1. Bölüm

148 10 8
                                    

Hava serin olduğundan üstüme giydiğim hırkayı düzelttim. Odamdan çıktığımda etrafa göz gezdirdim. Koridorda kimse yoktu. Abim görüp de söylenmeye başlamadan hırkamın fermuarını çektim. Yere bıraktığım çantayı omzuma astım. Merdivenin başına geldiğim de hızlıca etrafa göz atıp korkuluklara oturdum. Abim yoktu ortada. Aşağıya kayarak inmekten aldığım zevki çok az şeyden alıyordum.

Sonunda koridorda o alışık olduğum uyarıcı ses yankılandı.
"Gece dikkat et abicim"
Ne o bıkıyordu beni uyarmaktan ne de ben bıkıyordum bunu yapmaktan. Sonsuz bir döngü vardı.
O uyarısını yaparken ben zaten aşağı inmiştim bile.

Abimin de peşimden geldiğini adım seslerinden anlamak zor olmadı böylelikle ard arda mutfağa girmiş olduk. Çantamı masanın üzerine bıraktım. Kahve yapmak için makineye yönelen abime zıt yönde dolaba ilerledim.

Abim, ben ve babam tek yaşadığımız için evle ilgilenen bir görevli abla vardı. Sürekli dolapta hızlıca ulaşabileceğimiz hazır şeyler bulundururdu. Dolapta göz gezdirip iki sandviçi raftan aldım. Dolabı kapatmadan meyve suyu da çıkardım. Masadaki yerimi alırken abim de elinde kahveyle gelmişti. Sandviçlerden birini önüne iterken kendimi köpek besliyor gibi hissetmiştim. İstemsiz gülerken kendi yemeğime yöneldim.

Elindeki sandviçi bitirmiş olan abimle göz göze gelince ne tür bir hayvan olduğunu sorguluyordum. Çünkü ben daha çeyreğindeydim. Hayır abartmıyorum abim bu konularda biraz şeydir. Şey işte...

"Hadi Gece ne biçim yiyorsun kuş musun sen hızlı ol."

Dalga geçen abime göz devirdim ve telefonumda dolanmaya başladım. Abim ışık hızıyla yediği için hemüz daha yeni sayılan kahvesini içiyprdu. Garip bir şekilde çok sık kahve içerdi uykuyla ciddi problemleri var ve meydan okumaya çalıştığını düşündürüyordu bu durum bana.
Çalan telefonunu "efendim baba" diye açarken mutfaktan çıktı. Sanırım babamın işle ilgili problemleri vardı eve geç gelmeye başlamıştı, sürekli stresliydi ve morali bozuktu.

Elimdeki jelatini çöpe atıp çantamı aldım ve bende mutfaktan çıktım. Abim ceketini giyerken yanına gittim. Arda'nın yanına gidecektim, abim de babamın yanına geçecekti galiba. Evden çıktığımızda kapıyı kilitledi. Ön koltuğa geçip oturdum, normalde arka koltuk tercihimdi ama bazen ön koltuk daha eğlenceli oluyordu.

...

"Arda hile yapıyorsun!"

"Saçmalama kızım ne hilesi? Hemen ağlıyorsun sen de."

"Al oynamıyorum işte."

Elimdeki oyun kolunu koltuğa bırakıp kollarımı birbirine doladım. Gerçekten küsmüştüm bu sefer. İki dakika lavaboya gittim oyunu o kurmuştu ve kendine bütün iyi oyuncuları almış bana rezil bir takım kurmuştu. Yetmezmiş gibi kendi sahasını adam gibi dizmiş benimkine dokunmamıştı bile. Şimdi de içimden geçe geçe oynuyordu.

Benim kolu bırakmamdan istifade bir gol daha atmıştı. Aptaldı bu çocuk.

"Gece saçmalama çocuk musun?" Gülerek konuşan Arda'ya ters ters baktım.

"Ya öff tamam al benim takımımla oyna."

Uzattığı oyun koluna da ters ters bakıp önüme döndüm.

"Abart abart az daha abart."

Daha ne kadar abartabilirdim ki?

"Konuşma benimle." dediğimde gülmeyi kesmişti.

"Ya tamam al sen kur oyunu."

"Yok küstüm oynamam artık."

Oyunu kapattı ve çalan kapıyı açmak için kapıya yöneldi.

Yeni HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin