Karşımda ki silüet burada olmaması gereken bir varlıktı şuan. Neden burada olduğunu sorgulayamıyacak durumdaydım. Çünkü korkuyordum. Evet, Defne Çevik çok korkuyordu.
Defne Çevik insan değil miydi? Korkması normal değil miydi?
Karşımda ki silüet bana öfkeyle bakıyordu. Hemde çok öfkeli. Gözlerinden ateş çıkmak deyimi gerçek olsaydı şuan evde yangın çıkardı.
Yarım adımlarla onun yanına gittim. Ona yaklaştıkça öfkesi gözle görülür bir şekilde dahada artıyordu.
"Bora," İsmini zikretmem onun dahada sinirlenmesine, benim dahada korkmama neden oluyordu. Bir insan neden abisinden bu denli korkardı? Ellerimin terlemesi normal miydi?
Bora, birden ayağa kalkıp üzerime doğru atılıdı. Daha ben ne olduğunu anlamadan Bora, üzerime atladı ve beni yere yatırdı. Ellerimi arkamda birleştirdi ve kafamı sağa çevirerek eliyle sabitledi. Görende suç işledim sanacak yani...
"Nerdesin lan sen!? Saat kaç haberin varmı!?" Kulağımın dibinde hısıldayarak konuşuyor lakin ben evi inletiyor gibi duyuyordum.
"Buradayım Bora." dedim masum masun. "Hatta saatte..." Durup duvar saatine baktım. "... 2'ye geliyor canım Boram"
Bora, ensemdeki elini çekerek saçlarıma yapıştı. Ama saçlarım toplu olduğu için bu girişimi çokta başarılı sayılmazdı.
"Lan beni delirtme! Nerdeydin salak bu saatte?" Bileklerimdeki elleri sıkılaşırken sesinin en kısık halini kullanmaya çabalıyordu. Gerçi ne kadar işe yaradığı tartışılırdı ama olsun.
Acaba Bora'ya herşeyi anlatmalı mıydım? Yoksa yalan mı söylemeliydim? Ama ne yalan söyleyebilirdim ki? Off, sıçtım ben!
"Üzerimden kalkarsan anlatırım." Bora yavaşça üzerimden kalktı. Onun kalkmasıyla bende yavaşça kalktım.
Beraber koltuğa oturduk. Kafamda o kadar çok senaryo dönüyordu ki. Ya Bora'ya anlattığımda gitmeme izin vermesse. Ya benimle gelmeye kalkarsa. Ya da... Bilmiyorum!
Bora yüzüme 'hadi' dercesine bir bakış attı. Derin bir nefes al, ver. Nefes al, ver. Al, ver...
"Bora, bak abimlere söylemek yok ama." Bora birden gözlerini belerterek bana baktı.
"Lan neyden bahsediyorsun sen? Bu saate ne yaptın da abinlere söylemeyeyim." Sonra biraz durdu. Gözleri biraz daha açıldı. "Lan... Sen yoks-"
"Bora, salak salak konuşma. Tabii ki öyle bir şey yok. Bu yeni işim hakkında."
Bora, yüzüme sabır dilenircesine baktı. "Ee Defne. Ne halt yedin?"
"Ya hani Balca'nın doğum günü vardı ya. Heh, işte o gün ufak bir olay çıkacakmış. Onunla ilgili konuşmaya gittim."
"Ne olayı?" Bora'nın sesi deminkine nazaran daha normal çıkıyordu.
Bu konuda yalan söylemeyi tercih ederek, "Bende tam olarak bilmiyorum. Zaten ben olaya karışmayacağım. Ben, Berke, Mert ve Yahya diye biri kızları arka kapıdan çıkartarak oradan uzaklaştıracağız. Patronumun bir evi varmış. Orada 1 gece kalacak, sonra patrondan haber geldiğinde normal hayatlarımıza döneceğiz."
Aslında çok da yalan söylememiştim. Ama olayın ne olduğunu bilmemem ve olaya karışmayacağım koca bir yalandı. Zira önce biraz çatışacak, sonra bir orman evine gidecek ve orada kızları koruyacaktık.
"Tamam. Bu konuda üzerine gitmeyeceğim. Yarın bizimkilere bişeyler atarsın. Ben bozmam. Ama eğer başına bir şey gelirse onları analarını si-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Ant
Teen FictionZümrüt gözlü kadın hayata gözlerini yumduğu an sevdiği adamın da gözleri siyaha boyandı. Adam, siyahlara büründüğü gün zümrüt gözlü kadının intikamını almaya ant içti. Ama bu Kanlı bir Ant idi. Yıllar sonra aynı gün farklı kişiler tarafından, farkl...