Mutfak tezgahına yaslanırken elinde tuttuğu deftere notlar alıyordu Süveyda. "Madde Bir olarak" yazdığı ilk cümlede "Yağmur'u koru," yer alırken Madde İki'de "Alaz'ın kıçına tekmeyi bas," yazıyordu. Pınar, Süveyda'nın bu hâllerine alışkındı.
Küçük bir kız kardeş olarak gördüğü genç kızın inanılmaz bir koruma içgüdüsü vardı. Buna defalarca kez şahit olmuştu. Bir keresinde bir trafik magandasının üstüne atlamıştı. Bora'nın yolunu kesen küfreden ve üstüne yürüyen adamın kapüşonunu çekerek boğulmasını sağlamış bir yandan da adamın saçlarını çekiştirmişti. Tüm trafik kilitlenen yoldan çok, Süveyda'nın çabasına odaklanmıştı. Ne zaman bu anı hatırlasa gülerdi Pınar.
Şimdi hiç tanımadığı, yalnızca konuşmalarda yer alan abisinin ilk ve büyük aşkını korumak istiyordu. Alaz denen çocuğa olan kinini bilen Pınar, bu koruma isteğinin bir tek abisinin aşkını koruma içgüdüsü olmadığını da biliyordu.
Ahşap doğrama tahtasındaki mantarları ince ince kıyarken kendinin kimi koruması gerektiğini düşünüyordu. Bir yanda Bora, diğer yanda Süveyda varken tam karşısında da Asi vardı. Süveyda Asi'yi koruyayım derken hem Asi'yi hem de Bora'yı incitebilirdi. Bir ihtimalde kendisini incitmesiydi ki, en çok bu ihtimalden korkuyordu Pınar.
"Abinin işine karışmaman en iyisi," derken sotelediği soğanların üzerine mantarı ilave etmişti. "Asi'nin hayatındaki Alaz dahi olsa buna karışmaman gerekir."
"Alaz kötü biri Pınar, biliyorsun."
"Abin de harika biri sayılmaz Süvi, sen de bunu biliyorsun."
Süveyda omuzlarını silkmişti. Elbette abisinin beyaz atlı prens olmadığını biliyordu. Fakat burada konu Alaz'dı. Alaz'dan Asi ya da Yağmur her neyse o kızı korumaktı.
"Abimle aralarını yapmaya çalışmayacağım ki!"
Sabır çekercesine derin bir nefes alıp veren Pınar, başını Süveyda'ya çevirdi. "Belki değişmiştir?"
"Çağla'nın sevgilisi var, adı Rüzgar. Tam bir maganda. Sosyopat bir manyak. Kıza yapmadığını bırakmıyor. İtiyor, kakıyor. Tahmin et en yakın arkadaşı kim?"
"Alaz mı?"
"Tam üstüne bastın! İkizine karşı bile hassasiyeti olmayan bir habeş maymunu ne diye yabancı bir kıza hassasiyet göstersin ki. Değişmemiş, değişmeyecek pisliğin teki."
Pınar bir şey demedi. Alaz'ı birkaç kez partilerde görmüştü. Bunun dışında yalnızca Süveyda'nın ağzından zar zor aldığı olayları biliyordu. Eh birde arkadaş çevresinden duydukları vardı. Klasik kötü çocuk tiplemesi gibi geliyordu Pınar'a Alaz.
Alaz bir kötü çocuk olsa da Asi, kesinlikle iyi kız figürü değildi. Sokakta büyümüş, erkek gibi yetişmek zorunda kalmış bir kız çocuğu asla bir erkeğin gölgesine sığınmazdı veyahut sinmezdi. Alaz'ın hoşuna giden de bu olmuş olmalıydı.
Asi'yle çok küçükken tanışmışlardı. Bora'nın kızı korkuttuğu, Yaman'ın bir anda çıkageldiği günü hatırlıyordu da, o gün ne Asi'yle arkadaş olabileceklerini ne de Asi ve Bora'nın birbirlerine aşık olabileceklerini düşünmüştü.
Tabağa aldığı makarnayı mantar sosuyla buluştururken sarı saçlarından birkaç tutam yüzüne gelmişti. Asi onu hep Barbie bebeklere benzetirdi.
Gülümsemeden edemedi.
Asi'yi özlüyordu.
Sokakta birlikte büyümüşlerdi. Beraber kağıt toplamışlar, beraber çalışmışlardı . Saçları her zaman omuzlarına dökülürdü. Daha fazla uzatamazlardı. Birileri onlara sataşmasın diye bol bol giyinirlerdi. Sokak her zaman için en çok onlar için tehlikeliydi.
Yıllar önce gruplarındaki bir çocuk kayıplara karışmıştı. Günler sonra bir çöp tenekesinin içinde yarı çıplak bulunmuştu. Her zaman kağıt topladıkları sokaktan bu sefer ateş başında beraber ısınıp güldükleri çocuğun cesedini toplamışlardı. Polislerin kendi arasında konuştukları uzunca bir süre kabuslarında yer edinmişti. Küçük çocuğu organları alınmıştı ve tecavüze uğramıştı. O günden sonra hem Yaman hem Bora hem de sokaktaki diğer çocuklar bir araya gelmiş birbirlerini koruma altına almışlardı. Biri tehlikedeyse diğerleri koşul ne olursa olsun zor durumda olan için elinden gelenin fazlasını yapacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tu vas me detruire
Fanfiction"Yanacağını bilerek ateşe dokunur muydu insan? Kendini alevlere bırakır mıydı? Küle döneceğine bile bile kaybolur muydu yakıcı sıcağında?" Alaz'ın çıplak göğsüne dokunurken yanacağımı da küle döneceğimi de biliyordum. Fakat ben bir anka kuşu değildi...