Mehmet Ağa sinirli sinirli bakmıştı yiğite iyice işleri çırından çıkartiyordu. Bütün ağalar onaylayıp gitmişti Çakırbeyliler ve Demirayaklar baş başa kalmıştı.
Mehmet:bu ne hadsizlik nasıl böyle bir şey dersin!!!!
Yiğit:ben yapmam gerekeni yaptım bundan pişman değilim olması gereken bu.
Ömer:lan sen eceline mi susadin?
Yiğit:sen hiç sesini çıkarma olanlarda seninde suçluluk payın var kendini suçsuz sanma gelip ortalığı karıştıran sendin!!
Ömer:bacimin peçesini açıp sonra gelip bana kafa atan sen hatalı olan sensin diyorsun bı hata varsa tek suçlusu sensin nasıl bir yerde yaşadığımızı biliyorsun milletin ne dicegini biliyorsun buna rağmen kalkıp bir kadına çarşının ortasında yaklasiyorsun.
Yiğit:çarşının ortası dediğin kimsenin geçmediği sokakti kimsenin görme olasılığı yoktu gelip bağırdın milleti başımıza topladın benim ne kadar hatam varsa seninde var.
Hızır:kesin sesinizi söz bir kere ağızdan çıkar yağmur kizimizla konuşup hazırlıklara başlayalım.
Mehmet:Hızır benim kızım senin oğluna varmaz boşya nefesini tüketme ölüceğini bilse de varmaz.
Hızır:yapmak zorunda olmasa ya ikisini öldürürler ya da ömerle Esra derler ben kızımı kimseye vermem zaten burda deyil duysa Mardini herkesin başına yıkar yine de kabul etmez.
Yiğit:ondan önce ben etmem baba bacımın burda hiç bir suçu yok suçu olmayan bir şeyin bedelini ödiyemez.
Mehmet:Ömerinde bir suçu yok kimsenin günahının bedelini ikisi de ödiyemez.
Hızır:ben yağmurla konusucam sizde o sırada sakin sakin avluda beni bekleyin.
Hızır ağa son sözlerini söyleyip şark odasindan çıkmıştı salondan yağmuru da alıp çalışma odasına kapanmislardi.
Yiğit avluya çıkar çıkmaz sigara yakmıştı yavaş yavaş iç çekerken bir yandan sabirsizca babasını ve yağmuru bekliyordu.Hızır:kızım çıkan karar daha doğrusu Yiğitin dediği kararı kabul edicegini düşünmüyorum ama yinede konuşmak istedim.
Yağmur:ne kararı çıktı ki?
Hızır:Yiğit senle evlenmek istediğini söyledi herkeste onayladı biliyorum senin için zor Yiğitin sert biri olduğunu merhametsiz olduğunu duymuşsunudur ama benim oğlum dışarıya karşı sert merhametsiz normalde kalbi pamuk gibi biridir sana da iyi davranır kötü bir söz etmez tek bir damla göz yaşının akmasına izin vermez seni uzeni üzer kirani kırar ama eğer sen ona ters gidersen o zaman yiğiti ben bile tutamam deme o ki bu evliliği kabul et hem senin hemde Yiğitin hayatı kurtulsun.
Yağmur:dediklerini anlıyorum Hızır amca ama beni de anlayın normal hayatımdan bir anda kaos dolu bir ortama düştüm nasıl yapicam Yiğit okumuş 4 yıl yurt dışında yaşamış mimarlık okumuş şimdi şirketi büyük şirketlere rakip biri ben ise ortakulu tek okumuş biriyim hor görür diye korkuyorum beni yanına yakıştırıp insan içine çıkarmaz diye korkuyorum.
Hızır gülümsemişti:o düşüncelerini sil Yiğit öyle bir şey düşünmez seni yanına da yakıştırır koluna takıp insan içinde de gezer sana laf edene laf eder ama sana tek söz etmez.
Yağmur:sen öyle diyorsan öyledir kabul ediyorum.
Hızır gülümsemişti:gel bakalım buraya
Yağmurda gülümseyip sarılmıştı hızıra hızırda sarılmış sarlima işi bitince aşağı inmislerdi. İndiklerini görünce elinde ki sigarayı söndürmüştü pür dikkat ikisinin inişini.Hızır:yağmur kızım kararını verdi kendisi size açıklasın.
Mehmet:ne karar verdiysen arkandayım güzel kızım.
Yağmur gülümser:ben evlenme kararı aldım baba hala arkamda misin?
Mehmet:sen iste canımı da veririm.
Yağmur sıkıca sarılmıştı babasına ne hata yaparsa yapsın babası her zaman dağ gibi arkasindaydi şimdi olduğu gibi.
Yiğit ise kararina şaşırmıştı kabul edicegini düşünmemişti.
Ömer:emin misin bacım bu dağ ayisiyla evlenicek misin?
Yiğit anında kaslarini catip Ömer'e bakarken yağmur kikirdamisti ortamda ki herkes gulurken bı yiğit ciddiydi.
Yiğit:ben dağ ayisiysam sende öküzsün kayınço.
Bu sefer kızan taraf Ömer olmuştu çünkü kendisine kayınço demişti ama beli etmemişti.
Ömer:oluruz enişte sıkıntı yok.
Yiğit:olmasında zaten.
Hızır:tamam tartışmayın çocuk gibi.
Mehmet:Hızır haklı tartışmayın.
Yiğitle Ömer susmuşlardi ikisi de babalarının üstüne laf diyemezlerdi.
Mehmet ağalar biraz daha oturduktan sonra evlerine gitmişti.Karanlık Mardin'in eşsiz manzarasına çökerken her iki konakta yapilicak hazırlıklar konuşuluyordu. Karanlık bir tek Mardini esir almamıştı yiğiti de almıştı babası bir türlü yağmurla ne konuştuğunu söylememişti bu da canını sıkıyordu zira kendinden bir şey saklanilmasini sevmiyordu.
Hızır yatarken Yiğit terasa çıkmış manzaraya karşı sigarasını içiyordu yavaş yavaş. Mardin güzel olduğu kadar acımasızdi bir sürü sevdaya mezar olmuştu bir sürü kan dökülmüştü. Bu topraklarda adalet yoktu töre vardı töreler o kadar acımasızdı ki sevdaya bakmayıp ölüm kararı veriliyordu her ne kadar bazıları engel olmaya çalışsa da olmuyordu.
Yiğit manzarayi izlerken sesizce mırıldandı manzaraya karşı.Allah der ki "Kimi benden çok seversen onu senden alırım..."
Ve ekler: "Onsuz yaşayamam" deme, seni onsuz da yaşatırım.
Ve mevsim geçer, gölge veren ağaçlarin dalları kurur, sabır taşar, candan sandığın yar bile bir gün
El olur aklın şaşar.
Dostun düşmana dönüşür, düşman kalkar dost olur, öyle garip bir dünya.
Olmaz dediğin ne varsa olur...
"Düşmem" dersin düşersin, "şaşmam" der şaşırsın.
En garibi de budur ya "öldüm" der, yine de "yaşarsın..."
(Hz.Mevlana)Ben ne mi yaptım;
"Dua ettim. Ömrü ömrüme nasip olsun diye..."Elinde ki sigarayı söndürüp odasına gidip kısa duş almış ardından üstünü değiştirip yatağa girip yağmuru düşüne düşüne uyuya kalmıştı.
Devam edicek...
İyi okumalar bol beğeni bol yorum satır arası yorumda bırakırsanız sevinirim✨🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yiğit Ağa "TÖRE"
General FictionHer şey açılan bir peçeyle başlamıştı. Mardin'in zengin ailesinin tek varisiydi Yiğit yakışıklığıyla kızların aklını alırken öfkesiyle herkesi korkturdu. Yağmur doğduğu günden beri yüzünde bi peçeyle geziyordu sadece gözleri ve saçları beli oluyordu...