twelve

236 42 2
                                    

Gözümden yaşlar akarken sadece bir tane lambanın aydınlattığı, camı dahi olmayan odada kapana kısılmıştım. En azından öğün vereceklerdi. Sadece bu yönden kazanıyordum. Aç kalmak istemezdim. Keşke Chan olsaydı ve beni besleseydi...

"Chan... Bulun beni lütfen... Bebeğimizi ve beni bulun..."

Christopher Bang

Delirmek üzereydim! O orospu kadın bilerek beni değil Seungmin'imi almıştı! Sırf kendisine aşık olduğumu fark edeyim ve acı çekeyim diye! Ayaklarına kapanayım diye!

Sinirden karşımdaki aynaya yumruk atmıştım. Kısa sürede kapı açılmıştı. "Hyung!" Hyunjin hemen yanıma koşarak gelmişti. "Hyunjin. Jennie annem nerede?"

"Uyuyordu en son hyung. Kadın ağlamaktan beter oldu." Aklımda dönen planlar ile sinirimin gram düşmediği gözlerimo Hyunjin'e diktim. Karşımda korkudan büzüşmüştü çocuk. "Kendi odasında mı?" Kafa sallayınca sızlayan elimi boş vererek odasına gittim. Yatağında oturmuş gözleri dolu bir şekilde duruyordu.

"Anne." Beni gördüğünde yüzü hemen endişeyle dolmuştu. Geldiğinde baygındım be olanlaeı öğrenince beni görmeye bile gelememişti. Oğlu, hatta hamile ve güçsüz durumdaki oğlu şu an yoktu. Benim yüzümden...

"Chan! Ne oldu sana oğlum?"

"İyiyim. Sadece beni alt ettiler. Arkamdan gelmeselerdi Seungmin burada olurdu. Özür dilerim." Hızla iki yana salladı kafasını. "Hayır, hayır sen elinden geleni yapmışsın. Kendini suçlu hissetme. Hem sadece sen değil, tüm adamlarımızı kandırmışlar."

Ellerimi tuttuğu sırada hemen çekmeye çalıştım. Ama başaramamış ve elimin halini görmesine neden olmuştum. "Elin... Çok kanıyor, yürü revire."

"İyiyim ben." Sinirle homurdandı. "Chan, Seungmin'in seni böyle görmesini mi istiyorsun? Eline pansuman yaptırıp sardır. Ben de plan yapacağım. Salonda buluşuruz." İtiraz etmedim bu sefer. Odasından çıkarak revire indim ve elimin yanında yüzüme de pansuman yaptılar. Karnımdaki morluğu Seungmin görmez umarım.

İşim bitince salona ilerledim. Jennie annem büyük bir dikkatle önündeki haritaya bakıyordu. Yanına gittiğimde yüzümü ve elimi kontrol etti gözleriyle. Onaylar biçimde mırıldanarak tebessüm etti. Elimden geldiğince tebessümüne karşılık vermeye çalıştım.

Kapı aniden açılmış, ağlayan Felix ve Jisung ile diğer üyeler gelmişti. Diğerleri de çok üzgündü ancak dışa vurmuyorlardı. Jeongin gözü dolu bir şekilde bana baktı. O an hüzün yok olmuş, yerini öfke almıştı. Anlamaz bir biçimde kaşlarımı çatmışken bana doğru koştu ve yakalarımdan tuttuğu gibi yumruk attı.

Daha ne olduğunu anlayamadan yere yapışırken Changbin hızla onu tutmaya çalıştı. Bu surada bağırmayı ihmal etmemişti. "Hepsi senin suçun! Senin yüzünden Seungmin şu an o lanet kadının elinde! Ne diye geldin sen buraya! Aklında ne vardı buraya gelirken, ha!?"

Kafamı eğmiş onu dinliyordum. "Jeongin! Sakin ol! Chan hyungun suçu yok!" Minho da sinirle konuşunca ortalığın karışacağını anlayan Jennie anne elini masaya vurdu. "Yeter! Çocuk işi mi bu da Chan'ı suçluyorsun Jeongin? Şu an suçlu araman ne kadar mantıklı?"

Derin bie iç çekti. Konuşurken sesi titriyordu. "Benim oğlum şu an hapis altında ve siz burada ortalık mı karıştıracaksınız!? Çocukça davranmayı kesin!" Düştüğüm yerden kalkarak, zaten yara olan yere vurduğu için kanayan dudağımı elimle sildim.

"Changbin, Jeongin'i dışarıya çıkart. Biz bir plan yapacağız." Changbin anında onaylayıp ikisi dışarıya çıkarken arkalarından baktım. Derin bir iç çekerek yüzümü sıvazladım. Omzumdaki elin sahibine baktığımda Felix olduğunu gördüm. Kızarmış gözleri ile bana bakarken dudak büzdü.

Mr. Lover Lover || ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin