Dalgınlar

53 5 0
                                    

"Bölümü biraz geç yayımladık. Kusura bakmayınnn :) Bu hikayeyi ben ve arkadaşım Büşra ile beraber yazıyoruz. Büşra'nın da Lys telaşı vardı ve bende o olmadan yazmak istemedim. Ama bunu telafi edicez diğer bölümü 3-4 güne yayımlıcaz. Okuduğunuz için teşekkür ederiz :) (Bu arada Büşra kesinlikle kızar o arkadaşım kelimesine jsdbfjdsf Kardeşim :Ddd )"

Tam karşımdaydı. Sabahın bu saatinde ne işi vardı bu adamın burda? Ayrıca bu adam kimdi şimdi? Yavaşça bana yaklaştı. Gözlerindeki adını bilmediğim duygu korkmama sebep olmuştu.

-Güzel bayan!
-Pardon?
-Bu saatte buralar tehlikelidir. Ne yapıyorsunuz burda?
-Bu sizi ilgilendirmez!
-Niyetim sizi rahatsız etmek değildi.
-Ama ettiniz artık. İyi günler.

Cesaretimin korkuma baskın gelmiş olmasına sevinmiştim. Yinede bir an önce burdan uzaklaşmalıydım. Hızlı adımlarla arabaya gittim. Koltuğa oturup kapıları kilitlediğimde rahatladım. Telefonumu görünce Esin aklıma geldi. Kahvaltı sözümü hatırladım.

-Esin-
Bu saatte arayanın umarım geçerli bi sebebi vardır. Ve umarım uykumun benim için ne kadar önemli olduğunu bilmeyen birisidir. Eğer bilen biriyse benden çekeceği var. Bunları telefonu açmadan öğrenmeyeceğime göre iç sesimi susturup telefonu açtım.

-Esin
-Toprak şu an sana içimden nasıl saydırdığımı tahmin edebiliyosun dimi?
-Evet ama kahvaltı sözüm vardı sana.
-Bu kadar erken kahvaltı yaptığını bilseydim teklif etmezdim!
-Tamam hadi söylenmede kalk, almaya geliyorum seni.
-Tamamm Esinnn
-Kalk dedimmm
-Piki apla
-Şebek, geliyorum hadi
-Tamam cicimm

Şimdi napıyoruzz? Kalkıyoruz, soğuk bir duş alıyoruz, giyiniyoruz. Toprak'ı bekliyoruz, Kahvaltıya gidiyoruz vee kahvaltıda Toprak'ın canını okuyoruzz. Tabikide bu sadece benim hayalimdi. Henüz uygulamada başarıya ulaştığı görülmedi. Neyse hızlıca duş alıp çıktım. Şimdi zamanımı en çok alacak bölüme geldik. Ne giycem ben ya? Dolabımı açtığımda gözüme ilk çarpan mavi elbisem oldu. Allah'tan hemen seçtim çünkü hiçbirimiz Toprak'ı bekletmek istemeyiz dimi? Elbiseyi üzerime geçirip hızlıca saçımı düzleştirdim. Rimel, ruj ve parlatıcının ardından hazırdım. Son olarak yüzüğüm ve küpelerimle kombinimi tamamladım. Toprak bir de bana süslü der. Gayette sadeyim işte. Ayakkabılarımı da giyince kapı çaldı. Çantamı alıp kapıyı açtım ve işte karşımızda her zamanki Toprak. Kotu ve gömleğiyle.

-Günaydın bayan süslü!
-Günaydın bayan sade! İşte sen, kot ve gömlek üçlüsü.
-Düğüne gidiceğimizi bilmiyordum.
-Hahaha çok komik! Sen konuşmayı bırakta düş önüme.

Koluna girdim ve arabaya bindik. Her zamanki yerimize geldik. Burayı ikimizde seviyoruz. Her zamanki masamıza geçip siparişlerimizi verdik.

-Çınar-
Gece sürekli uyanıp durdum ve bu durumun son darbeside sabah başıma yerleşen ağrı oldu. En iyisi kalkıp sert bi kahve içmek. Kısa bir duşun ardından mutfağa inip kahvemi yaptım. Kahvemi içerken telefonu bulup Görkem'i aradım.

-Günaydın Görkem
-Günaydın kardeşim
-Şirkete geçiyorum, geliyor musun?
-10 dakikaya çıkarım, şirkette görüşürüz.
-Tamam, görüşürüz.

Telefonu kapatıp odama çıktım. Üzerimi değiştirip şirkete gittim. İçeri girdiğimde Görkem yine kızlarla uğraşıyordu ama ilk kez ona kızmakla uğraşmak istemedim. Kısa bir selamlaşmadan sonra odama girdim. Nedenini bilmediğim bir şekilde hiçbir şey yapmak istemiyordum. Dosyalara göz gezdirdim. Ama hiçbirisini okumadım bile. Sonra bırakıp arkama yaslandım. Boş tavanı inceledim kısa bir süre, sonra kapı açıldı. Kapı çalınmadığına göre gelen Görkem olmalıydı. Birkaç saçma hareketinden sonra karşıma oturdu.

-Görkem-
Keyfini yerine getirebilirim ya da en azından kızdırabilirim diye düşündüm ama hiçbir tepki vermedi. Sanırım gerçekten önemli bir sorunu vardı. Normalde de yüzünde her zaman bir gerginlik söz konusuydu. Ama bu seferki farklıydı. Sorunlarını genelde anlatmayan biriydi. Kendi içinde çözmeye çalışırdı. Bazen ben bile ona ulaşmakta zorlanıyorum. Sorunlarını çözmekte her ne kadar yardım etmek istesem de o her zaman bu isteğimi geri çeviriyordu. Bende onu böyle kabul ediyorum Yapcak bir şey yok. Ama yinede merakıma yenik düşüp sordum.

-İhale yüzünden mi bu kadar gerginsin?
-İhale bizim.
-O zaman sorun ne?
-Sorun yok.

Her zamanki gibi kısa cevaplarının ardından sessizliğe gömüldü. Yüzündeki ifade gerginlikten ziyade düşünceliydi. Birisini düşündüğü belliydi ama kimi? Bu sırada telefonu çaldı. Gözlerine yerleşen sinir bir an için beni bile duraksattı. Bu ifadeye bakılırsa arayan Sercan olmalıydı.

HEP SONRADANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin