Merhabaaa🏍️🚖
Ben geldimmmmmm.Bölüme bol bol yorum ve oy bekliyorum.
Desteklerinizi esirgemeyin. Tepkileri okumak istiyorum 😋😍 Hayalet kalmanızı istemiyorum 😔Ve bölüme başlamadan önce hemen 🚖🏍️ emojilerini alayım buraya.
İYİ OKUMALAR
🏍️🚖
2.BölümMemleketten geri döndüğümde bomboş evle karşılaşmıştım. Nasıl Doğanay'ın evlenmesini beklemiyorsam, evin içinde yellerde esmesini beklemiyordum. Halbuki kapıdan girer girmez –tabi arkadaşım uyanıksa- "Ben geldim," diye kendimi ilan edecektim ama evde kimsecikler yoktu. Odası bomboştu. Yalnızca bavulu odasında duruyordu. O kadar. Arkadaşımdan iz yoktu. Sonra ise değişikleri fark etmiştim. Salonun köşesinde kaplar vardı. Küçük kaplar. Üç tane. Birinde su varken, diğerinde hayvan yemi gibi şeyler bulunuyordu. Son kap ise hepsinden alakasız kumluydu.
Ben yokken evde ne olmuştu böyle?
O an aklıma birkaç fikir gelmişti fakat hiç hoşlanmamıştım. Hem de hiç.
Değişiklikleri boş verip ve üstümdeki montu çıkarmadan hemen Doğanay'ı aramıştım ve sürpriz. Kocasının evinde olduğunu söylemişti. Elbette kocasının evinde olacaktı. Sonuçta evlenmişti. Ama işte ben beklemiyordum. Bu kadar çabuk arkadaşımdan olacağımı düşünmemiştim ve benim en kısa sürede neler olduğunu öğrenmem gerekiyordu. Bu bariz bir gerçeklikti artık. Bu yüzden de kıza emri vaki yapıp, kocasını evden göndermesini ve ona geleceğimi söylemiştim. O da kabul ederek, konumunu atmıştı.
Şimdi de Doğanay'ın gelecekte evi olacağı rezidansın önündeydim. Buraya gelene kadar da toplu taşımalarda sürünmüş, birden fazla aktarma yapmıştım. Cüzdanıma eksisi olmamıştı. Neticede aylık öğrenci akbiliyle geziyordum. Fakat şu da vardı ki İstanbul da bir ilçeden bir ilçeye geçmek demek, il değiştirmeye tekabül ediyordu. Olsun. Yine de bu şehre aşıktım.
Başımı geriye atıp yukarıya baktım. Binanın katları bitmek bilmiyor gibiydi. Resmen gökdelen gibiydi. Yukarıdaki pençelerden birinden aşağıya bakmayı hayal bile edemiyordum. Yüksekti. Çok yüksek. Yükseklik korkum falan yoktu fakat böyle bir yer de yaşasam kesinlikle olurdu.
Rezidansın girişine yönelmeden kulağımdaki kulaklıkları çıkarıp, çantamın içine attım. İçeriye girerken güvenlikten geçtim. Kendimi her an sorgulanacakmış gibi hissetmekten kendimi alamadım ama öyle bir şey olmadı. Hatta kocaman girişte dururken kime geldiğim bile sorulmadı. Hoş sorulsaydı, cevapta veremezdim çünkü bir şaşkınlık daha yaşama evresindeydim.
Şimdi burası bina mı oluyordu? Burası binaysa bizlerin yaşadığı ne oluyordu acaba? Zenginlik böyle bir şeydi demek ki. Ama yukarıya çıkan asansörlere ilerlerken eksik bir zafiyet vardı. O da güvenlikti. İnsan ne için, kime geldiğimi sorardı. Doğanay, direkt yukarıya çıkabileceğimi söylemiş olsa da yanlıştı. Elini kollunu sallayan herkes girebilirdi. İşte bu olmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ÇARPIŞMA MESELESİ
General Fictionİşin aslı hayatım tam bir fiyasko olma yolunda ilerliyordu.