ten

310 44 44
                                    

"Off anne! Bırak da uyuyayım işte..." Annemin beni dürtmesi ile uykumdan uyanmışken, tekrar uyumakta direniyordum. Anneme laf yaparken bir anda mide bulantısı hissetmem ile gözlerim ardına kadar açıldı. Kalktığım gibi koşarak ebeveyn banyosuna koştum ve boş midemi boşalttım.

Derin bir nefesle kendimi yere attım. Annem hızla kapının önünden yanıma koşup yere eğildi. "Minnie, iyi misin oğlum?" Bir şey demeden kafamı sallayarak onayladım. Anneme yaklaşıp kafamı göğsüne yerleştirdim ve sarıldım sıkıca.

Eli hemen saçımı bulmuştu. Narin hareketlerle saçlarımı karıştırırken uykum yekrar gelmişti. Yaşananların üstünden iki hafta falan geçmişti. Yapımız gereği erkeklerde hamilelik daha erken gerçekleşirdi. Büyük ihtimalle şu an karnımda canlı bir hücre vardı.

"Oğlum, hamilelik dönemine girdin..." Annem inanamaz şekilde konuşunca tekrar kafa salladım. Konuşmak istemiyordum. "Chan oğlumu çağırayım mı? İster misin?"

"Seungmin?" Annemin konuşmasının üstüne onun sesini duyunca kafamı kaldırdım. Bebek gibi kapının önünde duran bedene kollarımı uzattım sarılması için. Ne olduğunu anlamamıştı ama annemin kalktığı yere çömeldi ve kollarını belime doladı. Onun kollarında daha bir güvende hissediyordum.

"Seungmin hamilelik dönemine girdi Chan. Bu zamanlar sana daha çok ihtiyaç duyacak. Oğlumu sana emanet ediyorum." Ben gözlerimi kapatmış sessizce dururken Chan kafa salladı, hissetmiştim. "En iyi şekilde sahip çıkacağım, anne. Endişe etme."

Kısa bir sessizliğin ardından annem banyodan çıkmıştı. "Kahvaltı hazır siz de gelim bir an önce." Odadan çıktığında Chan anlımı öptü. "Güzelim, neyin var?"

"Uyanınca direkt kustum da. Boğazım acıdı." Çocuk gibi mızmızlanırken kıkırdadı. Belimdeki kollarından birini bacaklarımın altına yerleştirip ayağa kalktı. Uykuyla kafamı omzuna gömdüm ve kokusunu içime çektim. Bu beni daha da mayıştırmıştı.

"Bir süre dayanacağız güzelim, her zaman yanındayım tamam mı?" Kafa salladım hafifçe. Bu sırada mutfağa geldiğimizi onun kokusuma karışan omlet kokusundan anlamıştım. Zorla gözlerimi açıp annemin tabağıma doldurduklarına baktım. "Anne, bunları yiyebileceğimi sanmıyorum?"

"Bu tabak bitecek Kim Seungmin! İtiraz etme hakkın yok." Derin bir iç çektim ve Chan'ın beni sandalyeme bırakmasına izin verdim. Tabağımdakilere göz atarken yüzümü buruşturdum. Chan gülüp benim çatalımla bir parça omlet aldı. "Aç ağzını."

"Aç değilim ki." Chan inatla çatalı bana doğru tutunca göz devirdim. Ağzımı açıp lokmayı çiğnemeye başladım. Yemeye başlamam ile Chan anlımı öpüp gülümsedi. "Aferin küçük prensime." Gülümseyecek gibi olsam da kendimi durdurdum ve Chan'ın bana kahvaltı ettirmesini mutlulukla izledim.

Kahvaltı faslı sessizce bittikten sonra yapacak işlerim için çalışma odama geçtim. Chan da benimle gelmiş, sessizce yanımda oturuyordu. "Canın sıkılacak?"

"Sıkılmaz."

"Sıkılır Channie. Diğerleri ile vakit geçirebilirsin." Gülümsedi ve yüzümde gözlerini gezdirdi. "Bu güzelliği izlemek can sıkıcı olmaz, Minnie. Hem yanında olmak istiyorum, yüzün solgun."

"Hamilelikten. O yüzden ayak işleri diğer hizmetçilere kaldı." Dediklerim ile kafa salladı. "En doğru olanı. Kendine dikkat etmen için daha uygun."

"Bana benden daha çok önem veriyorsun?"

"Çünkü senden hoşlanıyorum." Bu dediğine kendisi bile şaşırırken gözlerim ardına kadar açııldı. Kalbim arkasında atlı koşuşuturur gibi atmaya başlarken nefes düzenim bozulmuştu. Neden bu kadar heyecan yaptım ya ben!?

Mr. Lover Lover || ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin