Geyik

403 20 5
                                    

Sabah uyandığımda kar yağdığını fark etmem çok uzun sürmedi. Yaşadığımız kasaba baya soğuk bir yerdi. Gün içi -15 geceleri -32 dereceleri görüyordu. Bu yüzden herkes kalın giyinirdi ama ekstra özen göstermezdik çünkü alışmıştık soğuk ortama.

Normalde şehirli profesörün bu ortamda donup kalmasını beklerken çok normal bir şekilde babam gibi palto ile gezdiğini görünce garipsemiştim.

Sabah sabah babam tarafından uyandırılıp, düzgünce giyindirilip arabaya bindirildikten sonra hep beraber (yeni kısa süreli ev arkadaşımız "heney", babam ve ben) kasaba dağının en güzel konumundaki göle yürüyüşe gitmiştik. Arabanın arkasından inip botlarımın yeni yere serpilmiş karı ezmesine izin verdim. Babam ve henry de inince buz tutmuş göle doğru yürümeye başladım. Bu sırada bir el kolumu tuttu.

"Aklından bile geçirme violet"

Sesin sahibi tabiki de korumacı babamdı.

"Henry eğer violet göle yaklaşırsa onu durdur arabayı düzgün park etmemişim düzeltip geliyorum."

Babamın beni bırakması ile henrye baktım. Bana doğru yaklaştı ve elini uzattı

"Moruk gitmişken biraz dolaşalım"

Şaşkınlıkla bir eline bir de yüzüne baktım ve gülüp elini sıkıca tuttum

"Babama laf atamazsın. En az sen de onun kadar yaşlısın."

"Tanrı aşkına violet babandan 10 yaş küçüğüm bir kere, hemen beni yaşlı bir amca bildin sende."

İkimiz de gülüyorduk. Bir anda aklıma dün akşamki olay gelince yüzüm ifadesizleşti. Tam kolumu çekicekken sorduğu soru ile kafamı kaldırıp ona baktım.

"Teşekkür etmedin?"

"Ne demek teşekkür etmedim?"

Henry o masum, erkekleri bile baştan çıkarabilecek gülümsemesini dün akşamki gibi tekrar sundu bana.

"Oysa o kadar boğuluyordun,"

Kafasını yana eğdi ve yürümeyi bıraktı

"Yardım ettim ya sana"

Çocuksu bir şekilde bakan "hadi minnet et" bakışları bedenimin kasılmasına yetmişti bile. Ne istiyordu şuanda tam olarak benden? Bedenimi ona döndürdüm ve arkada, uzakta olan arabaya doğru bakıp tekrar gözlerimi onla buluşturdum.

"Sana teşekkür etmemi mi istiyorsun?"

Güldü, yada sırıttı. Tam olarak çözememiştim çünkü yanıma yaklaşırken tek düşündüğüm paltosuna sıktığı erkek kolonyasının aşırı derecede ilgi çekici olduğuydu. Büyük bedeni bana iyice yaklaştığında kafamı kaldırmak zorunda kalmıştım o güzel gözleri görebilmek için.

"İstesem etmez misin?"

Elleri paltosunun cebinde bedenini eğdi ve kulağıma konuştu.

"Arkada bir geyik var"

Dediği şey ile hızla kafamı çeviricektim ki paltosundan elini çıkarttı ve çeneme koydu, kafamı çevirmemi engelledi.

"Bakma, bakarsan korkar kaçar."

"Neden bakışlarım o kadar mı kötü?"

Dediği şey ile durulmuştum. Bakışlarım o kadar kötü müydü?

"Bakışların o kadar korkusuz. Ama bu geyiği korkutur. Daha yumuşak bakmayı öğrenmelisin violet."

Hızla kafamı çekip arkama baktım. Arkada geyik falan yoktu. Geri önüme döndüğümde yanımda henry de yoktu. Babam bu tarafa doğru geliyordu o da babama doğru yürüyordu.

Violet|Henry CavillHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin