BÖLÜM 11

18 1 0
                                    

Adel'in söylediği sözler Benan'ı çok üzmüştü. Ayrıca çokta öfkelendirmişti.
Hızla Adel'in yanına yaklaştı. Kızın kolunu sert bir şekilde kavradı. Öfkeyle aldığı nefes kızın  yüzüne dökülen saçları havaya uçuşturmuştu. Kalbi deli gibi atıyor, sanki göğüs kafesini delecek gibi baskı yapıyordu. Hem öfke hem özlem hem kırgınlık hepsi bir arada genç adamı boğuyordu.
Derin derin bir kaç kez nefes aldı. Aldığı nefes boğazını yırtarcasına çıkmaya başladı.
"Bu ülke benim ülkem Adel, Hiç bir yere gitmiyorum. Diye bağırdı.
"Ben buraya geri dönebilmek için ne zorluklar yaşadım biliyor musun?
Sen benim neler yaşadığımı biliyor musun ha, söylesene biliyor musun?
Karşıma geçmiş bana hakaret ediyorsun. Bu senin için daha kolay değil mi? Dinlemeden suçlamak en kolayı. Sen beni dinlemeye bile tenezzül etmiyorsun ki. Peki sen bilirsin. Sana daha fazla birşeyler anlatmaya çalışmayacağım. Şunuda bilki ben buradan ayrılmayı düşünmüyorum.
Hiç kimse için ülkemi bırakmak istemiyorum, bırakmayacağımda."
"Öylemi Benan? Demek bırakmayacaksın. Bende tekrar bu ülkeden kovulman için elimden geleni yapacağım. Buda benim sana son sözüm.
Benim gözlerimin önünde o kadınla mutlu olmana izin vermeyeceğim beni anladın mı?
Ben burada senin için acı çekerken, seni delicesine özlerken, sen hayatını zaten kurmuşsun. Sana yakışan işi de bulmuşsun.  Kana susamış bir korsan olmuşsun. Ne söylersen söyle seni asla affetmeyeceğim. Benden ve ailemden uzak dur. Git bu ülkeden. Defol Benan. Defol anladın mı?"
"Bak Adel, Hiç bir şey düşündüğün gibi değil. Gökçe sultan"
"Sus!! Seni dinlemek istemiyorum.
Hiç bir şey duymak istemiyorum. Git karşımdan. Git yoksa şuracıkta kendimi öldüreceğim"
"Benan, Adel'in yanında hep taşıdığı hançerini çıkarıp kendi boğazına tutmasıyla korkuyla ondan uzaklaştı.
"Tamam Adel, tamam"dedi korkuyla. "Lütfen sakin ol.
Kendine zarar verecek bir şey yapma.
Söylediğini yapacağım. Ülkemden ayrılacağım. Ama inan bana kalbimde yalnızca sen varsın. Herşeyi yanlış anlıyorsun. Beni yanlış tanıyorsun.
Ben sana asla ihanet etmedim. Seni sevmekten asla vazgeçmedim. Buradan gideceğim. Sen istediğin için gideceğim. Ama önce yapmam gereken bir şey var. Önce padişahın iyileşmesini sağlamalıyız. Sonra babamı ve annemi tekrar evlerine geri getireceğim. Bütün bunlar olduktan  sonra buradan ayrılacağım. Merak etme. Seni rahatsız etmeyeceğim."
Benan, çok üzülmüş ve kırılmıştı. Adel'den böyle bir tepki beklemiyordu.
Bir taratanda onu haklı buluyordu.
Yanında Gökçe sultanla gelmesi hiç iyi olmamıştı. Ama onuda terk edemezdi.
Ülkesi şuan işgal altındaydı. Ailesi esir alınmıştı. Gökçe sultana yardım etmek zorundaydı. Önce burada yaşananlara bir çözüm bulmalıydı.
Bu yüzden bir kaç gün burada kalıp padişaha yardım etmek için bir şeyler yapacaktı. Adel'in öfkeyle bakan gözleri yüreğini parçalara ayırsada bir süre katlanacaktı. Adel'in  yanından ayrılıp padişahın kaldığı odaya  geldi. Padişah hala derin bir şekilde uyurken, karısı ellerini turmuş yanında oturuyordu. Benan, sultana yaklaşıp karşısında durdu.
"Sultanım, padişahın  durumu neden bu kadar kötü bir fikriniz  varmı?" Diye sordu. Sultan üzgün bir şekilde Benan'a baktı.  Sonra derin bir nefes aldı. Zira aylardır yaşadıkları kadını çok yormuştu.
"Bilmiyorum Benan, neden bu kadar kötü oldu bilmiyorum. Aslında fiziksel hiçbir  sıkıntısı yok. Ama aklı başında değil.  Zaman zaman gözlerini kapatıp çocuk gibi ağlıyor. Bazen ise bakışları  o kadar korkutucu oluyor ki ben bile çok korkuyorum. Kendi kendine söyleniyor. Bırakın peşimi diye bağırıyor. Sanki kötü bir gücün etkisi altında gibi"
"Size nasıl yardımcı olabilirim sultanım? Söyleyin bana. Padişahı kurtarmak için ne yapabiliriz?"
"Benan, önce doktorların görmesi lazım.
Beyna, hiç bir doktorun onu görmesine izin vermedi.
Önce doktorlar bir baksın. Ben o arada başka şeyler bulmaya çalışacağım"
Benan, sultanla konuştuktan sonra ülkedeki en iyi doktorların saraya  gelmesi için adamlarını gönderdi.
O arada da Gökçe sultana  bir açıklama yapması gerekiyordu.
Bunun için hemen onun yanına gitti.
Gökçe sultan sarayın ıssız bir köşesinde oturuyordu.
Benan, Gökçe sultanın yanına geldi.
"Nasılsınız sultanım" dedi. Gökçe sultan ayağa kalkarak Benan'a  baktı. Bakışlarında farklı bir şeyler vardı.
Kırgınlık, umutsuzluk, ve korku.
"Nasıl olabilirim Benan? Ülkem işgal edildi. Ailem düşmanın elinde. Öldüler mi kaldılar mı belli değil. Ben bilmediğim bir ülkede bilmediğim bir şeylerin içindeyim.
Yani bu durumda nasıl olunabilirse bende öylem"
"Burası benim ülkem Gökçe sultan.
Vatan haini ilân edildiğim ve kilitli bir sandığın içinde  denize atıldığım ülke.
Yatakta deli gibi davranan bu ülkenin ve benim padişahım. Babamda bu ülkenin veziri ve padişahın en yakın dostuydu. Beyna, yüzünden ülkemde her şey değişti. Ülkem karanlığa gömüldü. Onun hırsları yüzünden babam saraydan gönderildi. Ben ülkeden kovuldum. Hayallerimi ailemi sevdiğim kadını burada bırakmak zorunda kaldım. Az önce gördüğün kız bu ülkenin sultanı. Benim sevdiğim kadın. İlk ve son aşkım. Her şeyim.
Ben onun için hayatta kaldım. Ona kavuşmak için her zorluğa katlandım."
Gökçe sultan bir şeyler döndüğünü anlamıştı zaten.  Ama bir türlü konduramamıştı.
Benan'ın O kızı sevebileceğini düşünememişti. Oysaki çok belliydi her şey. Adel'in  Benan'ı gördüğünde gözleri parlamıştı. Kendisini gördüğü zaman ise öfkeden gözleri ateş saçmıştı. Yıkılmış bir halde yere yığılmıştı. Ancak seven bir insan o hale gelebilirdi.
Bu durumda Benan'a olan aşkı kalbinde bir acı olarak kalacaktı. Çünkü  Benan, Adel'den  söz ederken öyle bir hale geliyordu ki onu ne kadar sevdiği  ne kadar aşık olduğu belli oluyordu.
Gökçe sultanın geri çekilmekten başka çaresi yoktu. Böyle güzel bir aşk anca taktir edebilirdi. Yine de çok üzülmüştü. Kendisi için çok üzülmüştü. Onu böyle seven hiç olmamıştı. Bundan sonrada olmayacaktı anlaşılan. Ama şuan düşünmesi gereken başka bir şey vardı.
Ülkesi ailesi zor durumdaydı. Onları kurtarmak için Benan'a ihtiyacı vardı.
Bu yüzden buradan ayrılması imkansızdı.
Ülkesini ve ailesini kurtarana kadar Benan'ın  yanında kalacak  sonrada ülkesine dönecekti.
Gökçe sultan bunları düşünürken Benan, üzgün bir haldeydi. Gözleri hüzünlü bakışları donuktu.
Onun bu haline daha fazla dayanamayan Gökçe  sultan Benan'a  bakarak konuşmaya başladı.
"Hem ülkene hemde sevdiğine kavuştun Benan, neden bu kadar üzgünsün? Mutlu olman gerekmez mi?"

"Aslında mutluyum Gökçe sultan. Ama..
Neyse şimdi bunları konuşmanın zamanı değil. Benim padişahla ilgilenmem lazım
Ona bakmak için saraya doktor çağırdım. Şimdi gidip ona bakacağım.
Lütfen sizde rahat olun. Dinlenin biraz."
Benan, Gökçe sultanın yanından ayrılıp padişahın bulunduğu bölüme geldi.
Padişahın yanında doktorlar ve Adel, vardı. Benan, hızlı adımlarla onlara yaklaştı.
Doktorlara padişahın durumunun nasıl olduğunu sordu. Doktorlardan bir tanesi Benan'a baktı bir süre. Sonrada boğazını temizleyerek konuşmaya başladı.
Padişahın fiziksel hiç bir sıkıntısı yok.
Bütün sorunun psikolojik olduğunu düşünüyoruz. Padişahın akli dengesi yerinde değil. Buna sebep ne bunu bilmemiz şimdilik çok zor. Bu duruma gelmesinde yaşadığı bir olayın etkisi  olmuş olabilir.
Yine de bu konuda  daha bilgili olan doktorlar var. Onu tedavi etmesi için  ruh doktoru getirmelisiniz.
Benan, doktorlarla konuştuktan sonra ne yapacağını düşünmeye başladı.
Akıl hastalığı kolayca iyileşecek bir şey değildi. Bunun başka bir yolu olmalıydı.
Padişah son derece akıllı bilgili bir adamdı. Bir sene içinde nasıl bu hale gelmişti. Benan, düşünceler içindeyken Adel'in  hıçkırıklarıyla düşünmeyi bir kenara bıraktı. Sonrada hızla Adel'in  yanına geldi.
Şuan ona sıkıca sarılmak ve  teselli vermek istiyordu.
"Adel, bak" dedi yumuşak bir ses tonuyla. "Ağlama ne olur. Göz yaşların kalbimi parçalıyor. Buna dayanamıyorum."
"Benim için üzülmene gerek yok. Kimsenin acımasına ihtiyacım yok.
Ben kendi acımı kendim yaşarım.
Sen git o kadına. Ben babamın yanında kalırım."
O sırada yanlarına Gülce sultan geldi.
Benan'ın yanına yaklaştı. "Aklıma bir şey geldi Benan. Belkide padişahı iyileştirebiliriz"
"Nasıl sultanım? Söyleyin bana. Padişahı nasıl iyileştirebiliriz?"
"Bak dinle beni şimdi. Padişah ve beni çocuğumuz olmuyordu. Yıllarca bütün doktorlar tedavi ermeye çalıştılar.
Ama hiç faydası olmadı. Sonra uzakta bir dağ başında yaşayan şifacıyı duydum. Padişahı zar zor ikna edip ona gittik. Onun verdiği ilaç sayesinde Adel, doğdu. Ayrıca annen ve babanda aynı ilacı kullandı. Sende o ilaç sayesinde dünyaya geldin.
Ben yine o şifacıya gidelim diyorum.
Belki padişah içinde çare o şifacıdadır.
Ona gidelim Benan, padişah için ona gidelim. Artık dayanamıyorum. Onun bu hâline dayanamıyorum. Ülkenin geldiği bu hale dayanamıyorum.
Bir an önce iyileşsin istiyorum. Ülkenin başına geçsin. Ülkemiz yine eskisi gibi güçlü olsun istiyorum."
"Üzülmeyin sultanım" dedi Benan.
"Şifacı neredeyse oraya gideceğiz.
Padişah için ne gerekiyorsa yapacağız.
Madem siz o şifacıya güveniyorsunuz.
Bizde gidip onu bulalım"

Teşekkürler ❤
Diğer hikâyelerime de bakarsanız sevinirim ❤

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 05 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

PADİŞAHIN KIZI VE YEDİ DENİZİN KORSANI.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin