ep4, hyunjin'in yeni başrolleri.

360 50 146
                                    

Chan ikisi için kahve yaparken Seungmin mutfaktaki masada oturuyor ve Chan'ın sırtını izliyordu. İçinden her ne kadar fangirl çığlıkları atıyor olsa da bunu dışarı yansıtmıyordu.

Chan, yaptığı kahvelerden birini Seungmin'in önüne bırakırken karşısına oturmuştu. "Kusura bakma, sana da ikidir sadece kahve ikram edebiliyorum. Telafim olsun bir dahaki sefere yemeğe beklerim."

Seungmin, gülümseyerek kafasını iki yana sallarken "Sorun yok, hiç zahmet etme ya Saori ile zor olur hem." derken aniden aklına gelen fikirle "Hatta siz bize gelin ya misafirliğe, hem bizimkiler de seviyor Saori'yi, hem de Minho dehşet iyi yemek yapar. Parmaklarını yersin." demiş, 'beğenmezseniz de parmaklarınızı zorla yedirir' kısmını ise içinden dile getirmişti.

Chan, "Asıl siz hiç zahmet etmeyin. Zaten Saori'ye baktın bugün de, mahçup oluyorum Seungmin." diyerek kahvesini içmişti.

En sonunda Seungmin ''Ay ne olacak Chan gerçekten yeter bak üstüme gelme. Çığlık atarım.'' diye aniden çıkıştığında Chan ilk şaşırsa da gülmüş ve ''Bu tepkiyi beklemiyordum, çok ani oldu.'' demişti.

Yanakları kızaran Seungmin ''Pardon birden oldu.'' diyerek gözlerini kaçırmış ve önündeki kahve kupasını alarak direkt kafasına dikmişti fakat hesaba katmadığı bir şey vardı ki o da kahvenin hâlâ çok sıcak olmasıydı. Dilinin yanmasıyla kupayı geri masaya bırakmış ve ''Chan, su lütfen yandım.'' diye çığlık atmıştı. Chan o ellerini ağzına doğru yelpaze gibi sallarken ona hemen bir bardak su uzatmıştı.

Seungmin, bardağı kaptığı gibi içmiş Chan'a tekrar uzatıp bir bardak daha istemişti, Chan bardağa su doldurup ona uzatmış endişe dolu bir sesle ''İyi misin?'' sormuştu.

Seungmin acıyla dolmuş gözleriyle ona kafasını sallamış ''İyiyim, yani sanırım. Sadece dilim yandı.'' diyerek peltekçe konuşmuştu.  O kadar rezil hissediyordu ki hemen kalktı ''Ben artık gideyim bizimkiler beni bekler.'' diyerek Chan'ın bir şey demesine fırsat tanımadan kaçıp evine gitmiş ve Chan'ı öylece bırakmıştı.

Chan ise öylece kalakalmıştı. ''Bu da neydi şimdi?''

Seungmin telaşla kapıyı açmış ve ''İmdat, gerçekten imdat!'' diye bağırarak içeri girmişti, onun bu yakınışına salonda bilgisayarı ile uğraşan Minho karşılık vermişti. ''Bağırma gerizekalı.''

Seungmin mızmızlanarak onun yanına gelmiş ve kendini koltuğa atmıştı. ''Minho ben çok rezilim ya. Valla bak o kadar rezilim ki ne yapacağım bu rezillikle ben.'' Minho, ona yandan bir bakış atmış ve tekrar işine dönmüştü. ''22 senedir böyle yaşıyorsun, şimdi mi zorlanmaya başladın?''

''Ne diyorsun ya dalga geçme iki dakika. Çok ciddiyim şu an, çok kötü durumdayım Chan beni bir aptal olarak görüyordur. Başlamadan bitti bizim aşk hikayemiz.''

''Tamam anlat, ne oldu yine, ne yaptın?''

Seungmin dik oturur pozisyona geçip derin bir almış ardından da tüm yaşananları kendi abartmalarını da ekleyerek uzun uzun anlatmıştı, tabi Minho bu abartmalara aldanmamıştı. ''İşte ben de çok utanınca adamı orada dikilirken bıraktım kaçtım geldim ama şimdi düşünüyorum da bak çok güzel bir an tasarladım kafamda. Şimdi benim dilim yanıyor tamam mı, sonra Chan geliyor benim çenemden tutup başımı kaldırıyor ve ayy çok utandım devam edemiyorum.''

Seungmin yanındaki yastığı kolları arasına alıp yüzünü gömmüş, çığlıklar atarken Minho öğürüyormuş gibi bir ifadeyle ona baktı. ''Midemi bulandırıyorsun.''

"Sen kendinle Jisung'u hiç görmüyorsun dışarıdan tabii."

Minho omuz silkmiş, "Senden ve hayallerindeki Chan'dan iyiyizdir eminim ki." dedikten sonra kalkıp bilgisayarını aldıktan sonra konuşmaya devam etmişti. "Yeni robotun parçalarını tasarladım, ben onları kestirmeye gideceğim, Jisung da proglamlamanın genel büyük bir bölümünü bitirdi, sen de hızlı ol o gizli hareket dediğin şeyin yazılımını tamamla."

baby issues, seungchan.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin