Ömer'e her ne kadar seslenmiş olsam da gitti.Geride de merak içinde kalan bir ben vardım tabii ki.Kendimi aksiyon filminde başrol oyuncusu gibi hissediyordum
Masaya bıraktığım kahveyi kucağıma bırakıp Ömer'in getirdiği tatlılardan yedim.Her ne kadar yüzüne karşı fena değil desem de çok güzel yapmıştı.Ben mutfağa girmeye girmeye at gibi kesme şeker yiyecektim az kalsın.Ömerle aramı asla bozamam artık
Kızgın değildim artık,kırgın da.Zaten Cengiz Bey denen adam emir makinesiydi.Az kaldı iyi ki olmadı bu iş diyeceğim
Mutfağa gideceğim sırada pencereye baktım ama kimse yoktu ortalıkta.Ömer bana her şeyi çok üstünkörü anlatmıştı.Daha birbirimizi tanımıyorduk çünkü.Ahh!Tabii ya tanışmamız gerekiyor
Hemen internetten sarma tarifini açıp sarmaya başladım.İlk defa sarmama rağmen gayet de güzel olmuştu.Sarmaya devam ederken bir saatimin gittiğini anladım.Yerken bağımlı olduğum şeyi yapması bu kadar uzun sürüyordu demek ki
Sarmalar pişene kadar bende etrafı toparladım.Yemekten ses gelince olduğunu anlayıp altını kapattım.Şekli bozulanları evde bırakıp düzgün görünenleri aldım.Bunu belki de hiç anlamayacaktım sonuçta iki türlü de yiyeceksin ne bu özen?
Üstüme başıma özendikten sonra Ömer'in tatlı getirdiği kabı yıkayıp kuruttuktan sonra sarmaları koyup evlerine gittim
Zili çaldıktan sonra bir süre bekledim ve açıldığını anladığımda kalbim çıkacak gibiydi.Kapıyı açtığımda Ömer'i değil de Kaan'ı görmemle yüzüm biraz düşse de çaktırmamaya çalıştım
'Kız,niye öyle bakıyorsun?Bizim evde kimi bekliyordun'
"Yoo,normal bakıyorum sana öyle gelmiş"
'Sen bizim camışa pardon Ömer'e gelmişsin'
"Ne alakası var?Sabah tatlı getirmişti de bende kimsenin bende bir şeyi kalsın istemedim o yüzden getirdim"
'Süsen bir daha yalan söyleme Allah aşkına insan bir şey aldığı günün akşamı onu iade mi eder?Normalde o tabağın senin mutfağında antika olana kadar beklemesi lazım sonra aldığın kişi de acaba unuttuğun zaman şey diyecek 'komşu benim bir tabak vardı acaba o sen de mi kalmış?' bakma böyle tatlı tatlı söylediğine aslında tabağımı ver diyor'
"Sanki karşımda Müberra Teyze duruyor ya.Doğru söyle gizliden altın günlerine falan mı katılıyorsun?"
'Küçüklük travmaları işte'
"Anladım.Ömer nerede?"
'Bahçede.Öğleden beri mal gibi bakıyor öyle.Elinde ne var?'
"Sarma" dememle elimdeki kabı çekiştirmesiyle daha sıkı tuttum
'Kız madem getirdin ver de yiyeyim'
"Ömer yesin de sonra sen de yersin"
'Vayy arkadaşş!Neyse şimdi edebiyata bağlamayayım.Ömer zaten bir şey yiyecek kıvamda değil.Kırılma diye söyledim'
Ömer'in olduğu yere bakınca Kaan'ın gerçekten haklı olduğunu anladım, teşekkür edip tabağı ona uzatınca koşarak mutfağa gitti.Bana iyilik yapmaktan çok sarmaların derdindeydi anlaşılan
Bahçeye çıktığımda takılınca Ömer kafasını çevirip bakınca gülümsedim.Bazen gerçekten sakarlığım hatsafhada oldu.Geri önüne dönünce bir tık bozulsam da yanına geçip oturdum
'Selam'
"Selam" dedi mesafeli sesiyle
'Naber?'