-3.Bölüm Geçmiş-

30 2 1
                                    

İnsanın mutluluk dediği şey neydi ki ?,kimine göre bir tebessüm kimine göre bir hediye ama benim için acı çekmediğim bir gün, bir insan bir şeylerin farkında olunca doğayı ya da çevresini tanırmış. Ben küçükken ne doğayı ne de çevremi tanıdım çünkü henüz 4 yaşındayken ailem beni terk etti . O yüzden her doğum günü bana onları hatırlatır onlara kızgın değilim çünkü anne ve babamın hastalığı vardı bunu benden hep gizlemeye çalışırlardı ama nafile ben her zaman duyardım. Onları anlasam bile ağabeyim neden beni terk ettiğini hiçbir zaman anlamadım annem benim hiçbir zaman dışarıdaki çocuklarla oynamama izin vermezdi "Bizim gibi değil onlar zararlı insanlar" derdi tabii kendisi de çocuğunu onlardan biri yapmıştı boşuna dememişlerdi haline şükret kimseyi aşağılama diye ama annem sadece kendi haline şükretmiş , şu an onlardan haber almıyorum ben de sormuyorum ya ölmüşlerdir ya da mutlulardır ...

O an aklıma hazırlanmam gerektiği geldi ve hemen dolabı açıp bir tane pantolon ve beyaz renk crop aldım üstüme geçirdim makyaj masama oturup rimelimi , rujumu ve allığımı sürdüm ben makyaj yaptığım zaman aklıma ağabeyim gelirdi çünkü ben terk ettikleri günü sabahı ağabeyim benimle oyun oynuyordu ;

"Ağabey hadi saklambaç oynayalım "

" Tamam ama ben ebe olmam"

" Of ağabey of tamam ben olurum "

" Tamam " dedi pis pis sırıtarak.

İlk ebe ben olmuştum, bahçedeki ağacın yanına geçtim ve gözümü yumdum daha sonra saymaya başladım .

"Bir,iki, üç, dört..."

"Önüm, arkam,sağım, solum sobe saklanmayan ebe" dedikten sonra ağabeyimi aramaya çıktım.

Ağaçların arkasında ,evin içine, bahçeye baktıktan sonra ,son olarak kendi odama çıktım ve dolabı açtım ağabeyim oradaydı tam ebelemek için gidecektim kolumdan tuttu ve beni durdurdu ona döndüğümde gözlerinin dolduğunu gördüm şaşkınlıkla ağabeyime baktıktan sonra

"Oyunu boşver gel ben senin saçını yapayım bugün için "

Beni koltuğa oturdu ve saçımı yapmaya başladı. 8 yaşındaki çocuk en fazla ne yapabilirdi ki? Ağabeyim saçımı örgü dışında her şeyi yapmıştı ama ağabeyim yapmıştı benim tek oyun arkadaşım,tek kardeşim.

O gün o saçı hiç bozmadım ne kadar kötü olduğunu bilsem de ağabeyim yaptığı için çözmemiştim sonra ağabeyim annemin makyaj malzemelerini alıp bana makyaj yapmaya çalıştı. Tabii ki o da olmadı beni palyaçoya benzetti ama ben silmedim daha sonra annem geldi peçeteyi alıp benim suratımı sildi tam saçlarımı da çözecekti ki anneme;

"Anne saçımı elleme nolur onları ağabeyim yaptı"

"Tamam da kızım çok dağınık "

"Olsun ne olur anne"dedim.

Annemin tamam anlamında başını salladığını hatırlıyorum ondan sonrası koca bir boşluk ve acı, gözyaşı dolu bir hayat, o olaydan sonra makyaj yaptığım çoğu zaman aklıma ağabeyim gelir bir hafta boyunca çoğu zaman Atlası görmüştüm. O an aklıma işe geç kaldığım geldi ve gözyaşlarımı silip aşağıya indim ceketimi giydim ve evden çıktım kafeye doğru giderken hala aklımda ağabeyim vardı sokağı döndüğüm zaman kafaya görüş hizama girdi biraz daha ilerledim ve içeri girdim.

Daha sonra kapıyı açıp içeri girdim. Gökhan ağabeye selam verdikten sonra mutfağa ilerledim. "Günaydın Büşra hanım " dedim, Büşra abla "Günaydın" dedin neşeli bir sesle "Bakıyorum da erkencisin bugün"

"Evet abla iş evde erken çıktım" dedim.

"İyi iyi" dedi beni onaylarcasına, "Hadi ben masaları sileyim sonra da toplayayım olur mu?" dedim. "Olur ama benzeri depoya koyduk oradan alırsın" deyince başımı salladım, askıdan önlüğü aldım ve aşağıya indim.Gökhan ağabey kafe'nin sahibiydi karısı da Büşra ablaydı, çocukları yoktu fakat beni de Yiğit'ide çocukları gibi görüyorlardı. Depoya indikten sonra bez ve birkaç tane suyu alıp yukarı çıktım, masaları sildim ve sonra kafeye bir çift geldi ben de onların siparişini aldım.

İLK OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin