25.Bölüm|Gün yüzü.

3.9K 98 29
                                    

Yıllar, aylar ve günler. Dunmadan geçip gidiyordu, zaman o kadar hızlı akıyordu ki sanki onu kavalayan birivarmış gibiydi. Her şeyi telafi edebiliriz ama geçip giden zamanı telafi edemeyiz. Zaman bekleyen için çok yavaş akar derlerdi, ama benim beklemem o kadar hızlı aktı ki beklemek değil bir gecelik uyku gibiydi.

Elimde siyah gözlü takıp uçağından inmiştir. Esen sert rüzgarın etkisiyle sim siyaha boyalı olan saçlarım uçuşmaya başladı. Giymiş olduğum siyah topuklu ayakkabının sert sesi her indiğim adımda kulağa vurgu yapıyordu. Beni bekleyen üç tane Audi arabaya baktım ilerledim. Düz ve net bakan yüz ifadem, net ve dik bir kadın olduğum gösteriyordu, öyleydimde.

Arabanın arka kapısı açılınca arabaya bindim. Camdan özlemiş olduğum ama korkmuş olduğum şehre, İstanbul'a baktım. Bu şehir bana bazen güzel bazen kötü anılar vaad etti, ama her seferinde dik ve güçlü bir kadın olmamı sağladı. Istanbul acıların şehri, yaralı insanların şehri, İstanbul garibanların şehri derdi Kenan Gönük.

Her şey bir yana bu şehir bir yana, acı da olsa tatlı da olsa. İstanbul güzel şehirdir.

Camı açıp gözlerimi kapattım anlık gelen rüzgarla anılarım tazelenmişti.

Aslında ilk yapacağım şey her şeyim başladığı an ve yer olan veterinerliğe gitmekti. Ama orayı erteleyip abimin zorladığı akşam yemeğine çıkacaktım. O ve eskiler. Hepsi orada olacakmış, Nazlı, Serap, Mert ve abim. Abim Bora İlkan'ında geleceğini söylemişti, ama sadece bir ihtimal. Biz onunla sadece iki yabancıyız.

Bulunduğum arabadan inip telefonum ile saate baktım. Saat şuan tam 12.47 gösteriyordu. Saat tam 01.00 toplantı olacaktı şirkette. Gelir gelmez toplantıya girmek gibi bir düşüncem yoktu burayla ben değil abim ve Serap ilgileniyordu. Ama bir Gönük olarak o toplantıya girmem gerektiğini düşünüyordum.

Öylede olmuştu toplantı odasına doğru ilerledim, toplantı odası 3. katta bulunuyordu, özel toplantılar hep 3. Katta oluyormuş. Bende oraya doğru topuklarıma basa basa ilerledim, etraftaki çalışanlar beni çok iyi tanıyor olmalı ki bu kadar şaşkın ve tırsık bakışlarla bakıyorlardı.

3. Katta durmuştu asansör. Yavaş ve sesli bir şekilde yürüyordum. Toplantı odasının kapısında durmuştum, galiba toplantı başlamış olacak ki içeriden birisini yeni yapı diye başlayıp sunum yapma sesini duydum, gözlüğümü çıkarıp nefesimi verdim, odanın kapısını usulca çalıp içeriye girdim.

O an nedense yeni Aslı Gönük, eskisinden çok farklı acımasız ve duygusuz bir Aslı Gönük olarak giriş yapmıştım toplantı odasına.

Karşımda en baş koltukta oturan abim Gökalp Gönük, sol çaprazında oturan Serap vardı. Serap beni görünce kaşları şaşkınca havaya kalktı yarım ağızla baktı yüzüme. Abimin özlemle baktığını görmüştüm bana, onun tek ailesi bendim, bende onu çok özlemişim. Serap ayağa kalkmadı abimin karşısında ki boş koltuğu işaret etti bana.

Galiba bunlar özel bir şirketin özle çalışnlarıydılar. İtalyan erkeği, nerde olsa tanırdım boynunda bir taç dövmesi vardı. Galiba şirket sahibi de buradaydı ki çok rahat ve kendinden emin bir oturuma sahipti.

Derin bir nefes alıp yerime oturmak için topuklarıma bas bas ilerledim. Sandalyeme oturup bana bakan gözlere baktım.

"Mia sorella. Aslı Gönük. (Kız kardeşim. Aslı Gönük.) Abimin beni kız kardeşi olarak tanıtıp toplantıya devam etmeleri için eliyle işaret yaptı.

Benimsin (18+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin