Kolay mıydı geçmişi bir anda geride bırakmak ya da asla olmamış gibi davranmak?Elbette kolay değildi.Peki ya olaylar sizi istemeden bu noktaya getirirse,hiç eğitimini almadığınız halde mükemmel bir oyuncu olmanız gerekirse ya da en azından buna inanmanız...Ömer içinde aynen böyleydi
Annesinin mezarının boş olduğu haberini alınca gözü kimseyi görmemişti o gün,kendisini dışarı atmıştı direkt.Biliyordu,babasının onunla kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyordu.Artık lafı dolandırmaya gerek yoktu,gerçeklerden kaçmayacaktı;bu bir oyunsa kurallarına göre oynayacaktı
Babasına ulaşması hiç zor olmamıştı bilakis sanki yaşlı adam telefonun uzunda bugünün olacağını bekliyormuş gibiydi
'Benim istediğim yerde buluşursak neden olmasın?' genç çocuğun parmakları kasılmıştı.Bu kadarı da gerçek olamaz dediği ne varsa hepsi tek tek oluyor gibiydi
"Nerede?"
'Evimizde,oğlum' okuduğunu başta idrak edemedi.Hiç bu kadar değersiz hissetmemişti kendini.Seçeneğim olsa seni mi seçerdim?Seni mi seçerdim? O kadar ağır geliyordu ki böyle bir insanın oğlu olmak... Annesine kızdığı tek nokta bu olabilirdi belki de:Böyle bir adamın çocuğunu doğurmak
Gözlerindeki kızarıklığa aldırış etmeden gitti o yere.Ailesinin o gün öldüğü mezarlığa.Çok uzun zaman olmuştu ama hiç özlememişti
Eve geldiğinde yaşlı adam sağındaki sehpada elindeki içkisiyle duvarı seyrediyordu,belki de içsel hesaplamalar yaşıyordu;o bile.
'Konuş,seni dinliyorum' kelimeler buz gibi soğuk çıkıyordu,konuşurken dişlerini sıkıyordu adeta
"Aaa oğlum,bir şeyler içmek istemez misin?Bak darılırım ha"
'Ben senin oğlun değilim.Anlat o yüzden,hemen'
Adam karşısındaki çocuğun ne kadar çok öfkelendiğini hissedebiliyordu ama belli olan bir duygusu daha vardı:Merak
Yaşlı adam gömleğinin yakasını genişletti ve alaycı bir gülüş takındı yüzüne
"Vazgeçtim ya konuşmak istemiyorum sanırım" duyduklarıyla zaten saatli bomba gibi olan genç,nefret ettiği adamın yakasına yapıştı "Beni mi öldüreceksin?" dedi adam boğuk ses tonuyla,aldığı nefeslerin arasında
'Belki de yıllar önce yapamadığım şeyi bugün yapma zamanım gelmişti' Adamın rengi giderek kızarıyordu,daha çok sıktı ama sonra aniden bıraktı.Bu iğrendiği adamı öldürmek işten bile değildi ama işte oyunun baş kahramanı olunca işler değişiyordu
"Belki de işler hiç düşündüğün gibi değildir oğlum?"
'O ne demek?'
"Belki de hiç kimse ölmemiştir de senin inanmanı istemişizdir?" Genç çocuk beyninde bir silahın patladığını hissetmişti.Yoksa o gün yaşayan annesini mi bırakıp çıkmıştı?Bu ihtimalle asla kendini affedemezdi.İçini kaplayan korkuyla zar zor yüzüne baktı
'Allah belanı versin senin!Sürekli sürekli hayatımı mahvetmekten zevk mi alıyorsun'
"Yazlığa git ve neler olduğunu kendi gözlerinle gör.Artık bu yükü taşımaktan çok yoruldum"
Yalpalayarak çıkmıştı evden,duydukları şeyler zihnini yiyip bitiriyordu.Ya bir de duyacaklarını düşünürse...
Sürekli oradan oraya sürüklenmek canına tak etmişti.O lanet yere gidip gerçeği öğrenip hayatına kaldığı yerden(bunun nasıl olacağını kendisi de bilmiyordu) devam edecekti
Yazlığa geldiğinde kapı kapalıydı.Anahtarı almadığı için içinden kendine sövse de kapıyı çaldı.Başta bunun bir saçmalık olduğunu bilse de refleks olarak yapmıştı bunu.Kapının çalmasıyla bir-iki adım geriledi.Sarışın bir kız açmıştı kapıyı.Yüzünde endişe ve buruk bir mutluluk hakimdi.Bir dakika!Bu genç çocuğu nereden tanıyordu ki?
'Sen de kimsin?Yoksa o pisliğin elemanı falan mı?' kız tanışmak için elini uzatsa da çocuğun yüz ifadesini görüp elini tekrar hırkasının cebine soktu
"Sanırım kimden bahsettiğini biliyorum ama elemanı falan olduğum söylenemez.Simay ben bu arada ama şuan bu bilgiye pek ihtiyacın yok sanırım" eliyle içeriyi gösterip geçmesi için birkaç adım geriledi
"Seni bekliyor" kızın odayı göstermesiyle odayı süzdü ama girecek cesareti kendinde bulamadı.Hazır mıydı göreceklerine?Hazır olmaması da bu saatten sonra neyi değiştirirdi ki zaten
Odayı açtığında karşılaştığı manzara onu üzmüş,öfkelendirmiş,kırmış sanki 5 yaşındaki o haline geri dönmüş gibiydi.O zamanlar oyun oynarken ne çok eğlenirdik anne
Yatakta saçları iki yanına salınmış,yer yer siyahlarına beyazların eşlik ettiği uzun saçları vardı.Annesine hep uzun saçın çok yakıştığını söylerdi
'Anne,saçını örebilir miyim?'
"Sen daha çok küçüksün hem saçlarımı seviyorum ben.Şimdi karman çorman olursa saçlarım kopabilir"
'Asla anne,asla.Saçına zarar gelmesine izin vermem.Hatta büyüyünce kuaför olup saçlarını o zaman örebilirim'
İzin vermem demişti ama engel olamamıştı işte.Geçmişindeki çocukla şuan yüzleşse utancından yüzüne bakamazdı
Odaya girdiğini hisseden kadın yavaşça gözlerini aralayıp karşısındaki,uzun zamandır görmediği oğluna baktı
Ömer işte o an anladı daha duymadan bu yaşatılanların ne kadar ağır olduğunu
Yüzleşme part 1 gibi oldu ŞWLWLDLDPLD
Part 2 birkaç gün gecikebilirr
Yorumlarınızı okumaya bayılıyorum.Satır aralarında görüşürüz