Geç geldi evet ama güzel bir bölümdü ve uzun bir bölüm oldu cidden.
Herkes iyi okumalar ELMASLARIM.
32.Bölüm.
Mutluluk uzun sürdükçe hayat kıskanırdı. Hayat herkesin duşmanı gibiydi, her an herkese zarar verebilirdi. Sonuç olarak hayat şaşırtıcıdır.
Mert'in de kendi hayatı belki bu saatten sonra değişecekti. Daha tanımadığı adını bile yeni öğrendiği kızılı onun kalbini yerinden çıkartacak bir hale sokmuştu. Hayat şaşırtıcıdır diye buna diyorlardı galiba. Galiba az bile kalırdı. Mert'in kalbi yerinden çıkmış gibi hissetmişti, aşk ona şuan gülüyordu.
Mert mutlu, Mert uçuyordu.
Ama korku da vardı içinde. Karşısında ondan yaşça küçük bir genç kız vardı, ve o genç kız yaralı bir güvercin giydi. Mert'in asıl korkusu bunlar değildi asıl korkusu iki günlük kalp atışı mı olacaktı? Kalbi sadece iki günlük mü atacaktı? Şuanlık beyin hücreleri bu soruyla dolmuş taşmıştı.
Gözleri sadece yaralı kızın üzerine dikmişti herkesin sorduğu o soru buydu galiba bakıp bakıp doyamamak. Her an her dakika bakmak istiyordu ona, beyni değil kalbi öne atılmış Mert'i yönlendiriyordu. Mert'in kalbi ona hiç acımıyordu. Bak Mert bu doğru kişi diyip duruyordu.
Mert gözlerini bir an bile kırpmak istemiyordu, yatakta yaralı bir şekilde yatırılmış ve yaralı ayaklarına merhem sürülüyordu. Gözlerini insanlardan kaçırıp üzerini örmüş olduğu battaniyeye odaklanmıştı. Çevresindeki kişilerden çekiniyor ve ellerini battaniyeyin baş ucuna sıkıca tutunuyordu.
"Uyursan bedenin için daha iyi olur." Demişti Nazlı oturmuş olduğu yatak köşesinden kalkarak. Elindeki kremi komodinin üzerine bırakıp geri çekildi.
"Duş almak sana daha iyi gelirdi. Ama yine de sen bilirsin." Dedi Derya tebessüm ederek.
Zehra gerek yok der gibi salladı kafasını.
Kızın etrafını hamamda gelen bakan bibiler gibi sarmışlardı. Bora Mert'e bakıp alttan gülerken Gökalp'te geri kalmayıp sırıtışını gizlemeden bakıyordu. Mert'in gözü kızıl saçlı peri misali Zehra'dan alamıyordu.
Aslı üzerinde ki giysileri indirmiş yerine gri eşofman ve siyah dar bir badi giymişti. Odaya girerken saçlarını topuz yaparak girmişti, Bora'nın gözleri Mert ve Zehra'dan kayıp asi karısına döndermişti, gerçi onlar boşanmıştı evli değillerdi. Ama Bora'ya göre Aslı onun her saniye, her dakika, her saat, her gün, ay ve yıl olmak üzere eşi ve karısıydı. Hatta kızının annesiydi.
Aslı Mert'e hem kızgın hemde şaşkındı, çünkü Toygar kızların hiç birini almalarına izin vermemişti, emniyettin haberi bile yoktu Aslı'nın ve Mert'in orada olduğundan ve üstüne üstlük kız kaçırdıklarından. Gerçi bu kız kaçırma işi onlardan sorulurdu. Toygar bir anlığına kızı götür demişti Mert'e. Mert'e zaten kızı kucağından polis arabasına götürmek için taşımamıştı.
"Adın ne senin?" Diye sordu duvara yaslanmış olan Nehir.
Nehir kıza hem üzgün hemde çatık kaşlarla bakıyordu, Nehir'de aile sevgisinden esirgenmiş bir kız çocuğuydu. Bunu esirgeyen öz babasıydı.
Karşısındaki genç kızda kendisini görmüştü, morarmış ayaklar öne doğru eğilmiş baş ve nefes almaktan bile korkan bir beden.
Nehir'de kafese sıkışmış bir kuştu, ve o kafesten kurtulan bir kuş olmuştu artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benimsin (18+)
Historia Corta"Bu bir rolden ibaretti. Her şey yalandan kuruluydu. Sen benim için bir hiçtin." ... "İste öleyim, iste yok edeyim. Ama benden git deme." "Bu hikayede, yer altı mafyası. Ve o yer altı mafyalarına katılmak isteyen iki adamın rekabeti. İki adamın ara...