-4.Bölüm Aşkın Alevi-

21 3 1
                                    

Geçmiş.

Peşimizi bırakmayan bir gerçek, hayat acımasızdı bu çok barizdi. Ama insan hayatta bu acımasızlıklar içinde dahi yüreyinde, tam kalbinin üzerinde bir çiçek açtırabiliyordu.

Ona baktığımda ben bunu görebiliyordum. Mavi gözleri vardı, denizlere benziyordu. Boğuluyordum o mavi gözlerde.

Kahve tonlarında saçları vardı, insan bakınca ormanda hissediyordu kendini. Rahat ve ferah.

Gamzeleri vardı güldüğünde beliren gamzeleri..

Bir çok şekilde anlatabilirdim onu kelimeler, cümleler, mısralar yetmezdi belkide.

Onu doğru düzgün tanımıyordum daha güvenemezdim.
Güven denilen duygu bambaşkaydı.
Ona baktım benimkilere benzeyen mavi gözlerine...

Gözleri kısılırcasına bana gülmüştü. Fakat bilmediği bir şey vardı ben bu günü asla unutmayacaktım. Eve gitmem gerekiyordu, bu yüzden hızlıca onu göğsünden ittim.

Bu ani tepkime şaşırmıştı, doğal olarak.

"Ben yeni tanıştığım insanlarla bu kadar yakın olmam rahatsız etme" elimi yumruk yapmıştım.

"Tamam, tamam sakin zarar vermeyeceğim" dedi.

"Ve ayrıca çok iyi dövüşüyorsun, kemiğim kırıldı" diye ekleme yaptı. Kırlmamıştı bunu biliyordum çünkü attığım yumruğu tanırdım. Tüm gücümle atmamıştım.

"Abartma" dedim boğuk bir sesle, ama yine de içim acımıştı.

(1 hafta önce)

" Burak hadi okula geç kaldım"

"Bekle bir ya arabanın anahtarını alıp geleceğim"

"Of hadi"

"Tamam güzelim tamam geldim" arabaya bindik ve Burak kontağı çalıştırdı.

Okula doğru giderken kırmızı ışıkta durdu ve yanımızdaki siyah arabanın camı açıldı, bizimkine benzeyen lüks bir arabanın içinde gördüğüm kişi beni biraz şaşırtmıştı. Atlas arabanın içinde bir elini camdan sarkıtmış bir şekilde bizim arabaya bakıyordu, üzerinde beyaz bir kısa kollu vardı. Burak açık olan camdan Atlas'a selam verdi. Güneş onun mavi gözlerine vurmuştu, ışık yeşile dondüğünde Burak arabayı hızlandırdı. Sokağı döndüğümüzde okul görüş hizamıza girmişti, okulun önünde durduk ve arkamızdaki araba yine Atlas'ın arabasıydı. Bizi takip mi etmişti?

Burak arabadan indiği gibi Atlas'ın yanına doğru yol aldım, Burak ile Atlas sarıldıktan sonra Atlas bana selam verdi Burak'a dönüp "Ben sınıfa geçiyorum çıkınca seni ararım" dedim. Burak "Peki" dedi beni onaylarcasına, tam okula doğru gidecekken Atlas bileğinden tuttu ve beni kendine doğru çevirdi " Bu okulda mı okuyorsun?" Sanki bulunduğumuz yerde başka okul vardı...

"Yok buranın havası hoşuma gidiyor bir bakayım da geleyim dedim"

"Şakacısın bakıyorum"

"Sabahın köründe bu enerjiyi nereden bulduğunu bilmiyorum ama sinirimi bozmadan git"

Sert çıkışmıştım "Pekala" dedi dalga geçer gibi.

Biz bu konuşmayı yaparken arkamdan bir el gözlerimi kapattı. Arkama baktığımda bu kişinin Yiğit olduğunu gördüm, gülümseyerek kollarımı boynuna sardım. Burak yüzünde bir tebessüm ile Yiğit'in sırtına dokundu Yiğit istemsizce kollarını benden çekti. Ardından Burak ile tokalaştılar, daha sonra Yiğit geri çekildi ve kolunu omzuma koydu. Burak'a dönüp "Akşam bize gelsenize hep beraber takılırız kızları da getir. " dedi gülümseyerek. Burak sakin bir sesle "İşten erken çıkarsam geliriz değil mi Ekim? " diye sordu. "Olur " sondaki harfi uzatmıştım.

İLK OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin