2.Bölüm ( Zor Bir Gün)

35 14 4
                                    


Etrafımızı arabalarla sarmışlardı. Meyra ve ceren ağlamaya başladılar. Biz onları sakinleştirmeye çalışıyorduk ama bir türlü. Sakinleşmiyorlardı...
Derken beyaz büyük dağ arabasının içinden siyah saçlı, uzun boylu, elinde silah olan  bir adam çıktı. Mihriban onu görünce meyrayı kucağından indirip göz işareti yaparak kaçmasını işaret etti.
Meyra tam kaçacaktı ki silahlı adamlar onun önünü kesti. Ve onun kollarından tuttular. Mihriban annesine bakıp :
Anne lütfen kurtar beni. deyip adamlara : Bırakın beni bırakın deyip ağlıyordu.. Mihriban daha fazla meyranın gözyaşına  dayanamayıp ayağa kalktı. ve meyranın elini Tuttu.. ve bırakın onu yalvarırım bırakın.. Deyip elinden tutup Çekiştiriyordu. Ama kimse bırakmadı ve mihribanı yere ittiler...
Ben koşup mihribanın elini tutup: iyimisin ablacım lütfen kalk ağlama güçlü ol lütfen dedim...
Derken bir adamın beni mihriban ablanın yanından çektiğini gördüm. Ve bende bağırıp bırakın bizi bırakın ne istiyorsunuz bizden. Tamam illa birini öldürmek istiyorsanız.  Beni  alın ve öldürüyorsunuz öldürün. Ama Onları yalvarırım bırakın lütfen.. Dedim. Onlar sanki ne dediğimi  hiç duymamışlar gibi. Kahkaha atıp: seni de öldüreceğiz sıranı bekle dediler. Derken meyra onu tutan adamın  kolunu ısırıp kaçmaya başladı..
Bende bunu fırsat bilip elimi kumlara geçirdim ve elime bir taş aldım ve beni tutan barbarın kafasına vurdum. Barbar birden çığlık atmaya başladı. Bende hızlı bir şekilde yanından ayrıldım ve tam mihriban ablayı tutan adama vuracaktim ki mihriban'ın psikopat kocası adamlara işaret yapıp etrafımı sardırdı ve alkışlayıp şöyle söze başladı : bravo sana senin cesaretine hayran kaldım açıkçası, ama sen hangi akılla beni alt edeceğini düşünürsün deyip bana doğru yürüdü. Ve yaklaşınca sana  daha güzel görünüyormuşsun..deyip saçıma elleyecekti ki hızlı bir şekilde yüzüne tükürdüm. Adam geri çekilip bunu yapmamalıydın güzelim deyip bana bir tokat attı. Ve ben yere düştüm. Ve psikopat adam adamlarına iki kişi olarak tutun bu yürek yemiş kızı deyip kahkaha attı.ve mihribanın ve cerenin elini bağladı.
Mihriban ağlayıp: lütfen yeter bırak bizi Mehmet yalvarırım bak sen beni sevmiyorsun. bende seni Sevmiyorum.. lütfen bırak artık aramızda hiç bir şey yok artık bırak kızımıza bırak yeter artık bizi Bi sal ya sal lütfen! gerekirse melisi ve kardeşiyle meyrayı bırak. Beni götürün istediğiniz işkenceyi. Yapın ama onları salın lütfen dedi.
derken psikopat Mehmet melise bakıp: demek ki bu güzel kızın adı melis'miş . buna daha çok işkence yaptıracam çünkü beni terk eden eski sevgilimin adı da melisti acısını çıkarmış olurum.. Dedi. Derken aklıma meyra'nın kaçtığı geldi ve içimden dua edip şöyle konuştum:  Allahım inşallah meyra gider ve onu hiç yakalayamazlar. "lütfen" bari o kurtulsun derken ceren ağlamaya başladı. ve şöyle söylüyordu:
abla meylayı deri detildilel.
Ne yapacağız şimdi...
Bunu duyar duymaz gözlerimi meyranın sesinin geldiği yere doğru açtım. Ve ne göreyim iki adam meyranın kolundan tutmuş getiriyorlar. Meyra ise ağlayarak üzgün bir şekilde içinden : yakalandım abla, yakalandım dedi ve başını yere eğdi. Çok çaresizdik. artık elimizden gelen hiçbir şey yoktu. İçimden hep dua ediyordum. Ve ceren ve meyraya  kendimi güçsüz göstermemek için. İçimden ağlıyordum. Şimdiden ailemi çok özlemiştim... Dünkü mutluluğum dünkü huzurum yoktu çok kötüydüm. Birden İçimdeki sıkıntının boş olmadığını anladım... Ve en çokta mihriban ve çocuklar için üzülüyordum... Adamlar bizi tutup arabaya doğru götürdüler. Tam arabanın yanına geldik ki öyle yüksek bir ses gel geldi ki ani refleks ile diğer elimi tutan adamdan çektim biraz uzaklaşıp kulaklarımı kapattım çok korkmuştum. Bir kurşun kulağının önünde patlarsa herkes bunu yapardı. benim elimi tutan adam birden yere düştü. ben şaşırıp arkama baktım. Arkama baktığımda bir beyaz araba vardı. İçinden de biri çıktı. Kim olduğunu bilmiyordum çünkü yüzü maske ile kapalıydı.
kim olduğu anlaşılmıyordu bile. O kişinin elinde bir silah vardı. Yanımdaki kötü adamı silahla vurmuştu arabadan indi ve  hiddetli bir şekilde önce benim diğer elimi tutan adamı dövdü. Öyle kötü dövdü ki. Adamın heryeri kanıyordu.  Belki adam hayatında bu kadar dayak yememişti. Adam birden yere düştü ben çok korkmuştum. Hiçbir zaman kimse yanımda böyle kavga etmemişti. Zannettim ki adam ölmüş yere eğildim ve nabzını ölçtüğümde nabzı normal atıyordu. çok şükür ki adam sadece bayılmıştı. Çünkü eğer ölseydi başımız belaya girecekti. Bir de alışkın olmadığım durum olduğu için çok korkmuştum. Bunu gören maskeli yardımsever adam bana bakıp : korkma ölmemiştir dedi. Derken tam bir adam başıma taş vuracaktı ki maskeli adam o adamı kendine çekti. Ve onu öldüresiye dövdü... O kadar dövdü ki melis ona yeter yapma artık deyip kolundan çekiştirdi.... Maskeli adam melisin gözlerine daha önce bu gözleri görmüş gibi dalgın bir şekilde bakarak adınız nedir hanfendi? Melis dedi. Adım "melis" sizin adınız nedir? diye sordu... Maskeli adam gülümseyerek benim adımda  "hakan" tanıştığımıza memnun oldum diyerek melisin elini sıktı. ve bir an gözlerini ayırmayarak lütfen uzaklaş buradan kaçın dedi.
Melis göz göze geldiği adamın gözlerinden sanki onu daha önce görmüş gibi tanımıştı ama yüzünde siyah bir maske vardı. Melis adamla göz göze geldiğini hissedince hızlı bir şekilde gözlerini kaçırdı. Ve başını yere eğerek hayır onları almadan gidemem. Hem ben seni tanımıyorum  bana yardım etme yardıma ihtiyacım yok anladın mı yaptığın şeyler için teşekkür ederim ve buradan artık git başını benim için belaya koyma.. Dedi...  Hakan : hayır gitmicem deyip mihribanı tutan adamlara doğru yürüdü ve ikisininde etrafına sardı ve onları da dövmeye başladı. Onlarıda döve döve bayılttı hakan sırayla kurtardı mihribanı meyrayı ve cereni. Ve bağırarak kaçın dedi...
Tam gidecektim  ki   o adamı barbarların dövdüğünü gördüm. Ve ona yardım etmek istedim ve Hakan  tekrar bağırıp : çıkın burdan beni merak etmeyin dedi... Benim içim onu burada yani kötü adamların elinde bırakmaya el vermedi ama Mehmet bizi yakalaması an meselesi olduğu için bu kötülüğü mihriban ablaya ve çocuklara yapamazdım o yüzden de
Bizde içimiz el vermeye vermeye kaçmaya başladık arkamızdan da adamların geldiğini hissedince hızla kaçmaya başladık adamlar yaklaşmak üzerelerdi. Bizde etrafımıza saklanabilecek bir yer var mı diye baktık. En son karşıda 3 katlı  taş ve kum yapımı. bozulmuş dökülmüş  olan boş bir harabe ev gördük koşarak oraya vardık.. Ve  taş merdivenlerden çıkarak her kata girip saklanacak yer aradık ama bulamadık en son 3. Kata çıktık. Ve orayada hızlı bir şekilde bakındık ve sonunda saklanacak taştan oluşulmuş yer ile yapışık olan büyük  kırık kolonun altına eğilerek  girdik.. Ve sessizleştik. Çünkü barbarların sesleri yaklaşmıştı.meyra sessizce şöyle söyledi... Melis abla çok acıktım lütfen artık gidelim buradan dedi. Meyra ve ceren benim yanımdaydı. Ve ikisinede eğilmiş halde sarıldım ve şöyle söyledim. Meyram cerenim içinizden dualar edin inşallah buradan çıkınca size Bi şeyler veririz tamam mı dedim. Onlarda sessiz bir şekilde dua etmeye başladılar bende içimden dua ediyordum. Aklım çok karışmıştı. Bir yandan aklım annem ve babamdaydı acaba nasıllar açmıdırlar tokmudurlar eve dönmüşlermidirler. Yoksa düşmanlarına mı denk gelmişlerdi. Hiç bilmiyordum
Bir yandan da mihribanı meyrayı ve cereni düşünüyordum onlar çok yorulmuştu... 1 hafta yolda kalmak dile kolay bir kelime ama çok zor burada da  neredeyse ikindi olmuştu ama hala güneş tepedeydi.... Ben buraları hiç bilmiyordum... Çünkü ben  İstanbul da yaşıyordum ailemin sürprizi için buraya kadar gelmiştik..
Sanırım ben Gaziantep'i televizyonda falan görmüştüm ve çok beğenmiştim o yüzden ailemde hayalimi gerçekleştirmeye çalışıyorlardı ki bu bela başımıza geldi... İstanbuldan Antep'e ne demek o da babam durmadan son sürat sürüyordu arabayı ancak 1 gün'e ancak yetişmiştik.
Ben bu şeyleri gözlerim dolu bir şekilde düşünürken. Bağırış sesleri geliyordu..en sonunda  Mihribanın kocası mehmetin  sesi geldi ve mihriban mihriban çık. Çabuk bak kötü olur. Çık dedim diye bağırıyordu... Ben kolonun deliğinden etrafa baktım  mehmetle birlikte tam tamına 50 kişi vardı. Etrafa biraz daha baktım etrafda hakan yoktu.. İçimden acaba bizim yüzümüzden onu öldürdüler mi deyip binbir kurgu geçti beynimden en sonunda belki kaçmıştır diye düşünüp boş verdim.
Daha sonra meyranın hApşırığı geldi ve tam meyra hapşıracak tı ki mihriban burnunu tuttu.  Delikten baktığımda birinin kolona yaklaştığını gördüm ve tam gözümü kapattım ki bir adamın Bağırış  sesleri geliyordu. Sanırım saklandığımız yere doğru yürüyorlardı. Biz elimizle başımızı koruduk ve adamlar kolonun taşlarını kopmaya çalışıyorlardı. Elleri ile kopamayacaklarını anladıklarında Mehmet adamlarına bağırıp: çabuk bana balyoz yada sert bir cisim getirin dedi. Hepsi koşuşturıp patronlarının istediği şeyi aramaya başladılar. Mehmet eliyle kolona vurup mihriban senin burada  olduğunu biliyorum.... İstersen ben açmadan çık yoksa ben açarsam senide kızına birlikte o arkadaşlarını öldürürüm anladın mı anladın mı diye bağırarak sinirli bir şekilde kolona yumruk vurdu... Arkasından birinin Mehmet Ağa buldum balyozu. Demesiyle dahada korktuk. Mehmet hiç acımadan balyozu kolona vuruyordu. Ta ki kırılana kadar biraz açılmıştı kolon Mehmet gülümseyip melis sen mi verdin  o akılsızlara buraya saklanma fikrini
Vermişsende çok yazık ettin çünkü şimdi sizi öldüreceğim... Dedi derken melis ayağa kalktı ve Mehmete bir tokat attı ve gör bakalım kim kimi öldürecekmiş. Lan sen adammısın adam olsan tek başına elinde bir şey olmadan  geleceksin. ve bende sana gününü göstericem hem sen kim oluyorsun ya kimsinde böyle tatlı bir kıza ve kadına kıyıyorsun bak seni doğduğuna pişman ederim ben. adam anladın mı pişman ederim deyip onun yakasını tutup itti... Mehmet tutun bu cesur kızı ben onunla sonra ilgilenecem deyip kolonun altından mihribanı, cereni ve meyrayı çıkardı.. Melis  sinirlenip bırak onları adi adam seni mahvedeceğim bırak deyip adamların ellerinden kurtulmaya çalışıyordu. En sonunda Mehmet adamlara işaret yaptı. Ben anlamadım önce sonra baktım ki bizi sırayla yerde diz üstü oturtup ellerimizi bağlamaya çalışıyorlardı. Ben sinirlenip karşımdaki elimi bağlamaya çalışan kişiye bir kafa attım ki bu ilk kafa atışımdı normalde bu kadar şiddetli bir kız değildim ama şimdi mecburdum bunu yapmaya.. Adam elini başına koydu ve Mehmet Ağa bunun kafası çok sert miş deyip inledi biraz.
Mehmet dayanamayıp melisin boğazını sıkmaya başladı. Melis nefesi az bir halde sen adi bir köpeksin bunu unutma diyince Mehmet boğazını bıraktı ve melise hızlı bir tokat attı melisin kafası yerdeki sivri taşa düştü ve bayıldı. Bunu gören mihriban : şerefsiz ne yaptın sen kıza inşallah bir şey olmamıştır deyip melisin yanına gidecekti ki Mehmet mihribanın saçını tutup nereye Mihri dedi ve onada bir tokat attı.. Meyranın anne uyan demesi ve cerenin melis abla uyan demesiyle birlikte Mehmet küçük kızlarında ağzını  bantlayıp ellerini ve ayaklarını bağladı . Adamlarına da melisin ve mihribanınkini bağlamalarını söyledi. Mehmetin adamları hızlı bir şekilde melis ve mihribanın ellerini ve ayaklarını bağladı. Daha sonra  Mehmet cereni ve meyrayı kucağına aldı ikiside baygındı. O yüzden sessiz bir şekilde arabaya koydu ve mihribanın ceketinin cebine bir kağıt koydu. ve arabaya binip şoförüne gidelim dedi. Şoförüde gaza basıp hızlı bir şekilde oradan uzaklaştılar...
Aradan yarım saat geçti. Mihriban gözlerini yavaş yavaş açmaya başladı. Ve elinin bağlı olduğunu gördü. Ve açmaya çalıştı. Ama bir türlü açamadı
Ve aklına melis ve çocuklar geldi. Başını yana çevirdiğinde melisin yerde baygın halde yattığını gördü. Biraz daha bakındı. Gözleri meyra ve cerenin arıyordu. Ama onlar orada yoklardı .  Birden Mihribanın gözünden yaşlar akmaya başladı. Ve ayakları bağlı olduğu için melisin yanına sürüklenmeye başladı...
Ve melisin yanına vardı. Ve koluyla melisin omuzuna yavaşça vurdu.
Ama melis uyanmıyordu.  Mihriban  çok üzgün ve bitkin bir haldeydi....
Tüm umutlarını  yitirip karanlıkta
Kalmıştı... Derken merdivenlerden birinin koşma sesi geliyordu. Mihriban kimin olduğunu öğrenmek için korkulu ve meraklı bir şekilde kapının tarafına bakıyordu...
Ve içeri yüzü maskeli bir adam girdi..
Ve hemen mihribana baktı. Mihriban ağzı kapalı olduğu için konuşamıyordu. O yüzden mm mmmm diye sesler çıkarıp kıvranıyordu. O maskeli kişi hakandı mihriban a üzgün bir şekilde bakıp..
Hemen ellerini çözdü daha sonra ayaklarındaki iplerin düğümünü açtı. Mihribanda eliyle ağzındaki bağlı bezi açtı. Hakan hemen melisin yanına geldi. Ve melisinde elini ayağını ve ağzındaki bandı açtı ve kollarına alıp eliyle nabzına baktı. Bir an melisin nabzının atmadığını hissetti. Ve o kadar korktu ki hemen yüzündeki maskeyi çıkartıp yere attı.  Gözü birden yere daldı ve yerde kan olduğunu fark etti. Melisin başına baktığında kan içinde olduğunu gördü ve şok oldu Ve mihriban'a dönerek : anlat ne oldu? kim ne yaptı ona? neden başı kanıyor ve neden nabzı atmıyor? dedi. Mihriban ağlayarak melisin yanına geldi ve eliyle melisin nabzını ölçtü gerçekten de atmıyordu. Ve başındaki kanı gördü görünce eliyle ağzını kapattı ve ağlamaya başlayıp melisin eline sarılıp şöyle söyledi :  Melis ne oldu sana canım benim. sen bunları hak etmiyordun özür dilerim lütfen uyan tatlım lütfen bak kardeşin cereni ve meyrayı kaçırmışlar bizim senin cesaretine ve gül yüzüne ihtiyacımız var hadi kalk hadi deyip Gözünü hemen hakan'a çevirdi ve
" sen kimsin neden bize yardım ediyorsun?" dedi.
....
Hakan : boşver beni. çocuklar nerede? kim bu peşinizdekiler...
....
Mihriban :şey peşimizdeki benim kocam ve adamları ama çok kötüler gözlerini kan bürümüş gibi

.... Hakan :peki ne istiyor sizden neden böyle yapıyor?
....
Mihriban : kızım meyra'yı benden almak istiyor ve bizi öldürmek istiyor hiç beni sevmedi ki o hep bu günün hayali ile yanımda durdu yani beni öldürüp kızımıda benden alıp kiliseye vermek istiyor...

.... Hakan :eliyle melisin yüzündeki saçı kaldırıp : bu  masum kızdan ve kardeşinden ne istiyor peki?...
.....
Mihriban : aslında onunla yeni tanıştım gerçekten çok masum ve çok iyi bir kız o kadar iyiki ben ona derdimi söyleyince o beni yarı yolda bırakmadı ve benim düşmanımı kendi düşmanı bilip bana ve meyraya yardım etti ama benim psikopat kocam meyrayı ve cereni kaçırdı ve melis karşı çıkınca ona tokat attı ve yere itti melisin başı yerdeki taşa çarptı. Ve ben hiç bir şey yapamadım hepsi benim yüzümden oldu ve en son beni de bayılttılar demekki biz baygınken bağlamışlar bizi.. ve çocukları da o zaman kaçırmışlar demek ki bilir ne kadar korkmuşlardır yavrucaklar... Sen söyle biz şimdi ne yapacağız o kardeşinin kaçırıldığını öğrenirse çok üzülür... lütfen! onları bulalım ve ona birşey olmasın...
....
Hakan : melisi kucağına aldı ve: tamam onu hastaneye götürmemiz lazım ve çocukları da kurtaracağız tamam mı beni takip et şimdi dedi...
Mihribanda hakanın  peşinden telaşlı bir şekilde gitti. Mihriban ve
Hakan o çölün sıcağında çocukları arıyordu birde hakan  melisi kucağından bir an indirmedi  baygın  ve başı kanayan bir kıza kim kıyabilirdi ki onu öylece bırakmak barbarca olurdu çünkü. hemde sanki onu gözlerinden tanımıştı neyse
Melis kaç saattir baygındı ve başındaki kan durmuyordu. Ve halen uyanmamıştı. Hakanda. Onu kucağından henüz indirmemişti ve mihribana belli etmemek için nedensizce onun için gizliden gizliye gözyaşı döküyordu .mihriban ve Hakan yüzlerce kilometre yürüdüler yürüdüler ama ne çocukları bulmuşlardı. Ne de melisi gösterecek bir hastane ve o kadar yorulmuşlardı ki. Mihribanın bir an gözünden yaş eksik olmuyordu. Bir yandan daha 6 yaşlarında olan minik çocukları kayıptı ve bulamamıştı. Bir yandan da melisin başında ki kan durmayıp hastane bulamamışlardı. O yüzden her ikisi de üzgün ve her ikisi de yorgundu . Hakan melisi kucağından indirip pardon  sırası değil ama senin adın nedir dedi. Mihribanda gözündeki yaşı silip benim adım mihriban bana mihriban abla diyebilirsin senin adın ne delikanlı : benim de adım hakan deyip mihribanın elini sıktı ve söze şöyle başladı :mihriban abla gel yerde biraz dinlenelim dedi. Mihriban da:

ben nasıl durabilirim ki biz bu haldeyken

Hakan:2 dakika sadece bir otur dedi. ve gözleri  arabasını  arıyordu. Bir an önce arabasını  bulup melisi hastaneye götürmek istiyordu. Ama arabası hiçbir yerde görünmüyordu. Hakan elini melisin kanayıpta bağladığı başına koydu. Melisin başındaki kan durmamıştı. Hakan melisin nabzını ölçmek için bileğine dokundu. Neyse ki nabzı atmaya başlamıştı.. Hakan melisin nabzını ölçerken elinin soğukluğunu hissetti ve :
-aman Allahım mihriban abla eli buz gibi olmuş çok kan kaybediyor. Acele etmemiz lazım deyip tekrardan melisi kucağına aldı ve yola koyuldular. Ve en sonunda hakan uzaktaki bir tepede hastanenin bayrağını gördü ve çok sevindi. Sevincini saklayamayıp
" mihriban abla mihriban abla" baksana karşı tepede hastane var hadi ha gayret hızlı olalım dedi.. Mihriban o kadar sevinmişti ki gülümseyip var güçleriyle  koşmaya başladılar...
Ve yarım saat yolun  sonunda hastaneye varmışlardı. Hakan ve mihriban o kadar yorulmuşlardı ki. Hem acıkıp hemde susamışlardı... Ama yinede direnip melisi hastaneye yetiştirmişlerdi. Ve hastaneye girdiğinde hakan bağırıp: sedye sedye getirin lütfen burda yaralı var. doktor hemşire neredesiniz... derken 2 hemşire sedyeyi sürükleyerek yatırın onu buraya durumu ne ne oldu ona. dediler. Hakanda melisi kucağından indirip sedyenin üzerine yatırdı. Ve kendini zor tutarak başı taşa çarpmış ve çok kan kaybetmiş biz bir bez sardık ama kanı durmadı ve 4 saattir uyandırıyoruzda  uyanmıyor..
-lütfen yardım edin onu kurtarın dedi. Hemşirelerde : tamam siz hiç merak etmeyin deyip koluna serum bağladılar ve odaya doğru sürüklediler sedyeyi ve en sonunda ameliyathaneye getirdiler. İçeri sarı saçlı mavi gözlü bir doktor bey girdi. Ve hemşireye bakıp hemşire hastanın durumu nedir dedi:
Hemşire: 20 yaşında genç bir kız, başını taşa vurmuş ve kanı durmamış ve 4 saattir uyanmamış onlar ilk müdahale etmek için başına bez ile sarmışlar.... Bizde serumunu verdik ve içine uyuşturucu koyduk dedi..
Doktor melise bakıp çok ta güzel bir kızmış yazık inşallah beyin kanaması geçirmiyordur deyip :neyse hadi operasyon başlıyor!.. dedi.
Ve başladılar ameliyata....

"Bu bölüm sizce nasıl olmuştu?
Lütfen yorumlara yazın ve oylamayı unutmayın🤗🌹❤️.

....

Sizce melis iyileşecekmiydi ve  neyi vardı?
...
Çocuklar bulunacak mıydı ve Hakan melisi nereden tanıyordu. O kimdi?
...
öğrenmek için yeni bölümü okuyabilirsiniz...

"İyi okumalar dilerimmm canısılarımmm benim😊😍❤️....

"Tesadüf Aşk "Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin