Sendromsuz pazartesi denen mucizeyi ilk defa tattıkları gün, Christopher sabahın bir köründe kolları arasında yatan Felix ile uyandı. Alarmın sesiyle yüzünü göğsüne gömüşünü hissettiğinde eliyle yatağın içinde kaybettiği telefonu arıyordu. Changbin alt ranzadan derhal alarmı susturması için küfürler ediyordu.
"Chris, lütfen kapat şunu." diye mırıldandı uykulu sesiyle Felix. Aradığını bulan oğlan rahatsızlık veren sese son verdiğinde kolları arasındaki çocuğu kucakladı. Burnunu oğlanın sıcak boynuna yasladı. Pudramsı mis kokusunu içine çekerken kulağına ilişen mırıltılarla sabaha ilk tebessümünü sundu. Geri çekilip çapaklı bayık bakışlarla kendine bakan sarışının çenesini kavradı. Elinin üzerine ilişen minik parmaklar önce onun elinin tersinin üzerinde ve devamında tişörtünün açıkta bıraktığı kolunda gezinmeye başladı.
"Günaydın."
"Günaydın."
Zorlukla açık tuttuğu gözlerini yanağına konan öpücükle yumdu. Kocaman gülümsüyordu. Dün annesinin yanımdan ayrıldıktan sonra Christopher'ın eve gelmesi gece yarısını bulmuştu. Şirkete uğrayıp çalışmasını bitirmesi ancak o vakti bulmuştu. Geldiğinde ise sadece kendini yatağa atmıştı. Ve gece yarısı yatağına sızan oğlanı bile zor bela güç bulup kucaklamıştı. Ama şimdi gücünü toplamıştı. Gizlisini saklısını umursamadan kucak kucağa uyudukları bir gecenin vereceği yaşama hevesini verebilecek başka bir şey daha bilmiyordu.
"Şirkete gitmem gerek." diye fısıldadı. Sabahın bu saatinde şirkete giderken hiç bu kadar mutlu uyanmış mıydı? Sanmıyordu.
Felix yastığın üzerinde boynunu geri atıp başını sağa sola kıpraştırırken saçları her bir yanına dağıldı. Chris bunu gülümsemesini saklayamayarak izledi, parmaklarıyla sarışının çilli yanaklarına düşen uzun saçları kenara itti. Anın keyfini çıkartan tek o değildi. Felix'de yattığı yerden üzerine eğilmiş onu izleyen sevdiği adamın tebessümünü seyrediyordu. Dudaklarını büzmüş, kaşlarını çatmış... kesinlikle huysuz ama ilgilenilmekten ve en az onunki kadar uyku akan Christopher'ın şiş yüzünü izlemekten oldukça hoşnut.
"Saat daha çok erken." dedi yapışmış dudaklarını ıslatıp. Sonra parmaklarıyla Chris'in kolunu sıkı sıkı sardı. Hoş, yumruk yapabilecek gücü bile yokken ne kadar sıkı tutuyordu orası ayrı mevzu.
"Gitme."Mızmız, yalvaran bakışlarıyla oğlanı nasıl cezbettiğinden habersizdi. Şeytan dünyada görünecek olsa ancak böyle görünürdü diye düşündü. Öyle etkileyici ve günaha davetkardı ki yıllardır hayatında olmasına rağmen ona bakmak hâlâ sıradan bir eylem değildi. Manzaranın ta kendisi, Felix'ti.
Damarlarında akan kanın hızı ve sıcaklığı beyninde alarmlar çaldırıyordu. Gözleri ise yalnızca biraz önce yalanmış ıslak pembe dudaklardaydı. Felix'de bunu fark etti. Göğsündeki hızlanma Chris'i güldürünce koluna tırnaklarını geçirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kalbimden tenime, chanlix
FanfictionYasak bir aşk. Bu yolun sonu yok. Ama dönüş de yok. •idol kurgu. gerçek hayatla hiçbir bağlantısı yoktur, ilişkilendirmeyiniz.