3. Bölüm

102 9 24
                                    

Emre'den:

Yatakta oturmuş kafamı ellerimin arasına almış düşünüyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum.
Köşeye sıkışmış hissediyordum. Boğuluyordum.

Gece, dünden sonra konuşmamıştı bizimle. Odasına çıktığında ağlayacağını bile bile yalnız kalmasına izin vermiştim. Aşmasını ve duygularını dışarı yansıtmasını kolaylaştıracağını biliyordum. Yine de bütün gece gözüme uyku girmemişti. Yarım saatte bir odasına gidip kontrol ediyordum.
Her şeyden çok seviyordum onu. Kaybetmek istemiyordum, üzülmesini istemiyordum ama bir şey saklamaya da hakkım yoktu. Saklasam bile nereye kadar sürecekti?
Bilmesi en doğru karardı. Hem abileriyle tanışmaya hakkı da vardı. Her ne kadar paylaşmak istemesem de Gece'yi kimseyle doğru olan buydu.

Bir yandan da şirket vardı tabi. Toparlamaya çalıştıkça batırmıştık. Şirket tamamen batmış borçlar kapanmayınca babamın bir çok malına el konmuştu. Alacaklılar kapıya dizilmişti. Tabiri caizse gerçekten boka batmıştık.

Muhtemelen evden çıkmamız gerekecekti. Babam en azından bunu elde tutabiliriz diye uğraşıyordu. Çünkü Gece'ye bu konudan bile bahsedemiyorken evden çıkmamız gerektiğini nasıl açıklayacaktık.

Yerimden kalkıp Gece'nin odasına yöneldim. İçeri girdiğimde hâlâ uyuyordu. Üstünden kaymış battaniyeyi tekrar üstüne çektikten sonra eğilip alnını öptüm. Sessizce yatağın yanına yere oturdum. Bazen gerçekten çok çaresiz hissediyordum. 

Komidinin üstündeki fotoğrafı aldım.

Fotoğraf at çiftliğinde çekilmişti. Gece dört yaşında falandı annemin kucağında atı seviyordu. Küçüklüğü çok güzeldi. Gözümün önüne gelince gülümsedim. Annemin olduğu dönemler özellikle başka güzeldi. Hayatımın en güzel yıllarıydı.

Geceye döndü bakışlarım.
Her ne kadar erkekler annelerine daha düşkün oluyor deseler de kız çocukları için anneleri çok daha farklıydı. Annemi erken yaşta kaybetmiş olmanın acısını en çok Gece yaşıyordu. Kızlar büyüdükçe annelerine daha çok ihtiyaç duyarmış bunu öğrendiğim zaman Gece hiç büyümesin istemiştim. Bir şeyleri paylaşacak kimsesi yokmuş gibi hissetmiştim. Bunun yarattığı etki bende bile böyleyken onda nasıl olur diye düşünüyordum. Her şeyi paylaşacağı, başına bir şey geldiğinde geleceği ilk kişi olmak için uğraşmıştım.
Annemin yeri dolmazdı ama Gece bu boşluğu daha az hissetsin diye elimizden geleni yapıyorduk.

Telefonuma gelen bildirimle fotoğrafı yerine bıraktım. Mesaj babamdandı.

'Geceyle konuş, eşyalarınızı toplayın iki güne.'

Mesajı hazmetmem bir kaç saniyemi almışken kafamı arkamdaki yatağa yasladım. Cidden...
Asla yapmamam gereken şeyler şu an bana çok mantıklı geliyordu.
İkinci bir mesaj geldiğinde, geçeceğimiz evin konumunu atmıştı. Gidip bakmam için olduğunu belirtmişti.
Bütün sinir sistemim harekete geçmiş gibi hissediyordum. Şu an olacak şey miydi bu?
Sakin kalmam gerekiyordu yine de.

Odadan çıkıp aşağı indim. Geceye nasıl anlatacağımı düşünürken mutfağa geçip görevli ablanın yanına gittim. Onun da son günüydü, babam gelmemesini söylese de gelmişti. Gece uyanırsa bir şeyler hazırlamasını istemiştim. Aslında uyanırsa yanında olmak istiyordum ama şu an gitmek gerekiyordu yapacak bir şey yoktu.
Evden çıkıp arabaya bindim.

   Yarım saat sonra bildiğim yollardan bilmediğim yollara geçiş yapmıştım. Aslında daha uzun da sürmüş olabilirdi yine de bana korkunç bir ömür gibi geliyordu.
Eski mahalleler evler yoğunlaşmıştı.
Babamın attığı konuma geldiğimde arabayı kenara çekip etrafa baktım.
Ciddi miydi bu adam?
Konumu tekrar kontrol ettiğimde cevabımı almıştım.
Arabadan indiğimde pek yeni sayılmayan eve göz gezdirdim.  Pek hoş görünmüyordu ama kötü de değildi. Biraz eskiydi, belki fazla. İçeri girdiğimde burnuma dolan rutubet kokusuyla etrafa baktım. İçerdeki odalara ilerlediğimde duvarların döküldüğünü gördüm. Ve bölüm bölüm rutubet.

Yeni HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin