyük ihtimalle, bütün gece uyumayıp yeni bölüm yazmayı düşünüyorum.

Taylor Swift- Begin Again.

Düşünmek bir bataklık ibiydi; eğer fazla derine inersen ölüme kadar sürükleyebilirdi. Cümlelerin beyninizde yarattığı etki sürekli değişirken bu tehlikeliydi. Bir sonuca ulaşmak için çırpındıkca sanki daha da dibe batıyordum. Savaş bundan birkaç gün önce düşünmediğini, sadece yaptığını söylemişti. Umursamamazlığı bundan kaynaklanıyor olabilirdi, beyninde düşünecek ufak bir şey bile olmadığında yada onları beyninde ki bir kutuya hapsettiğinde endişelenecek bir şeyinin olmaması normaldi. O kutunun bir tanesi de benim beynim de bulunmasına rağmen bende o kutunun anahtarı yoktu. Ne zaman cümleleri oraya hapsetsem kapağı açarak bana göz kırpıyorlardı. Sadece bununla da kalmayıp, sağlam olan düşüncelerime de zarar veriyorlardı. Beynimin içinde ki bir çok kelime birbirleri arasında savaşa girmiş ve ben o savaşın arasında kalmış gibiydim. Hayallerden uzak bir Savaş'ın yanında olmam yetmiyormuş gibi beynimde ki savaşa da engel olamıyordum.

Uykusuz olmam sinirlenmem için yeterli bir sebep olmasına karşın, insanlar bu Dünya'dan soyutlanmamı istiyorlarmış gibi her şeyi üst üste getiriyordu.

Arabada giderken beynimde düşündüğüm tek bir cümle beynimde ki ufak olan bir duyguyu ateşlendirirken yangın çıkması uzun sürmemişti. Ufak bir kıvılcımlar giderek alevlendi ve etrafa yayılarak her şeyi yok etti. Zihnim dumanlıydı; düşüncelerimin üzerini büyük bir duman kaplamıştı.
Yangın elbet sonunda sönecekti ama o zamana kadar yanına yaklaşamayacak kadar tehlikeli ve içinde ki her şey kül olmuştu. Düşüncelerimden gelen yanık kokusunu alabiliyordum; bütün anıları tek tek atan biri vardı zihnimde. Sanki attığı her anı ateş parçasına değiyor, yangını daha da büyütüyordu ve geride kalan küller dışarıya göz yaşı halinde geri çıkıyordu.

Göz yaşlarım yüzümden aşağı akarken, sinirlenince ağlayan insanlardan olduğum için kendime lanet ettim. Kızarmış, ayrıca bulanık görmeye başlayan gözlerim havanın aydınlık olmasına rağmen yolu zar zor seçiyordu.Yollar saate göre boş olmasına rağmen arabanın kontrolünü kaybediyor, Savaş'ın sürttüğü kenarı daha da mahvediyordum ama pek umrumda olduğu söylenemezdi. İçimden bir ses bunu Savaş'ında önemsemeyeceğini söylüyordu.


Sinirli olmam arabayı hızlı sürmemde etkili olsa da işlerini bitirmeden ölmek gibi bir niyetim olmadığından sinirimi belirli bir seviye de tutmaya çalıştım. Sinir seviyem son kısmına kadar nefretle doluydu, tek bir düşünceyle kendimi kaybedebilirdim. Her an kendimi kaybedeceğim düşüncesi beni geriyor, sınırı neredeyse aşmama neden oluyordu. Bunların hepsinin sadece onları görmemle bile sınırı aşıp taşacağını bilsemde sinirimi onlarla karşılaştığım zamana saklıyordum.

Araba, üniversite girişine girerken özensiz bir şekilde park ettim. İşi gücü olmayan insanlarımız bahçeyi doldurmaya başlarken gözlerim sadece o iki kişiyi algılamak ister gibi diğer insanları yok sayıyordu. Bahçede dolanan gözlerim burda olmadıklarını kanaat ederken henüz kapıdan çıkan lila saçlarla adımlarımı onların gittiği yöne çevirdim.

Elimde duran siyah metal birkaç kişinin dikkatini çekerek korku dolu bakışlara neden olsa da onları umursamadım. Bunu asla bu kadar insan içinde yapacağım aklıma gelmemişti; aslından onları sadece kafasına silah dayadığım yere kadar hayal edebiliyordum, gerisini canlandıracak kadar hayal gücüm geniş değildi. Hatta onları öldürebileceğim ve benimde burdan sağ salim çıkabileceğim bile meçhulken bir anlık dolan öfkemle buraya kadar nasıl geldiğimin bile farkında değildim. İçimde oluşan farklı bir beden, davranışlarıma etki etmiş ve beni buraya kadar sürüklemişti, oysa bunu böyle hayal etmiyordum. En azından bu kadar kişinin arasında değildi.

Çil -Askıda-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin