Ehem gecikme için kusura bakmayın. Müsait oldukça yeni bölüm atmaya çalışacağım.
O zaman okumaya devamm💃
______________________________________☆✮☆
Sonunda Mert ve Tuğra'nın yanına varabilmiştik. Hastanenin en alt katında bulunan cafeteryada yer bulmuş ve oturmuşlardı. Cafeterya bu saatlerde genelde kalabalık olurdu ancak bugün bir elin parmağını geçmeyecek kadar insan vardı. Camın önündeki masaya oturmuş olan Mert ve Tuğra'nın yanına ilerledik ve sandalyelere oturduk. Mert çevresine bakınarak konuşmaya başladı.
"Bugün neden çok az insan var? Normalde burası ana baba günü olurdu. "
"Evet bugün çok az insan var. "
Yeşim çevresine bakındı. O genelde bu saatlerde ya dışarıda yiyor ya da bazı hastane işleriyle meşgul oluyordu. Özel bir hastane olduğu için hemşire sayısı normal hastanelere göre daha fazlaydı. Buna rağmen Yeşim'in buraya gelmek için çok fazla bir zamanı yoktu. Yeşim çevresine bakınmayı bitirip Mert'e doğru döndü ve kendi aralarında konuşmaya başladılar. Umarım burada dört kişi olduğumuzun farkındadırlar.
Can sıkıntısıyla Tuğra'ya doğru döndüm. Aslında bende Yeşimlerle konuşmak isterdim ama Tuğra'nın yanlız kalmasını da istemediğim için sessiz kalmayı tercih ettim. Sonuçta pek konuşkan bir insana benzemiyordu.
Can sıkıntısıyla Tuğra'ya bakarken odaklanmış bir şekilde camdan dışarıya baktığını fark ettim. Neye baktığını merak edip bende camdan dışarıya bakmaya başladım. Bakar bakmaz dikkatimi genç bir kadın çekti. Kadının eli ve çevresi kedilerle doluydu. Kadın onları severken aynı anda gülümsüyordu. Gülümsemesi son derece içten ve sıcaktı. Acaba Tuğra da benim gibi kadını tatlı bulmuş muydu? Gülümseyerek tekrar Tuğra'ya doğru döndüm.
"Kadın çok tatlı değil mi? "
Tuğra ağır hareketlerle kafasını bana doğru çevirdi.
"Ne kadını? "
(Bu durum bir tek bana mı utanç geliyo ya)
Gülümsemeyi bırakıp tek kaşımı kaldırdım ve ona anlamaz gözlerle baktım.
"Şu kedi seven kadını diyorum sende ona bakmıyor muydun? "
Kafasını yana doğru eğdi ve gülümsedi. Bir dakika gülümsedi mi?
Neden bir insan bu şekilde gülümseyebilirken hep somurtup durur ki? Sanki ciddiyken başka biri gülümserken başka biri gibiydi."Baktığım şey kadın değildi. "
Elini kaldırdı ve dışarıdaki ağacı işaret etti.
"Şu ağaçtaki anne ve yavru kuşa bakıyordum. "
Kafamı ağaçtaki anne ve yavru kuşa çevirdim.
"Hayvanları sever misin? "
Konuşmaya başlamadan önce alaycı bir gülüş takındı.
"Yani pek sevdiğim söylenemez ama Mert ayrıcalıklı. "
Dediğine karşın kıkırdadım. Tam konuşmaya başlayacaktım ki Mert benden önce davrandı.
"Lan Tuğra ayıp oluyo arkadaş dedik bağrımıza bastık. "
Mert de bunları söylerken gülümsüyordu. Üçümüzde gülüşürken Yeşim de bize katıldı. Masa sanki bir anda renklenmişti. Eğlencemiz Mert'in sipariş vermek için masadan kalkmasıyla son buldu. Mert'in gitmesi ile masa sessizleşmişti. Sessizliğin devam etmemesi için az önceki havadan yararlanarak Tuğra'ya doğru döndüm. Umarım az önceki gibi benle rahatça konuşurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ODA:25
Storie d'amore"Oda 25'e görevlendirildin" "Ama neden onun psikolojik sorunlarıyla ben ilgilenmeliyim? " "Tamam o zaman sadece vücudundaki yaralarla ilgilen en azından bunu yapabilirsin değil mi? " *** Başlamadan önce uyarmak istiyorum. Ne kadar tıp ile ilgili ols...