Bu seferki oy sınırımız 20 gençlik patlatın yıldıza bir tane
Hadi bakalım keyifli okumalar●●●●●●●●●●●●●●●●
Jisung kafası allak bullak bir şekilde parkta oturuyordu. O lanet eve gitmek istemiyordu daha doğrusu hiç bir yere gitmek istemiyordu sadece bankta oturup saatlerce müzik dinleyerek kafasını dağıtmak istiyordu. Biraz daha açmamız gerekirse istediği tek şey özgürlüktü.
Özgür olup tüm bu yaşananları unutmaktı hayata sıfırdan başlamak istiyordu. Gerçi bu mümkündü değil mi? Tek bir hamle ile bütün her şeyden kurtulabiliyoruz nasıl olsa. Jisungda aynen bunun planını kuruyordu "nasıl olsa kimse beni merak etmeyecek,kenarda bir çöp gibi bile hissetmiyorum çünkü ona bile değer veriyorlar çöp olmadan önce. Ben ise henüz çöp değilken bile değer görmedim" diyordu kendi kendine. Kendini bu dünyaya layık görmüyordu. Layık olmayı çok kez denemiş fakat hiç bir zaman bu hayat onun yüzüne gülmemişti. Çok isterdi bir kere olsun değer görmeyi,verilen değeri hissetmeyi,birinin onun saçlarını okşayıp sarılmasını o kadar çok isterdi ki. Fakat bu cehennem gibi olan hayat buna izin vermiyordu.
Sadece ama sadece kötü düşüncelere odaklıyordu insanı bu hayat. Ne yazıkki bir elden bir şey gelmez ama 2 elden ses çıkar. Jisung bu karamsar düşüncelerin bağımlısı olmuştu artık. Her gün daha fazla içine çekiliyordu bu boktan hayatın. Her gün biraz daha işkence çekiyordu jisung. Akıl sağlığını yitiriyordu. İşte bu yüzden sarmıştı bu açıklarını kapatmak için bu paranormal hikayelere ve olaylara. Ancak görüyoruz ki o bile jisunga sırtını dönüyor. Jisung banktan kalkarak masumca mırıldanmaya başlamıştı ve cadde kaldırımından yürüyordu okula hala 2 gün vardı ve o henüz toparlanamamıştı. Yürürken yol üstünde bir fırın gördü ve hemen içeri girdi. Jisung fırın çalışanına
"2 poğaça,3 simit ve 1 tane portakal suyu lütfen" dedi
"Tamamdır bayım birazdan getireceğim siparişinizi"
Jisung siparişini verdikten sonra boş bir masaya oturdu ve beklemeye başladı. Siparişini beklerken zaman öldürmek için biraz telefona bakacaktı. Telefonda gezinirken aklına ruh ritüellerine de bakabileceği geldi. Ve biraz gezinmeye başladı. Arayıp tarıyordu bütün uygulama ve siteleri. En sonunda bir tane ruh ritüeline denk gelmişti. İlginçti,tek okuyan kişi jisungdu başka okuyan hiç kimse yoktu okunma sayısına bakılırsa. Jisung yine başına bişeylerin geleceğini düşünüyordu fakat çok merak ettiği için siteye girip ritüele göz atmıştı az buçuk. Ardından ritüel hoşuna gittiği için daha sonra bir zaman okuyacağından ekran görüntüsü almıştı. Jisungun siparişi hala gelmemişti. Oysaki gayet basit 10 dakikada hazırlanabilecek bir siparişti. Bu düşüncesinin ardından siparişi gelmişti.
"Buyrun bayım,afiyet olsun"
"Teşekkürler"
Diyerek sipariş ettiklerini yemeye başladı. Karnı o kadar acıkmıştı ki her şeyi yiyebilirdi şu an. Pişmiş bir bütün tavuğu bile kısa bir sürede yiyip mideye indirebilirdi. Jisung yemeğini yiyip hesabı ödedikten sonra kalkıp dışarı çıkmıştı ve biraz müzik açacakken aklına bir şey takılmıştı. Düşünüp durmuştu fakat hala aklına gelmiyordu. Bu yüzden eve gitme kararı almıştı.
●●●●●●●●●●●●●●●●●
Jisung eve geldiğinde ceketini çıkartıp askıya asmıştı. Günü çok düşünceli ve yorucu geçmiş olmalı ki yerinden bile kıpırdamak istemiyordu. Biraz televizyon açıp izleyecekti. Televizyonu açtığında karşısına bir haber çıktı.
"Merhabalar sayın seyirciler,bugünkü haberlerimizden en ürkünç ve içlere kurt düşüren haberimiz geliyor."
"Haberlerde de abartmalarının üstüne yok" diyerek kalkıp kutfağa içecek almaya gitmişti jisung. Biraz limonata koyarken bardağa şu sesleri duymuştu.
"Evet sayın seyirciler,işte o kan donduran haberimiz bir seri katil dükkanlarda çalışan kılığına girerek insanları yemeklerle zehirliyor ve katilden hiç bir haber alınamıyor. Cesetlerin incelenmiş durumuna göre,cesetler genellikle derisi yüzülmüş bir şekilde ormanda bulunuyor. Ve detay çeken kısım ise bu olaylar son 2 hafta içerisinde yaşanıyor sayın seyirciler. Bir diğer nokta ise cesetlerin üzerine katledildikleri silah veya yemeğin kendisi duruyor. Ve bu kılığa giren adamın her yerde olduğu iddia ediliyor. Siz siz olun dikkat edin ve bir süre dışarıda yiyip içmeyin" jisungun gerçektende kanı donmuş kadar olmuştu limonatayı alıp hemen salona dönmüştü ve koltuğa oturup hemen bir battaniyeye sarılmıştı. Haber kanalını değiştirip bir çizgi film açtı ve yine kafasında bir ton soru vardı.
Kendisini hikayelere adamak istiyordu ama telefonundan bir o kadar da korkuyordu. Birden düşünmeye başlamıştı. Evet o fırındaki adam birine çok benziyor ama kim? Kim diye düşünürken aklına geliyor.
Tabii ya otobüs kabusundaki o adama çok benziyordu.Jisung artık şehirini terk etmeyi planlıyordu rahat bi uyku çekebileceğinden pek emin değildi fakat 2 gün sonra okul vardı ve arkadaşları gelmez ise asıl sorun o zaman çıkacaktı. Bundan emindi,bu planlarını pazar gününe saklayarak odasına gidip,bir gece lambası yakıp yatmıştı.
●●●●●●●●●●●●●●●●●●
Selam savaş ordumm nasılsınızz
Bu bölüm uzun muu kısa mıı pek anlamadım ama artık karanlıkların prensini çağıralım artık diyorum o yüzden bu bölümü biraz sade yazdım çok randomanlı değil maalesef
Bu yüzden diğer bölümün bomba bir bölüm olacağını söyleyebilirim
Görüşürüz ^^