"Chan, al bak bunu böyle ye çok güzel oluyor." Seungmin, elindeki hem çikolata hem de krem peynir sürdüğü ekmeği Chan'a doğru gülerek uzattığında Chan başta tereddüt etse de Seungmin'in parlayarak ona bakan gözlerinden dolayı onu kırmak istememiş ve uzattığı ekmeği ısırmıştı.
Chan'ın yapısında şöyle bir şey vardı; neyi neyle yapılırsa ona göre yapar, yer, uygulardı. Kendi lügatına göre birbirine absürt ya da uyumsuz şeyleri çok nadir yapardı, düzeni, planlılığı, hazırlılığı severdi. Seungmin ile kişilikleri bu nokta da biraz kırılma yaşıyordu sanki.
Çünkü Seungmin, bir şeyleri karıştırmaktan, yeni şeyler yapmaktan, denemekten çok hoşlanırdı hatta bu onun bir alışkanlığıydı.
''Fena değilmiş ama sanki bilemedim. Bir değişik geldi tadı.'' Chan'ın realistik yorumuna karşılık Seungmin omuz silkip aynı ekmekten küçük bir parça da Saori'ye vermişti. ''Senin damak zevkin yok bence, neyse yapacağız bir şeyler üzülme.''
''Anlayamadım?'' Chan ona anlamayarak baktığında Seungmin elini öyle havada sallamış, ''Şey ya, biz arkadaş sayılırız ya artık, arkadaşlar birbirlerinin huylarını alır falan ondan dedim.'' demişti.
Chan anladığını belirtmek için kafasını salladığında ikisi de sıradan konular üzerine sohbet ederek atıştırmaya devam etmişti. Chan yüzünde bir küçük bir gülümsemeyle bir Seungmin'e bakıp onu cidden ilgiyle dinlerken bir de Saori'ye yemek yedirmeye çalışıyordu ve bu halleri Seungmin'i anlayamadığı bir şekilde rahat, güvende hissettiriyordu. Kendisi de Chan gibi arada Saori'ye bir şeyler yediriyor, Chan'a heyecanlı bir şekilde anılarından birini anlatıyordu.
"İşte sonra da Minho'nun ablası bizi kovalarken ben kayıp merdivenlerden aşağı yuvarlanmaya başladım, Minho'ların evi de saray yavrusu gibi olduğundan düş düş bitmedi. Bayılmışım bir açtım gözümü hastanedeyim kolum, bacağım falan kırılmış hep 4 ay iyileşemedim ya."
Seungmin'in gülerek anlattığı şeyin aslında ne kadar korkunç bir şey olduğunu düşünen Chan, ''Seungmin bu pek normal değildi sanki.'' dediğinde karşısındaki çocuk oturmaktan sıkılmış uzanmaya geçerken, ''Ya Chan, sen de hiç anlamıyorsun gerçekten.'' demişti.
Chan, kızının karnının doyduğundan emin olduğunda onu köpeği ile oynaması için çimenlerin üstüne bırakmıştı fakat hala gözleri onların üzerindeydi. ''Düşüp oranı buranı kırmanı kimse komik bulmaz emin ol Seungmin.''
''O senin baba olduğundan empatiyle evham falan yapmandandır, Minho ile Jeongin altına işeyene kadar gülmüştü çünkü.''
Seungmin güneşin gözünü almasından dolayı gözlerini kapamış, bu da ona son iki haftalık yorgunluğunu hatırlatmıştı. ''Chan, ben biraz uyusam ayıp olur mu sana?'' Elini kaldırıp yüzünün hizzasına tutmuş güneşi engelledikten sonra, gözlerini açarak Chan'ın suratına bakmıştı.
Chan ona sorun olmadığını söylediğinde Seungmin hemen gözlerini kapamış ve uyumaya başlamıştı.
Chan, sırtını ağacın gövdesine yaslarken kollarını göğsünde çarpazlamış biraz uzağındaki çiçekleri merakla inceleyen Saori ve onun etrafında dönerek havlayan Berry'i izliyordu.
Şu an o kadar huzurluydu ki, yüzünde hafif bir tebessüm oluşmuştu, Saori çiçeklerden birkaçını sapından koparıp yüzünde bir gülüşle ona doğru sallayınca Chan kalkmış ve onun yanına giderek onunla çiçek toplamaya başlamıştı.
Saori gördüğü her çiçeğin sapına yapışıyor çekip koparıyor ardından Chan'a uzatarak onu yanağından öpüyordu.
''Ya bunun böyle olmaması gerekiyordu, Seungmin'in ya bu ana katılması ya da uzaktan hülyalı hülyalı izlemesi gerekiyordu ama şuna bak camış gibi uyuyor delireceğim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
baby issues, seungchan.
Romanceseungmin bay bang numaranizi apartman grubundan buldum daire besten seungmin ben bugun hyunjin kizinizi bana birakti kiziniz parka gitmek isteyince kiramadim gittik bir takim olaylar oldu ve sanirim kolu cikti hastanedeyiz su an gelseniz iyi olur ya...