7

7 2 0
                                    

İstediğim kadar yemek yiyemiyordum çünkü şeker hastasıyım. İstediğim gibi tatlı yiyemiyordum çünkü şeker hastasıyım. İstediğim gibi sinirlenemiyordum, kızamıyordum, üzülemiyordum çünkü şeker hastasıyım. Tuvalet ihtiyacım yüzünden sık sık uzun yolculuklara çıkamıyordum çünkü şeker hastasıyım. Ve şu an da nezaretteydim. Kapıdaki polise defalarca seslenip tuvalete gideceğimi söylememe rağmen Fuat komiserin kesin talimatı olduğu için izin vermemişti.

Hâlime acımaya başlamıştım. Altıma kaçırmamak için nezaretin içinde volta atıyordum. Hızlı yürüdükçe titremem, sıkıştıkça da kasıklarımdaki ağrı artıyordu.

Demir parmaklıkları tuttum. "Çıkartın beni buradan! Kime diyorum?! Sağır mısınız?! Bunu yapmaya hakkınız yok!" Bağırmamla kapıdaki polis gelip karşıma geçti.

"Bağırmayı bırak. Onca işin arasında bir de seninle uğraşmayayım," dedi bıkkın bir sesle.

"Tuvalete gideceğim."

"Çocuk değilsin, çıkana kadar tut," dedi mümkünmüş gibi.

"Tutabilseydim bir saattir bağırmazdım!"

"Bir saattir altına kaçırmadığına göre tutabilirsin."

"Bana bak. Canımı sıkmaya başladın." Elimi demir parmaklıkların arasından ona uzattım. Yakasını tutmaya çalıştığımda geriye doğru bir iki adım attı.

O sırada Fuat komiser geldi. Aşağılık herif. "Ne oluyor burada?"

"Tuvalete gitmek istiyor," dedi karşımdaki polis.

"Şeker hastaları idrarını tutmakta zorlanıyordu değil mi?" diye sordu gülerek.

Titremem artmıştı. "Buna hakkınız yok. Kanıtlı bir şey yokken beni burada tutamazsınız."

"Kanıt olmaz olur mu?" dedi kaşlarını kaldırarak. Karşımdaki polise bakıp başıyla işaret yaptı. "Dışarı çık ve kapıyı kapat."

Polis çıktığında "İşkence mi edeceksiniz?" diye sordum umursamaz bir şekilde.

"Dosyaların yerini sana Enes söyledi," dedi bir anda. Bu bir soru değildi. Enes'in bana yardım ettiğini biliyordu. Ona güvenmemeliydim.

"Ee, yani?" dedim dişlerimi sıkarak. Biraz daha bekleseydim altıma kaçıracağıma adım kadar emindim.

"Kabul ediyorsun yani?" dediğinde başımı sallayarak onu onayladım. "Şimdi bittin sen."

Kahkaha attım. "Beni nasıl bitirmeyi planlıyorsunuz?" Sınıra dayanmıştı. Demir parmaklıkları biraz daha sıktım.

"Dosyaları aldığını itiraf ettin."

"Ben yanarsam Enes de yanar."

"Bana bak, kardeşimin adı geçerse öldürürüm seni," dedi kaşlarını çatarak. Parmaklıklara yaklaştı. "O dosyaları geri vereceksin."

Son cümlesini duymamazlıktan geldim. "O zaman seni yakarım." Alaylı bir gülümseme takındı. "Selçuk Şekeroğlu'na yardım ve yataklık ettiğiniz için siz de suçlusunuz. Bir tanecik kardeşin dosyaların yerini söylemekle kalmayıp ses kaydı da attı," dediğimde gözleri irileşti ve yüz ifadesi değişti. "Hadi tahmin et. Sence o ses kaydında ne vardı?"

Demir parmaklıklara vurduğunda kıpırdamadım. "Öldüreceğim seni. O zaman kanıtı da yok etmiş olurum."

"Imm, sanırım ben unutkan olduğum için o ses kaydını birine daha verdim. A pardon birilerine diyecektim," dedim kaşlarımı kaldırarak.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 01 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yaramızda Saklı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin