İDDİA-AŞK ACISI

267 15 4
                                    

Korkularım mı canlanıyordu?

Kırılmamak için ördüğüm duvarlar mı yıkılacak?

Yoksa sevmeye güvenmeye mi başlayacaktım?

Acı mı çekmeye başlayacaktım?

Bu acı annenin kızması kadar mı olacak yoksa babanın azarlaması kadar dibe mi batıracaktı?

Bence bu kadar kolay olmayacaktı.

Bir vampirin vücudundaki bütün kanı emmesi gibi olacak. Tek fark öldürmemesiydi.

Ben bu acıyı çekmemek için ölümü göze alabilirim! Hemde hiç acımadan..

Derin nefes alarak çıkışa ilerledim. Beni gören Gencer ve Tuna oldukları yerde durdular. Her ikisinin yüzünde de endişe vardı.

Neden ki?

Tuna hızla yanıma geldi ve elini yüzüme sürünce yüzümdeki ıslaklıkla ağladığımı anladım.

Ağladım!

"Ne oldu sana?"

"Yok bir şey!" diyerek Tuna'da ayrıldım ama önümdeki engele bodoslama daldım. Sıcak bir ten ve baş döndüren koku.. Gencer..

Kafamı kaldırınca o sıcak kahvelerde gerçek endişe vardı. Benim için mi endişelenmişti? Kandıracağı kızı için mi endişelendi!?

Sinirim bir kat daha arttı.

Elini kaldırınca bir adım geriye gittim. Ne hakla bana dokunmaya çalışırdı?

Mantıklı düşünmem için bir an önce buradan gitmeme gerekiyordu.

Hemen yanından geçtim ve kafeden çıktım. Sanki ruhum 10 yıl yaşlanmıştı. Gözümden akan yaşlarla otobüs durağına gittim. Banka oturdum gözlerimi silmeye başladım. Etrafımda olanların çoğu kendi alemindeydi. Tabi ki aralarında insanlar hakkında fesat düşüncelere sahip olanlarda vardı ve onlar hiç çekinmeden bana bakıyor ve konuşuyorlardı.

Ne kadar güzel! Hakkımda dedikodu yapmaları için kapı açmıştım.

Saçmalamaya başladım dimi? Bunları düşünecek zaman mı? Benim hakkımda sadece buradakiler konuşmuyordur ki! Başta Tuna olmak üzere o salak tayfada benim hakkımda neler diyorlardır kim bilir?

Tuna..

Bunun için benimle yakınlaşan biricik(!) kuzenim. Benim iyiliğimi düşünen yüce insan..

Otobüsün gelmesiyle en arka sıralardan birine yerleştim.

Telefonuma gelen mesaj sesiyle aklıma bu gün kitapçıya uğrayacağım geldi ama bu gün çok yorgun olduğum için gitmek istemiyorum. Mesaj atan Ahmet abi olduğunu görünce gülümsedim.

'Önemli bir şey olmadıktan sonra geleceğini biliyordum. İyisindir umarım. Bana mesaj at'

Bu adam beni tanıyor yaa. Hemen mesaj attım.

'Aslında çokta önemli bir şey değil abi. Özür dilerim bu gün gelemeyeceğim. Ama en kısa zamanda yanındayım '

Telefonum çalındığında moralim yine bozuldu. Arayan Tuna'ydı.

Aramayı red edip telefonu kapattım. Uğraşmak istemiyorum. Evimin 4 sokak aşağısındaki durakta indim. Oradaki çocuk parkına yürüdüm. Çocukların kahkahaları yüzümde tebessüm oluşturdu.

Bir tane büyük çınar ağacın altına oturdum ve gözlerimi kapatarak çocuk sesleriyle kendimi sakinleştirdim.

Bir süre sonra yerimden kalktım ve evime yürüdüm.

Hiç kimseye görünmeden odama geçmek istemiştim ama annem sağolsun beni odamın önünde bekliyordu.

"Hoşgeldin kızım."

"Hoşbuldum anne." diyerek sahte gülümsememle yüzüne baktım.

"Tuna aradı. Evde mi diye seni sordu." derin bir nefes alarak kafamı salladım ve odama girmeden önce anneme dönerek:

"Ben biraz uyuyacağım anne yemek yemeyeceğim , çağırmayın." diyerek kapımı kapattım ve kilitledim. Yüksek seste Model'in Levla'nın Hikayesi albümünü açtım. Pijamalarımı giyip ağır ergenlik geçiren kızlar gibi dolabımdan çikolata ve cips çıkarıp bu gün yani şimdilik düşünmeden kendi kendime psikolojimi bozuyordum. Olması gerektiği gibiydi.
Ne zaman ağlamaya başladığımı bilmiyorum ama elime düşen gözyaşı damlası beni hayata geri döndürmüştü.
Allah'ım!
Ne yapacağım?
Onlara karşı nasıl tepki vereceğim? Ağlamam şiddetlenince yatağıma uzanıp cenin pozisyonu aldım.

Sırf değişmem için iddiaya mı girdiler? Değişmekten kast ettikleri fiziksel görünüşüm müydü? Peki ruhsal değişimim ne olacaktı? Asıl önemli konu bunları yaparsam kimin umurunda olacaktım?

İddia yüzünden hayatımı değiştirmezdim.. değiştirmemeliydim.

Peki şimdi ne yapmam gerekiyordu? Ablama söylesem hem Tuna'nın canına okurdu hem de Gencer'in.

Offf! Ne yapacağım? Ağlamaya devam ediyordum.

Kendime ilk kez acıyorum. İlk defa çaresizliğime ağlıyorum. İlk defa ne yapacağımı bilmiyorum.

Yüzüm gözüm şişmişti. Ayağa kaktım ve çekmecemin arkasındaki uyku hapımı aldım. Bunu uzun süre kullanmamam gerektiğini biliyorum. Bağımlı olmamak için çok nadir içiyordum. Kutunun içinden bir tanesini aldım ve içtim. Bol su içtim ve yatağıma uzandım. Saat daha öğlen 2 idi. Müziklere eşlik ederek kafamı boşaltmayı denedim. En son hatırladığım sözler ise;

Levla gözünde yaşlarla vazgeçti

Levla gözünde yaşlarla vazgeçti

Levla sil yaşını bunlar da geçti

Gülümse biraz bahar geldi...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 10, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İDDİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin