"Bazen beklemek lazım,en güzeli için..."
-Şeker Portakalı
-20.05.2016-"Efendim, Ayliz Hanım geldi."
Güvenlik şefi, Çınar Bey'in odasına girdiğinde deri koltuklarda oturan misafirlerine aldırış etmeden konuştu, zira patronu böyle istemişti. Önemli bir toplantıda da olsa, iki eli kana bulanmış halde de olsa kızıyla ilgili her gelişmeyi öğrenmesi gerekiyordu. 18 yaşındaki, babasına her zaman hayran olan kızı son 4 aydır ondan inanılmaz derecede uzaklaşmıştı. Kendince eğitim olarak gördüğü şey kızıyla arasına görünmez bir set çekmişti. Çınar Bey de bir baba olarak yapması gerekeni yapıyordu, ona alan tanırken elini de üzerinden çekmiyordu. Hatta sokakları boyayarak yaptığı anarşist eylemlere bile seyirci kalıyordu, içerisindeki öfkeyi tam anlamıyla akıtmasını bekliyordu.
Çınar Bey başıyla güvenlik şefini onaylarken misafiri Ali Bey, soru dolu gözlerle yakın dostuna baktı. Çınar Bey kendini bir açıklama yapmak zorunda hissetti.
"Son yaptığımı hala affedemedi, üzerine gitmeye korkuyorum. Bana o kadar çok benziyor ki," duraksayıp tebessüm etti. "Gerçekten öfkelendiğinde sönmeyecek bir yangına dönüşüyor. Ben de sönsün diye bekliyorum işte." dedi.
Ali Bey onaylamaz bir tavırla başını iki yana sallarken elini oğlu Doğu'nun omuzuna koydu, hafifçe sıktı. Oğlunun odağı tekrar ona döndüğünde 4 ay önce Çınar Bey'in ne yaptığını oğluna kısaca anlattı. Oğlunun kaşları şaşkınlıkla havalanırken dudakları aralandı. Sözlerini şu cümlelerle tamamladı.
"Küçük, masum bir kız çocuğuna hayatının en korku dolu gecesini yaşattı, şimdi de o ateşte yanmamak için sönmesini bekliyor böyle işte," bakışlarını dostuna çevirdi. "Daha da çok beklersin." dedi.
Doğu şaşkınlığa bulanan sesiyle "Çınar amca, sanki biraz abartı olmamış mı?" dediğinde Çınar Bey stresle yüzünü sıvalayarak cevap verdi.
"Olmuş, ama sonradan farkına vardım."
İki adam derin bir iş sohbetine girerken Doğu yerinden kalkıp kendine bir bardak su doldurdu, suyunu yudumlarken cama doğru adımladı.
O sırada onu gördü, arka bahçede duran ahşap masayı mavi renge boyayan genç kızı gördü. Parlak turuncu saçlarını tepeden dağınık bir topuz yapmıştı, üzerinde kot bir tulum vardı, yaptığı işe o kadar çok odaklanmıştı ki omuzundan kayıp giden askıyı farkına varamamıştı. Üzerindeki mavi lekelerin sebebi de bu olmalı, diye düşündü Doğu. Genç kız sanki izlendiğini farkına varmış gibi kafasını babasının çalışma odasındaki cama doğru kaldırdı. Fakat yansıyan güneşten hiçbir şey göremezken yüzünü buruşturdu, kaşları çatılırken dudaklarını büzdü.
Doğu yaptığı şeyin yanlış olduğunu bilse de kızı izlemeye devam etti, Çınar amcası ona seslenene kadar o camın önünden bir adım dahi ayrılmadı. Çınar Bey, Doğu'nun nereye baktığını tahmin edebiliyordu. Buna rağmen genç adamı gücendirecek hiçbir şey dökülmedi dudaklarından. Onun yerine genç adama içerisinde bulundukları örgütün, yıllar sonra uygulayacağından şüphelendiği planı anlatmaya başladı. Yeni bir dünya kurulacaktı ve bu dünyaya hazırlanmak dışında yapabilecekleri başka bir şey yoktu.
O gün;
Çınar Bey, herkesten çok Doğu'ya güveneceğini bilmiyordu.
Doğu, ilk kez gördüğü bu genç kız için gerekirse tüm dünyayı yakabileceğini bilmiyordu.
Ayliz, henüz tanışmadığı bu adamın dünyasının merkezi olacağını bilmiyordu.
***
Yeni bir yolculuğa hoşgeldiniz 🌸
Yol uzun, karmaşık ve birçok duyguyla bezenmiş halde 🤍
Umarım bu yolculuk hepimiz için çok keyifli geçer 🙏🏻Desteklerinizi bekliyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ ALEVİN GÖLGESİ
ActionYer altı, yerin üzerinde söz sahibi olursa ne mi olur? Yönetimi ele geçirilen bir ülke, Kurulan yeni düzen, Değişimin karanlık dokunuşuna kapılan insanlar, Düzene kör kalıp, destekleyenler, Düzeni alevler içerisinde bırakıp, direnenler... - "Ben, ta...