Aile İçin Değer

83 4 3
                                    

Acı gerçek... Anlaşılmayan gerçek vardı ortada.. Thomas söylemişti bunu. Ama ne demekti bu...

Thomas söylediği cümle ile Teresa hariç herkes Thomas'a dönmüştü. Teresa bayılmış ve bu Thomas'ı çileden çıkartmıştı. Roy, kendini bildiğinden beri Thomas'la arkadaştı ve ilk defa onu böyle görüyordu. Roy şaşırmıştı. Kim olsa şaşırırdı, kim olsa...

--Hayley'nin Bakış Açısı--

Thomas deri kayışları kopardıktan sonra bütün gözler ona dönmüş ne olduğunu çözmeye çalışıyorduk. Nasıl olur da o kayışları koparabilirdi? Ne demek istemişti o cümle de? Bize sürekli Tanrı'nın bizi unuttuğuna dair şeyler söylerdi ama Tanrı'ya dönüşmek... Ha işte o biraz ilginç. İlk önce bizi dövmemeleri için dikkat çekmek istediğini sanmıştım ama yanımdaki varlık o bu cümleyi söylediği vakit o kadar hızlı şaha kalktı ki deli gibi etrafımda dolaşmaya başlamıştı. Sanki bir şeyler biliyormuş gibiydi. O varlığı görmeye başladığımdan beri zaten değişik şeyler döndüğünü sezmiştim ve bir şeyler vardı bende, bizde. Ben ne olduğunu çözmeye çalışırken Thomas'ın bu cümlesine ve kalkışına sinirlenen Bayan Jones Teresa'yı bırakıp eline aldığı uzun bir zincirle Thomas'ın sırtına vurmasıyla boğazımdan gelen o hıçkırık ve çığlığı serbest bıraktım. Tamam, Thomas aramızda en çok acıya dayanıklı olan olabilirdi ama ben değildim. Ne çekmeye ne de görmeye. Sİnirleniyordum, bütün vücudumu ele geçiren bir sinir dalgası vardı. Bütün tüylerim şaha kalkmış, sinirimle harmanlanıyorlardı. Bayan Jones'ın vurmasıyla dizlerinin üzerine düşen Thomas'ın ağzından fışkıran kan son damlaydı. Daha da çok sinirlendim, daha çok, daha çok... Yanımdaki varlık sanki emrimi beklercesine yanımda süzülüyordu. İçimde büyüyen o sinir dalgası ve güç ile ellerimi arkamda bağlayan deri kayış sessiz ortamda büyük bir cırtlama sesiyle ellerimden aşağı düştü.

--Yazar Bakış Açısı--

Hayley, ilk defa böyle oluyordu. Sinirini, nefretini kontrol edemiyordu. İçinde ki limanları yutan bir tsunami vardı. Bu kontrolsüz güçle o da Thomas gibi deri kayışlarını koparmıştı. Bayan Jones bu sefer cidden gülmüştü. Thomas yırttığında beceriksizce kalitesizce yapılan bir kayış olduğunu düşünmüştü ama farklı bir şeyler vardı. Babaları daha onlar bebekken değişik olduklarını daha da değişeceklerini söylemişti dinlememişti ama ne kadar değişik olabilirlerdi ki? Hele o Thomas'ın dediği insanı güldürüyordu. Bayan Jones, 20 yıldır buradaydı. Daha isyankar daha kötüleri de kontrol etmişti onu mu edemeyecekti? Bunun verdiği öz güvenle eliyle yaptığı bir işaretle Hayley'nin başında olan adam ona vurmak için harekete geçmişti ki Hayley'nin ölüleri uyandıracak, dirileri gömecek o çığlığıyla herkes kulaklarını kapatmaya çalışırken Hayley kafasını yana çevirip yanındaki varlığa baktı. O varlık acımasız bir şekilde onun etrafında son bir kez süzülerek ve çığlık atarak adamların içnden geçmeye başladı. Hayley ve Varlığın çığlıkları birleşerek neredeyse yer sarsılacak derecede bir ses ortaya çıktı. Varlık içinden geçti mi adamların boynu kırılıyordu Hayley bundan zevk alırcasına gülerken arkadaşları irkilmişti. Bayan Jones ve Mikeal ise ne yapacaklarını şaşırıp kalakalmışlardı. Son olarak Varlık hızlı bir şekilde ikisininde içinden geçince ortaya çıkan kemik sesiyle herkes onların öldüklerini anlamışlardı.

--Thomas'ın Bakış Açısı-

Bütün bu ölümler olduktan hepsi şaşkındı. Kafaları karışıktı. Gözlerinde görmüştüm. Açıklama yapmam gerekiyordu gitmemizde de. Ben bunları düşünürken daha yeni sona eren Hayley'nin tekrar acı dolu bir çığlık atmasıyla Eve acıdan inleye inleye sürünerek onun yanına gitmiş ve onla konuşmaya çalışmıştı. Bu şu an beni olduğum durumdan sıyrılmama yardımcı olmuştu, şükürler olsun ki... Aceleyle Roy'un kayışını kopardım.'' Roy çabuk gitmemiz lazım. Size her şeyi anlatacağım ben burayı hallederim. Sen gidip çantalarımıza bak hadi!'' dediklerim üzerine Roy biraz sendelese de hızlı hareketlerle odadan çıktı. Ben de seri bir şekilde Eve'in iplerin koparttıktan sonra eğilip hem Eve'i hem de Hayley'i başından öperek doğruldum. Koşar adımlarla Teresa'nın yattığı yere gittim. Benim Teresamın hareketsiz kanlar içinde yattığı yere gittim. Hızlı bir şekilde kollarındaki iğneleri, bileklerindeki kayışları ve boynundaki kayışı çıkardım. Yanımdaki uyuşturucuyu kullanmamak için kendimi zor tutarken kapının pat diye açılmasıyla içeri giren Roy ile rahat bir nefes alarak Teresa'nın ve kendi sırt çantamı ondan alıp sırtıma taktım ve belimden bağlayarak sabitledim. Diğerlerine baktığımda Hayley'nin elleri titrese de bir kaç dakika öncesne kadar kat ve kat daha iyi olması yüzümü güldürmüştü. Üçü de çantaları takmışlardı. Ama Teresa'nın çantası onu Eve'e vermenin daha mantıklı olacağını düşünüp Roy'dan aldığım siyah sırt çantasını Eve'in üzerine attım.'' Eve sen Teresa'nın çantasını al. Roy,sen, ikisine de destek ol.'' dediğimde Hayley arkamdan 'Hey sen ne yapacaksın?' dediğinde daha yeni taktığım çantamı çıkarıp yan masaya gidip orada bir sürü bulunan ağrı kesici tarzında ki uyuşturucu olmayan hapları, oksijenli suyu, bandaj, sargı bezi ve havlu tarzında ki materyalleri çantama doldururken Hayley koridoru kontrol ediyordu, Roy ve Eve ise ölen kar maskeli adamların silahlarını alıyorlardı. Silahları alıp şarzörleri kontol ettikten sonra bir tane silah ve 4 tane şarzör verdikten sonra kapıya doğru lerleyip Hayley'e de aynı materyalleri teslim etti. Ben silahı ve bize lazım olacak şeyleri aldıktan sonra yavaşça Teresa'yı kucağıma alıp Roy'a başımla işaret verip önüme geçmelerini ima ederken Roy'un beni hemencecik anlayıp önüme geçmesi yüzümü gülümsetirken arkalarından hızlı bir şekilde ilerlemeye başladım.

Mahşer'in Dört AtlısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin