Küçük şehirdir Mardin. İçindeyken kurtulmak isterken, uzaklaşınca özlersin. Burda herkes herkesi tanır. Burda aşklar doya doya yaşanmaz. Çoğu sokağını ezberlersin. Ama veda etmek zorunda kalırsın çoğu zaman. Gülerek geçtiğin sokaklardan ağlayarak geçersin artık. Yarım kalanların şehridir Mardin. Burda her şey yarım kalır. Çünkü Mardin'de her şey yarım kalmaya mahkumdur. Mardin burası, dostluğu baki ama aşkı imkansız olan şehir.
Esra ve Ömer o geceden sonra hiç konuşmamislardi. Ömer duyduğu sözlerin ağırlığını taşırken Esra yine ona yenilen kalbine lanet ediyordu. Kalbi hala Ömer diyordu ömerden başkasına atmiyordu.
Yağmurun ağrıları oluyordu son haftalarında olduğu için. Yiğit evden çalışıyordu karısını yanlız bırakmamak için. İçi içine sığmıyordu küçük bı bebeği olucakti baba olucakti bunun mutluluğunu tanışıyordu. Babalık hissini tatamayi o kadar çok istemişti ki şimdi ise o hissleri yaşıyordu mutluydu hayatın da hiç olmadığı kadar mutluydu.
Yağmur yiğite kahve yapıp çalışma odasına çıkmıştı. Yiğit ise dosyaların içine gömülmüş saatin kaç olduğunu bile fark etmemişti. Takı kapı açılıp kapanana kadar. Kafasını kaldırıp içeri giren meleğine bakmıştı.
"Kahve getirdim canım."
"Güzelim niye yoruyorsun kendini." Diyip kalkmıştı kahveyi karısının elinden alimis birlikte oturmuslardi.
"Naptım sanki hayatım sadece kahve yaptım zaten çok yoruluyorsun."
"Olsun güzelim bak çok az kaldı doğumuna yorma kendini."
Gülümser. "Benim düşünceli kocam. Merak etme iyim."
Yiğit elini yağmurun karnına koyup okşar.
"Çok heyecanlıyım bir kaç hafta sonra hata belki de bir kaç gün sonra kucağımızda olucak.""Bende çok heyecanlıyım bir an önce doğsun istiyorum."
"Az kaldı meleğim."
Yağmur gülümser ikisi de sohbet edip gulumslerdi her gün yapiyorlardi bunu.
Esra hazırlanıp çarşıya çıkmıştı biraz kafa dağıtmak için toparlanmasi lazımdı. Ömer ise bunu öğrenmiş hazırlanıp çıkmıştı nolursa olsun sevdiği kadına kendini affetirmek istiyordu esrasiz nefes alamıyordu artık.
Esra ufak bi alışveriş yaptıktan sonra mazarali bı kafeye gitmişti. Kahve sipariş vermiş manzara eşliğinde içiyordu. Bir kaç dakika sonra karşısında ki sandalye çekilmiş Ömer oturmuştu.
"Yine mi sen? Takip mi ediyorsun sen beni?"
"Başka yol bırakmadın bana napsam geri tepiyorsun."
"Ömer bitti sen bitirdin sen beni bırakıp gittin şimdi gelmiş şöyle oldu böyle oldu diyorsun inanmıyorum ben sana bir kere inandım güvenimi boşya cikardin."
"Esram sen yeter ki affet beni ben her şeyi telafi edicem eskisinden bile mutlu olucaz yeter ki affet güzelim ben sensiz yapamıyorum."
"Yaparsın çok güzel yaparsın bitti beni takip etmeyi kes her yerde karşıma çıkma yoruldum ben senin dağıttığın hayatımı toplamaktan yoruldum bir kere de beni düşün ben nasıl toparlandım biliyor musun? Bilmiyorsun o yüzden karşıma geçip rahat rahat konuşma."
"Biliyorum biliyorum çok pişmanım bırakta toparlim her şeyi izin ver affetirim kendimi."
"Bitti dedim bir daha sakın karşıma çıkma."
Ömeri itip gitmişti. Daha fazla çarşı da kalmayıp eve gitmişti gider gitmez odasına kapanmıştı.
Hem kendisini rahatça bırakıyordu hemde dönüyordu. Yatağın üzerine oturmuş ağlıyordu her şey o kadar yorucu gelmeye başlamıştı ki esraya daha fazla dayanicak gücü kalmamıştı hem sevdiği adamı ozlemisti hemde yaklasamiyordu nasıl bı kaderdi bu böyle.
Çakırbeyliler akşam yemeğini yemeye başlamışlardi. Esra aç olmadığini söyleyip inmemişti. Diğer aile üyeleri de yemek yip kahve eşliğinde sohbet etikten sonra odalarına çıkmışlardı.
•Gece saat 1•
Yağmur aşırı sancıyla gözlerini açar yavaşça doğrulur derin nefes alıp geçmesini bekler. Fakat geçmek yerine ağrı daha da çoğalmaya başlamıştı.
"Yiğit kalk çok kötüyüm."
Yiğit karisinin sesini duymasiyla birlikte gözlerini açıp doğrulmustu.
"Noldu güzelim."
"Ağrım var geçmiyor ah."
"Tamam sakin ol şimdi hastaneye gidicez."
Yataktan kalkıp hemen giyinmişti karısını da giydirdikten sonra babasına kız kardeşine haber vermiş yağmuru da alıp hastaneye gitmişti tabi Hızır ve Esra da arkalarından çıkmışlardı.
Doktor odadan çıkar.
"Noldu karım iyi mi?"
"Doğum başlamasina az bir süre kalmış sabaha karşı başlaya bilir o yüzden yağmur hanımın yatışını yapalım."
Yiğit başını salayip yatisini yapmıştı hemen. Ardından odaya gidip karısının yanında durmuştu.
Konağa küçük bı Çakırbeyli gelmesine çok az kalmıştı.
Herkese merhabaaa yeni bölümle ben geldim çiçeklerim yorum yapmayı beğenmeyi unutmayın.
Keyifli okumalar...💜🌼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yiğit Ağa "TÖRE"
Ficción GeneralHer şey açılan bir peçeyle başlamıştı. Mardin'in zengin ailesinin tek varisiydi Yiğit yakışıklığıyla kızların aklını alırken öfkesiyle herkesi korkturdu. Yağmur doğduğu günden beri yüzünde bi peçeyle geziyordu sadece gözleri ve saçları beli oluyordu...