Selamlar, nasılsınız minik serçelerim.
Bari bu hafta dinleneyim dedim baktım sınır dolmuş.
Bölüm şarkısı; Son Feci Bisiklet - Uyku
Multimedya; Ateş'in göz rengi 🔥
9. BÖLÜM: SALDIRI
Dıt, dıt, dıt, dıt...
Yanıbaşımda öten makine sesleri, istemsizce yüzümü buruşturmama neden olmuştu. Yanan göz kapaklarıma inat, gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm şey beyaz renge boyanmış hastane tavanıydı. En son hatırladığım ağzımdan köpüklerin çıkmasıydı, sonrasında bayılmıştım.
Başımı halsizce kapı tarafına çevirdiğimde, koltukta uyuyan Ateş'i görmek beni ciddi anlamda şaşırmıştı. Üzerinde hâlâ okul forması vardı ve saçlarının ön tarafı alnını komple kaplamış, fazlasıyla dağılmıştı.
Kolumdaki seruma dikkat ederek doğrulmaya çalıştığımda, sanki hissetmiş gibi irkilip gözlerini açtı. "Serçe," uyku mahmuru sesi fazlasıyla boğuk çıkıyordu. Sert bir nefes verip yüzünü sıvazladı ve kendine gelmek amaçlı oturduğu koltuktan ayağa kalktı. "Sen iyisin değil mi?"
Gülümseyerek başımı salladım. "Evet, iyiyim teşekkür ederim."
"Ben doktora çağırayım." Son kez bana bakıp, odadan çıktığında cereyandan dolayı kendine has kokusu burnuma gelmişti. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattığımda dudaklarım istemsizce iki yana kıvrılmıştı.
Az sonra odaya giren kadın doktorla bu gülümsemem direkt olarak yüzümde soldu. "Ah, nasılsın bakalım?"
"İyiyim, teşekkür ederim." Dedim samimi bir şekilde. Doktorda aynı şekilde gülümseyip kolumdaki serumu kontrol etti.
"Serumun birazdan biter, bittikten sonra seni taburcu edeceğim. Mideni yıkadık. O'nun dışında her şey gayet normal."
"Tekrardan teşekkür ederim, Doktor Hanım." Doktor bir baş selamıyla yanımızdan ayrıldığında, odada sadece Ateş ve ben kaldık. Boğazını temizleyip, karşımdaki koltuğa oturdu. "Şey, beni bekleme artık. Serum bittikten sonra çıkar giderim ben." Fakat sanki Ateş beni duymamış gibi siyah renkte ki pantolonun cebinden telefonunu çıkartıp, birkaç şeye tıkladıktan sonra rahat bir tavırla koltuğa yaslandı.
"Kendini nasıl hissediyorsun?"
"İyi?" Dedim soru sorarcasına. Bu kelimeyi az öncede söylemiştim. "Sen nasıl hissediyorsun?" Bir çocuk edasıyla sorduğum soruya sadece gülümsedi. Kaşlarımı çatıp serumuma baktığımda çoktan bitmiş olduğunu gördüm. "Serum bitmiş," Sessiz mırıldandışımı duyup ayağa kalktı ve komodinin yanındaki kırmızı bir düğmeye bastı.
Birkaç dakikanın ardından odaya gelen hemşire, dikkatli bir şekilde kolumdaki serumu çıkardığında acıyla yüzümü buruşturdum. Hemşire, kanayan bölgeye pamuğu koyup, benim bastırmamı istedi ve geriye çekilip odadan çıktı.
İşaret parmağımla pamuğu bastırıp ayağa kalktım ve ayakkabımı giydim. "Her şey için teşekkür ederim." Dedim boğazımı temizleyerek.
"Yine o adamın yanına mı gideceksin?" Diye soru yöneltti alakasız bir şekilde. "Evet?" Cevabıma karşılık göz devirip, başını iki yana salladı.
Daha da bir şey konuşmamıştık zaten. Hastaneden direkt çıktığımızda kapıda gördüğüm suretlerle gülümsemeden edememiştim. İlk olarak Araf abiye sarıldığımda aynı şekilde karşılık verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşin İçindeki Serçe
Chick-LitNot 1: Kitapta ki tüm kişi ve kurumlar hayal ürünüdür. Not 2: Kapak şahsıma aittir. 《》《》《》 "Seni bir serçenin gözyaşları kadar seviyorum." "Ne alaka?" "Serçeler ağladığında ölür." 《》《》《》 Serçe Sezginer & Ateş Karahan 01.07.2024: 'Serçe' sıralamas...