ağağağa yarın Gizli-Saklı 1 yaşındaa tam 1 yıl oluyoor💜
yeni yılınız kutlu olsun❤
iyi ki siz!
-----------------'~
~Gelecekten Bir Kesit~
Elim ayağım tutmuyordu. Yatağın ucuna, dizlerimin üstüne yere düştüm. Gözlerimden istemsizce akan yaşlarla tekrar baktım. Hayır yanlış görmemiştim.
Telefonum, telefonumu almam gerekiyordu. Defne'yi aramam lazımdı. Ama nasıl yapacaktım ki?
Peki Defne ne durumdaydı?
Bir şekilde yatağa tutunup ayağa kalktım. Komodinin üstünde duran telefonumu almayı nasıl başardığımı ben de bilmiyorum.
Ekran kilidini açıp son aramalara girdim.
En üstte onun adı vardı...
Titreyen parmaklarımla Defne'nin numarasını tuşladım. Telefonu kulağıma götürüp açmasını bekledim.
Çaldı, çaldı, çaldı.
Tam olarak beşinci çalışta açtı.
"D-defne?" Konuşamıyordum. Konuştuğum gibi hıçkırmaya başladım.
"Leya" Sesi çok donuk geliyordu. Adeta ölü gibi. Onun bu ses tonunu duyduğumda daha da korkmaya başladım.
"Se-sen de m-mi?" evet anlamında bir mırıltı çıkardı. Daha çok ağlamaya başladım.
"Ağlama, belliydi zaten. Yapacak bir şey yok."
"K-kızlar?"
"Bilmiyorum"
Yağız şirketteydi. İyi ki de evde değildi.
Gerçi hesap soracağım tek kişi de oydu. Burada olmaması canımı sıkıyor, içten içe ondan hesap sormak, sinirimi çıkartmak istiyordum.
Onun yüzündendi bütün bu olanlar...
"Leya?" Telefondan gelen sesle dikkatimi tekrardan Defne'ye verdim.
"Abimlere ne diyeceğiz?" Bir de bu vardı. Her şey o kadar karışmıştı ki. Sinirlerimin bozuk olmasından kaynaklı bir de buna ağladım.
Hıçkırıklarımın ardından "Bilmiyorum" diye sesimi yükselttim. "Bilmiyorum. Allah kahretsin hiçbir şey bilmiyorum."
"B-belki de yanlıştır, ne dersin? Yanlış olamaz mı?" Bir umutla sorduğum sorudan maalesef ki olumlu cevap alamadım.
"Kızları alıp geleyim mi?"
"Gel, lütfen gel" diyip telefonu kapattım.
Birkaç dakika sonra evin kapısı çaldı. Zar zor. ayağa kalkıp alt kata indim ve kapıyı açtım. Kızlardı ve hepsinin gözü yaşlarla doluydu. Defne hâriç
"Leya bebeğim" Ülkü ağlayarak bana sarıldığında ben de ona sarıldım.
Biraz sakinleşip içeri geçtiğimizde dördümüz de yıkılmış hâldeydik. "Gidelim mi?" Tuana'nın sesiyle hepimiz ona döndük.
"Nereye?" diye fısıldadığımda cevap verdi.
"Fransa'ya. Burada kalmak istemiyorum. Çağan'ın yüzünü görmekte istemiyorum. Görsem bile ben onun yüzüne bakamam."
Daha ben bir şey söylemeden Ülkü araya atladı. "Saçmalama, orada tek başımıza yapamayız. Hem ben ne Deniz'i ne de abimi bırakıp gidemem."
"Bence de. Hem bu kaçmak olur. Korkak gibi kaçacak mıyız?" diye devam ettiğimde Tuana 'doğru' anlamında başını salladı.
"Bence önce hastaneye gidelim. Ne yapacağımıza öyle karar veririz." diye fikir sunduğunda hepimiz ona hak verdik. Üstümüze bir şeyler giyinip dışarı çıktık.
Ülkü bile kendine özenmediyse hiç hayra alâmet değiliz...
.
.
.
.
.evett gelecekten ufak kesitimiz
tabii ki de direkt kopyala yapıştır yapmayacağım birkaç yer çıkartıp eklerim
ama hemen o sahneleri yazmak istiyorumm
ağır bir depresyondalar sizce neden?
ne olmuş olabilir lütfen yazın çok merak ediyorum fjfndidnid
yeni yılınız tekrar kutlu olsun hepinize sağlık ve bolca mutluluk ha bir de çikolatalı süt versin💚❤
439 kelime...
![](https://img.wattpad.com/cover/330885674-288-k648624.jpg)