Wild Violet

721 21 0
                                        

"New Yorka geri döndü"

3 gündür kafamda babamın bu sözünü duyuyordum, 'New Yorka geri döndü!' Tabi belki ben çok dramatik davranıyordum ama o geceden sonra gerçekten bir şeyler garip gelmeye başlar sanıyordum.

Ben onun odasına gitmiştim, bana masal okumuştu ve beraber uyumuştuk! Tanrı aşkına kim bunun doğru bir fikir olduğunu düşünmüştü ki. Odamda, yatağımda yatıyor ve geçen sene yaptığım sad playlisti dinliyordum. Aslında şimdiye kadar söylemediğim bir şey vardı ki Henry New Yorka ordaki evini kapatmak için gitmişti. Buraya temelli taşınma fikri ona 2 günde periler tarafından gelmişti galiba. Daha önce hiç yaşamadığı bir yere taşınma fikri, New Yorkta rezidansı olan bir profesör için saçma bir seçimdi ama galiba o bunu gerçekten istiyordu. Babamın sözde babam gibi olmak isteyen bir çok arkadaşı vardı ama nerdeyse hepsi her akşam balo veya partilerde olmaktan zevk alan ve göz önünden ayrılmayı sevmeyen insanlardı. Bunlardan bir tek Henry cesaretli davranıp böyle küçük bir kasabaya taşınıcaktı galiba. Gerçi babamın arkadaşlarından bir tek Henry ile tanışmış olduğumu idrak edince garipsemiştim. Aklıma Henrynin bana ilk gece dediği söz gelmişti. 'Belkide tam da bu yüzden bizi tanıştırmak için o kadar uğraştı'. Henry haklı mıydı? Belki de babam zaten Henrynin buraya taşınıcağını biliyordu. Zaten hayatımızda uzun bir süre boyunca kalıcağını bildiği için beni onunla tanıştırmıştı.

Evet aslında çok dramatik davranmıştım, ama böyle davranmamım bir sebebi vardı çünkü babam bunu bana 3 gün sonra söylemişti. Babam Henry geldiğinden beri daha mı mutluydu yoksa daha mı endişeliydi hiç anlayamıyordum. O gittikten sonra bana çok da ağır ödevler veya projeler vermiyordu. Günüm onun ödevleri olmadan boş ve sessiz geçiyordu. Sadece okula gidip geliyordum ve babam ile akşam yemeği saatinde yemeğimizi yiyip yatak odalarımıza çekiliyorduk. Tabiki ben geceleri Henrynin kaldığı misafir odasına gitmiyordum. Sadece bir gece gitmiştim o da dün geceydi. Onunla geçirdiğimiz geceyi hatırlayıp onsuz kocaman olan kral yatağında uzanmıştım ama ne yazık ki uykuya dalmıştım. Sabah uyandığımda ise kendi yatağımdaydım. Babamın beni yatağıma taşımış olduğunu anlamam çok uzun sürmemişti. Bu gerçekten utanç vericiydi. Babamın benim Henryden hoşlandığımı düşünmesini istemiyordum. Kesin böyle bir izlenim almış olmalıydı. Babama göre ben hep aciz ve yetersiz bir çocuktum ve kesin sadece 1-2 gün gördüğüm kendisi yaşındaki adamdan hoşlandığımı düşünücek kadar az tanıyordu beni. Ama belki de o kadar yakın tanıyordu. Okulda normalde olduğumdan daha sessizdim tek düşündüğüm Henrydi o ve gözleri.

Böyle böyle bir hafta geçmişti. Babam sessizliğimi sorguluyor olsa da çok sorun etmiyordu.

Artık Henrynin gelmiceğini düşünmeye başlamıştım. Babam Henry hakkında konuşmuyor, sormama izin vermeyecek bakışlar ile etrafta geziyordu. Belki de gitmesi iyi olmuştu. Belki de geri dönmeyecekti. Belki de babamın züppe şehir hayatından ayrılamayan arkadaşlarından biriydi.

Onun yaşlı adam ilgisine ihtiyacım yoktu ve zaten öyle bir ilgiyi hissetmek tuhaftı, değil mi?

Daha önce benden büyük bir adamdan ilgi görmemiştim, ilgi anlamında ilgi. Belki de Henry bana sadece iyi davranıyordu. Ama onunla arkadaş olamayacağım kadar garip bir ortam yaratıyordu aramızda. Onunla arkadaş olamazdım, amca yeğen ilişkisi gibi hiç değildi zaten. Ama böyle olmaması kötüydü. Onun yanında nasıl davranıcağımı bilemiyordum ve aramızdaki garip sessizlik anları ortamı daha da geriyordu. Bu yüzden gittiği iyi oldu.

***

Cumartesi akşamıydı babamın evde olmadığı nadir akşamlardan biriydi ve bir yemeğe gitmişti. Evde yanlız olmayı sevmezdim ama asosyal moruğun gidip biraz sürtmeye ihtiyacı vardı.

Violet|Henry CavillHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin