-5.Bölüm Uçurumun Ucundaki Çiçek-

17 3 0
                                    

Umut.

Karanlığın içerisinde ki ufacık bir ışık gibiydim. Hayallerimizi süsleyen bir ev gibi, dışarıdan bakılınca sıcak ama içi kutupları andıran bir duygu. Ben 4 yaşından sonra kesmiştim umudu hayattan. Şimdi dışarıdaki çocuklara baktığım zaman umutla ve hayalleriyle de olacakları meslekleri söylüyorlardı kimisi balerin, kimisi astronot, kimisi prens ya da prenses.

O kadar sade ve güzel bir istekti ki onların ki şu an o hayallerde acı ve hayal kırıklığı yoktu belki ileride balerin astronot prens ya da prenses olmak isteyen çocuklar doktor polis mühendis ya da Mimar olacaklardı. Şu an sadece küçüklüğüm vermiş olduğu saflık ve temiz bir mutluluk vardı o hayallerin içerisinde.

Hayata olan umudum kap karanlıktı, eskisi gibiydi arafta sıkışıp kalmıştım sanki bir silah sesi sonra yine karanlık.
Saatlerdir o ıssız ve sessiz olan sokakta bir kurşun sıkıldıktan sonra insanlar doluşmaya başlamıştı.

Yerde kanlar vardı ama bu kan benim kanım değildi. Hayır hayır bu kan Sarp'a aitti. Yere sırt üstü düşmüştü, kahveleri yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı. Sarp gözümün önünde vurulmuştu, Atlas kısa bir şaşkınlık yaşadıktan sonra hızlı adımlarla bize doğru yürüdü. Sokak iyice insanlarla doluşmaya başlamıştı kimisi video çekiyor, kimileri olayla ilgili konuşuyordu ama bir Allah'ın kulu hastaneyi aramıyordu, Atlas iki parmağı ile Sarp'ın nabzına baktı. Ardından elini beline attı ve bir silah çıkardı, bana dönüp "Burada kal, hastaneyi ara ben geleceğim" deyince eline baktım. Silahı tutan eli titriyordu, çevik bir hareketle silahı onun elinden aldım, eğer o giderse başına bir şey gelebilirdi. Silahı aldığım gibi bir adım geriye gittim, Atlas bir silaha bir bana baktı ve bana doğru bir adım attı, adımı ile birlikte ben de geriye gittim." O silahı bana verir misin?" dedi sesi sert çıkmıştı ama benimle konuşurken sakin olmaya çalışıyordu.

Onun sorusuna cevap vermeden kafamı insanların olduğu tarafa çevirdim "Öyle video çekerek ya da konuşarak bir işe yaramıyorsunuz biriniz de çıkıp hastaneyi aramıyor" sert bir şekilde bağırdım. Ben bunu der demez çoğu kişi telefonlarını çıkardı ve hastaneyi aradı, aramayanların da canı cehenneme. Atlas'a döndüm ve" Bir bezle kanamayı yavaşlat sonra ambulans gelince de olayı söylersin" soğukkanlı kalmalıydım, tam cümlelerime devam edecektim ki beni durdurup "Pardon da ben bunları yaparken sen ne yapacaksın acaba?" çok soru soruyordu ama o kadar vaktimiz yoktu "Şu an seninle tartışabilirim fakat zamanımız az, şimdi soru sormayı bırak ve dediğimi yap eğer ben gelmeden giderseniz Burak'tan numaramı al ve beni ara ben sana dönerim"

Yine sevdiğim insanlara bir şeyler oluyordu. Hızlı adımlarla sokağın sonuna doğru koşmaya başladım vuran kişi çok uzaklaşmış olamazdı, sokağa döndüm ve biraz ilerledikten sonra ensemde o soğuk namluyu hissettim. Arkamı dönmedim ve öyle de bekledim, kalın bir sesle "Gerçek abimin selamı var" dedi bir ses, Gerçek tabii ki oydu başka kim olabilirdi ki ? "O selamını alsın da ne b*k yerse yesin umurumda değil"

Tam bir şey diyeceği sırada aşağıya eğildim ve dirseğimi karnına geçirdim. Adam nefesi kesilmiş bir şekilde geriye doğru sendeledi ardından hiç vakit kaybetmeden ve belime yerleştirdiğim silahı alıp adama doğrulttum arkadan adım sesleri gelince önüme gelen saçlarımı savurdum ve arkamı döndüm.

Arkamı döndüğünde Atlas'ın bana doğru koştuğunu gördüm. Bana doğru yaklaştı ve adama "Rahat bırak lan kızı..." Dedi, bana döndü "İyi misin ? Bir şey yaptı mı sana ?" diye sordu. Sesinde tedirginlik vardı sorusuna cevap vermedim, "Sarp nerede onu niye yalnız bırakıyorsun ?"  sinirle burnundan soluyordu dişlerini arasından "Sarp hastaneye gidiyor sana bakmaya geldim" sakin kalmaya çalışarak "Tamam ben şunu halledeyim sonra gidelim" adamı gösterdim halledeyim derken ne Atlas cümlesini tamamlamadım adam ayağa kalktı ve bana vurmak için atağa geçti yumru bana savurduğu gibi kendimi geriye çektim ve elini tuttum.

İLK OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin