Yarım saattir yatağın içinde bir sağa bir sola dönüp duruyorum. Saat 08.00. Bugün o gün.Bugün o kara gün. Evet, evet doğru biliyorsunuz bugün pazartesi ve yarım saat sonra ders başlayacak. Tabi ben hala yatağın içindeyim.
İstemeye istemeye başımı çok sevdiğim ve asla ayrılmak istemediğim yastığımdan kaldırdım. Ayaklarımı yataktan aşağı sarktım. Camdan uzak da olsa bir meteoroloji uzmanlığı yapıp hava durumunu tahmin etmeye çalıştım.
Hava da yoğun bir sis vardı. Benim meteoroloji uzmanlığım buraya kadardı.
Evet hava sisliydi.
Yataktan istemeye istemeye kalktım. Güzel bir el yüz yıkama travması yaşadıktan sonra dişlerimi de fırçalayıp odama döndüm.
Okula sivil gidebilirdim. Okulum bunu zaten sorun etmiyordu. Tabi zıvanadan çıkılmadığı sürece.
İnanabiliyor musunuz okula mini etekle gelen var, bu sorun edildiği zaman da "geri kafalı mı ya bunlar" diyecek kadar aptallar!
Üzerine siyah boğazlı kazağımı ve siyah dar pantolonumu giyip montumu yanıma alıp çıktım. Tam o sırada aklıma bir şey takıldı.
Evet okul çantamı yukarda unutmuştum.
İnanabiliyor musunuz okula gidip okul çantasını unuttum.
Yukarı çıkıp çantamı alıp hemen çıktım. Şükürler olsun ki gece uyumadan önce çantamı hazırlamıştım.
Saat 08.17'ydi.
Dersin başlamasına daha vardı. Okulum ve evim arasında yürüme mesafesi 10 dakika zaten. Tabi bu hava beni düşündüğümden daha fazla zorluyordu.
Her yer sis düşündüğümden daha fazla hemde. Yolda geçen arabalarin soğuk havası her yüzüme vurduğunda o arabada ki kişilere çok kötü küfürler savuruyorum sanki bu onların suçuymuş gibi.
Yolda öyle bir araba geçti ki pardon yol dedim. Arabayı kulanan kişi yolu yol değil yarış pisti sanıyordu galiba.
Arabanın önümden o hızla geçmesiyle yolda ki su birikintisinde ki tüm su üzerime geldi. "orospu çocuğu" gibisinden bir küfür savurdum. "insan bi iner özür diler. Sakat herif" dedim arabanin arkasından bağırarak.
Tabii o esnada araba gözükmüyordu bile çoktan gözden kaybolmuştu. Şimdi bu halde o okula gitmek zorundaydım.
Özgüvenim yerlerde şu an. Gerçi kendimi bildim bileli Özgüvenim yerlerde. Ömrüm hayatım boyunca 18 yıldır daha Özgüvenim yerden bir santim bile yükselmedi. Bunları düşünürken salak gibi sırıtıyordum okula varmıştım yüzümdeki sırıtışı görenler mal mal suratıma bakıyorlardı.
Bunu görünce yüzümde ki sırıtış kendini ciddi bir yüz ifadesine dönüştürdü. Mal mal bakanlardan birine bakıp bakıp göz devirip okula girdim.
İlk katta ki tuvalete girmem gerekiyordu. Acilen üstümü temizlemem gerekiyordu dersin başlamasına 5 dakika vardı. Bu sürede bana yeterdi elbette. Tabii üstümü temizlemeye çalışırken içimden son sıraya kimse oturmasın diye öyle dualar ediyordum ki normalde olsa bu dualar aklımın ucundan bile geçmezdi. Konu bahis en arka sıra olunca akan sular duruyor tabii ki.
Ön sıralardan nefret ediyorum. İlkokulda ön sırada oturabilmek için can attığım zamanlar geliyor aklıma, zaman geçtikçe ön sıralardan nefret ettim.
1.
2.
3. Hepsinden.Cam kenarı ya da duvar kenarı. Orta sıra da olmaz asla oturamam, daralırım. Gerçekten de ilkokul zamanları neymiş öyle ya, ön sırada ben oturucam kavgası, öğretmenler masası ön sırası benim kavgası.
Evet, evet. Her zaman o kavganın başrolü bendim.
Zamanla değiştim, zamanla benim için herşey tam tersine döndü. Artık eskisi gibi ön sırada oturan arkadaş canlısı cıvıl cıvıl kız değildim ben.
Herkeste uzak, hissiz, duygusuz insanlarla arama mesafe koymuş tüm gün ne zaman bitecek diye bekleyen o kızım artık.
Üstümü temizledikten sonra hemen üçüncü kata çıktım. Yeni sınıfım üçüncü kattaydı.
12-C
Üçüncü kata ikinci aniden karşıma güzeller güzeli naif mi naif Edebiyat öğretmenim çıktı. Ruhsar Hoca.
Bu kadın benim idolüm.
İçimde onunla aşk yaşıyorum. O kadar seviyorum ki onu yerine gelen hiç bir edebiyat öğretmeni onun yerinin santimini dahi alamamıştı.
Beni görür görmez güzel bir gülümsemeyle "Günaydın Asenacım" dedi sonra devam etti. "Ne kadar özlemişim seni" diyordu saçlarımı okşayarak. Dedim ya bu kadınla içimde aşk yaşıyorum diye.
"Günaydın Hocam" dedim tam o sırada zil çaldı ve evet gitmem gerekiyordu hemde hemenn!"Hadi güzelim derse sonra konuşacağız" bunu diyip beni yukarı gönderdi.
A, B sınıflarını geçtikten sonra kendi sınıfıma girdim. "ohhh!" dedim içimden "çok şükür" son sıra boştu.
Arka sıraya ilerlerken arkamdan birinin "güzelimmiş" dediğini duydum. Uzun boylu ama çok aşırı uzun boylu esmer biri.
İlk defa görüyordum yeni gelmiş olmalıydı.Kimdi bu? Ruhsar hocanın güzelim demesi neden onu rahatsız etmişti?
Sıraya oturdum ve herhangi bir defteri çıkarıp masaya bıraktım.
Tahmin ettiğim kadarıyla ders Matematikti.Evet yeni döneme matematikle başlıyorduk.
Ne kadar mükemmel bir şey değil mi? Gözlerim yaşardı gerçekten...
Hoca masaya oturup "Merhaba Gençler" dedi. Sonra devam etti"
"Ben matematik öğretmeniniz. Bu sene birlikteyiz. Adım Fuat. Emin olun benden sonra matematik aşıkları olacaksınız" dedi. Kahkahalar eşliğinde."kesin oluruz, aynen" dedim içimden. Yani içimden söylediğimi umuyorum.
Fuat hoca çok şükür sandalyenin olduğunu hatırlayıp masaya oturmak yerine sandalyesine geçti. Sınıf listesini açtı ve yoklamayı almaya başladı.
"Ahu Sönmez" "burada"
"Arda Yıldırım" "burada"
"Asena Kayalar" "Burada"
dedim. Sonra diğer isimleri saymaya devam etti Fuat hoca. Hala o uzun böyle esmere sıra gelmemişti."Doruk Soysal" "burada"
"Emre Aslan" "burada"
"Koray Kaya" "burada"
"Tolga Ateş" dedi Fuat hoca. Ve evett. Uzun boylu "Burada" dedi. Demek ki Tolgaymış adı.
"Tolga Ateş" diye mırıldandım kendi kendime. Yeni gelmişti. Sınıfta ki hatta tahmin ettiğim kadarıyla okulda ki bile ilk günü olmalıydı.
Ruhsar hocayı tanımıyor.
Beni tanımıyor.
Peki, Neden?
Neden sınıfa girer girmez "Güzelimmiş" dedi. "Anlaşılan bu sene işimiz var bununla abi" dedim içimden. Fuat hoca o sırada derse başlamıştı bile. Ben bunları düşünüp dalınca "Sinüs bölü cosinus" diyordu yüzüme bakıp bastıra bastira söylüyordu bunu.Ben Asena Kayalar. 18 yaşındayım. Tüm hayatımı annem ve babamın bitmeyen tartışmalarıyla geçiriyorum. Bitmeyen kavgalar, sonu gelmeyen tartışmalar. Hayattan bıktırdıkları ben.
Bu bizim hikayemiz. Yeni başlangıçların hikayesi. Yeni belaların. Bitmek bilmeyen ölümlerin hikayesi.Hikayemi okumaya hoşgeldiniz :)
____
Oy verip yorum yapmayı düşüncelerinizi yazmayı unutmayın teşekkür ederim hepinize şimdiden🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMÜN İZLERİ
Teen FictionYeni okul, yeni başlangıç. Ve sonu gelmeyen sıra dışı ölümler. Bir bir giden gözleri bir daha açılmayan eskisi gibi gülemeyecek olan gencecik kızlar. "Ya dördüncü ben olursam" dedi Asena "buna asla izin vermem" dedi Tolga