Seungmin gerçekten çok sıkılıyordu, yaklaşık bir haftadır ya derse gidiyor ya arkadaşları ile takılıyor ya da robotların yazılımları üzerine çalışıyordu. Demek istediğim o ki kendisi Chan ve Saori'yi göremiyordu. Onlara alışmış sayılırdı, sayılırdı çünkü kendisi bunu kabul etmek istemiyordu.
''Of of..."
Salondaki koltuğa uzanmış, kolunu bir tarafa bacağını bir tarafa atmıştı. İşin hala dramasında takılsa da özlemişti azıcık ucundan ona göre.
Chan ve Saori hâlâ dönmemişti, Chan'ı aramak istiyordu fakat çekiniyordu, arasa hem ne diyecekti ki?
"Seungmin bayıl bir de istersen." Minho arkadaşının bu saçma hâl ve hareketlerinden son birkaç günde o kadar sıkılmıştı ki onu tutup balkondan silkeleyerek kendine getirmek istiyordu.
"Minho sen beni hiç anlamıyorsun kanzi ya."
Minho, "Anlanacak bir tarafın yok mal senin." dedikten sonra onun üzerine para atmıştı. "Kalk git dondurma al da yiyelim pişeceğim şimdi."
"Gitsem mi, gitmesem mi? Gitmeli miyim, gitmemeli miyim? Tamam ya bakma öyle, gideyim bari." Seungmin Minho'nun ona olan bakışlarındaki tehtidi fark eder etmez nazlanmayı bırakmış, parayı cebine attıktan sonra kulaklıklarını takarak evden çıkmıştı.
Yol boyunca dinlediği şarkılarla kafasından kendine sad editler yaparken bir ara yanlışlıkla ağlamaya başlamış, sonra ağladığını kabul etmemişti. "Ay bu güneş nasıl da gözümü alıyor, gözlerim dolmuş, sulanmış hep."
Markete girer girmez çarpan o klima serinliği yüzünden bir süre markette oyalanmaya karar vermişti. Aktüel ürünlere bakmaya başlamıştı, veletler için suluk falan gelmişti, lisanslı suluklara öyle bakarken gördüğü Elsa baskılı suluğu hemen eline alarak ''Bunu Saori'ye alsam mı?'' diye kendi kendine sormuştu.
''Anne, ben de o abinin elindeki suluğu istiyorum!''
Seungmin yan tarafındaki sesle kafasını o tarafa çevirdiğinde bacak kadar bir çocuğun elindeki suluğa göz diktiğini anladığında gözlerini kısarak kısık sesle ''Bu suluk benim velet.'' demişti.
Çocuk da on o şekilde bakarken yanlarına gelen çoçuğun annesi ''Kızım sana başkasını alalım, onu abi alıyormuş.'' diyerek aktüel ürünlerin olduğu yere bakmış, başka suluk kalmadığını gördüğünde mahçup bir ifade ile Seungmin'e dönmüştü.
Seungmin, ''Ne öyle bakıyorsunuz, suluğu vermemi mi istiyorsunuz, vermem ki.'' diyerek omuz silkmiş arkasını dönüp gidecekken çocuğun ağlamaya başlamasıyla annesi tekrar ona seslenmişti. ''Canım sen eşek kadar adam olmuşsun ne yapacaksın Elsalı suluğu bak çocuk nasıl ağlıyor, ver işte.''
Seungmin kadının bu dediklerine karşılık 'teyze çocuğuna her istediğinin olmayacağını öğretsene be!' demek istese de ''Kendime aldığımı nereden biliyorsunuz ki tek ebeveyn siz misiniz ha, siz benim ne çektiğimi biliyor musunuz anca konuşuyorsunuz böyle.'' diyerek drama bağlayarak çıkışınca kadın da küçük çocuk da neye uğradığını şaşırmıştı.
Bunun üzerine kadın onun gerçekten bir sıkıntısı olduğunu düşünerek hemen ''Ay özür dileriz.'' diyerek özür dilemiş ve çocuğunu alarak gitmişti.
''Bir gün değil her gün slayliyorum ya.'' Kendi kendine gülerek suluğu ve Minho'nun dondurmasını alarak eve geri dönmüştü Seungmin, diğer günleri de pek farklı geçmemişti. Terk edilmiş gibi davranıyor, bazen kendini işe veriyor saatlerce bilgisayarın başından kalkmıyordu, Jeongin'ler bir yere gidelim diye teklif sunduğunda 'acılıyım, depresyondayım görmüyor musunuz' diye konuşmalara başlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
baby issues, seungchan.
Romanceseungmin bay bang numaranizi apartman grubundan buldum daire besten seungmin ben bugun hyunjin kizinizi bana birakti kiziniz parka gitmek isteyince kiramadim gittik bir takim olaylar oldu ve sanirim kolu cikti hastanedeyiz su an gelseniz iyi olur ya...