Geciken bölüm adına herkesten özür diliyorum. Bu bölüm Aslaz odağında olmanın biraz dışında, kendi evrenimi tanıtmaya yönelik bir bölüm oldu. Umarım atlamadan okursunuz ve beğenirsiniz.
❗️Tetikleyici Ögeler Bulunmaktadır. (İntihar, Fiziksel Şiddet)
Mart, 2011
Çağla aynanın karşısında tütü eteğine bakıyor, iki yandan topladığı saçlarıyla yansımasına gülümsüyordu.
Bugün yedinci yaş günüydü.
Koşar adımlarla yatağının üstüne bıraktığı hediye kutusuna gitmiş, kucağına almış aynı hızla koridorun diğer ucunda olan odaya ilerlemeye başlamıştı. Kendi elleriyle hazırladığı hediyeyi ikizine vermek için sabırsızlanıyordu.
Günlerdir bu hediyeyle uğraşıyordu. Alaz'ın mutlu olabileceği bir hediyeyi kendi elleriyle hazırlama fikrini kendi kendine bulmuştu. Gerçi bundan başka bir şansı da yoktu. Ne annesi ne de babası onlara ayıracak vakit bulabiliyordu. Bu yüzden de Çağla değil ikizine hediye almak, anne ve babasıyla beraber vakit bile geçiremiyordu.
Odasında bir takvim vardı. Tüm özel günleri işaretlemişti. Özellikle doğum günleri Çağla için çok önemliydi. Çünkü doğum günleri, Çağla'nın anne ve babasını doğru düzgün görebildiği, onlarla zaman geçirebildiği, gülebildiği tek zaman dilimiydi.
Alaz'ın kapısının önüne geldiğinde kapıyı birkaç kez çalmış, Alaz'dan bir yanıt gelmeden kapıyı açarak içeri girmişti. İkizi başına kadar çektiği yorgan yüzünden görünmüyordu fakat çıplak ayakları sarkıttığı yerden onu ele veriyordu.
Çağla olabildiğince geniş bir gülümseme ile ikizinin ayağına baktı. Muzip bir kıkırdayış dudaklarından kaçıverdiğinde dudaklarının üstüne elini getirerek gülüşünü bastırdı. Alaz, pek gülmezdi. Olabildiğince somurtkan bir ifadeyle gezinirdi. Çağla bu yüzden Somurtkan Şirin derdi, ikizine. Geçen yıl, şans eseri dedesinin yanında olmasıyla Alaz'a ona bunu her zaman hatırlayabilecek bir hediye almıştı. Kollarını göğsünde kavuşturan ve dudaklarını iki yana sarkıtan Şirin'i tüm gün aramıştı. Sonunda şehrin diğer yakasındaki alışveriş merkezinde set hâlinde satılan figürleri bulabilmişti. Alaz hediyeyi aldığında memnuniyetsiz gibi görünse de aldığı hediye Alaz'ın baş köşesinde duruyordu. Bazı geceler Somurtkan Şirin ile uyuduğuna bile şahit olmuştu Çağla.
Baleye gitmenin ve baş balerin olmanın avantajlarını kullanarak parmak uçlarında yürüyerek sessizce kardeşinin yanına gitmiş, çıplak ayağını gıdıklamaya başlamıştı. Alabileceği bir darbeye karşı da dikkatli olmaya çalışıyordu. Refleksle ona gelebilecek bir tekmeden kaçınması onun için en iyisi olacaktı.
Alaz'ın ayağını geri çekmesiyle Çağla yorganı çekerek kardeşini uyandırmak için kulağının arkasını gıdıklamaya başlamıştı ve bu kez, ikizinin homurdanarak gözlerini açmasını izlemişti. Yüzündeki sırıtmayı kesmeden hediye kutusunu ikizinin kucağına bırakmıştı.
"İyi ki doğdun Alaz! İyi ki doğduk!"
İkizinin neşesiyle yarım bir gülümsemeyle gülümseyen Alaz kucağındaki hediyeye bakmıştı. "Bu sefer ne aldın? Daha büyük bir Şirin mi?"
"Hayır," dedi Çağla. Başını hızla iki yana salladığından saçları da yüzüne vurmuştu. "Kendim yaptım."
Alaz hediye kutusunu açıp içindeki deftere baktı. Üstünde iki tane çöp adam figürü vardı fakat Çağla el ele tutuşan çöp adamların başına ikisinin bebeklik fotoğraflarını yapıştırmıştı. Alaz ağlıyor, Çağla ise gülümsüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tu vas me detruire
Fanfiction"Yanacağını bilerek ateşe dokunur muydu insan? Kendini alevlere bırakır mıydı? Küle döneceğine bile bile kaybolur muydu yakıcı sıcağında?" Alaz'ın çıplak göğsüne dokunurken yanacağımı da küle döneceğimi de biliyordum. Fakat ben bir anka kuşu değildi...