7

196 24 26
                                    

Atlar hazırlandığında jin de dahil herkes buradaydı, bende ata bindiğimde daha doğrusu binemedim ve düştüm, kalçamı ovarak kalktım.

Kral bana baktığında eğildim.

"Özür dilerim kralım"

Yoongi at ile yanıma geldi.

"Arkama bin"

Korkarak baktığımda inerek elimi tuttuğunda şaşkınca baksamda ayağımı eyere koydum, yoongi uyluğumu tutarak bindirdiğinde oturdum, kendide önüme oturduğunda kafamı eğdim, herkes bize bakıyordu.

"Teşekkür ederim prensim"

"Rica ederim, belime sıkı sarıl, düşersen yürürsün"

Sıkıca sarıldığımda sırıttı, kral önden gittiğinde peşinden gittik, jin yanımıza geldi.

"Hoseok, nasıl düştün ama"

Güldüğünde kaşlarımı çattım ve kafamı çevirdiğimde daha çok güldü, jungkook yanımıza geldi.

"Neye gülüyon lan"

"Hoseok'un düşüşüne"

"Hee, komikti"

Oda güldüğünde iyice kaşlarımı çattım.

"Susun be, ben hiç at binmedim, normal düşmem"

Jimin sırıttı.

"Öğren, her zaman yoongi olmayacak"

"Olucak"

Anlımı yoongi'nin sırtına bastırdığımda jimin güldü.

"Komikti"

"Susar mısın"

Sustuğunda namjoon geldi.

"Hızlanın hemen"

Önden ilerlediğinde diğerleri hızlandı, kralın yanında ilerlediğimizde bana baktı.

"Oğlumu koruya bilecek misin"

Titreyerek kafamı sallayıp konuşmaya çalıştım.

"Canımı da vermeye hazırım kralım"

Kafasını salladığında yoongi konuştu.

"Canını isteyen yok, yük olma yeter"

"Özür dilerim prensim"

Babası yanında olduğu için sert davranıyordu ama korktuğunu nefes alışlarından anlaya biliyordum, gelmemem için yalvarmıştı adeta ama söylediğim gibi, canımı onun için verebilirdim.

Güneye akşama doğru ulaştığımızda savaşın çoktan başladığını anlamıştık, yaralılar toplanmış tedavi görüp yemek yiyerek güçlenmeye çalışıyordu.

Onlara yaklaştığımızda gözler bizi buldu, krallarını ve prenslerini gördükleri için gözleri parlamıştı askerlerin.

Attan indiğimizde prensler ve kral yaralılara baktı ve hepsi ile tek tek konuştular, askerler adeta yeniden güç depolamışlardı bir kaç dakika'da, kralları ve prensler dim dik dururken onlardan güç alıyorlardı.

Yoongi ortaya geçerek kılıcını aldı  ve konuştu.

"Bu ilk savaşımız değil, bir çok kayıp vereceğiz ama asla bundan pişman olmayacağız, ülkemiz bizim onurumuz ve grurumuz dur, min krallığı ilk defa savaş görmüyor, ordum ve askerlerim de öyle, gidecek olan şimdiden gitsin, benim korkaklara değil savaşçıya ihtiyacım var, benimle beraber ölecek savaşçılara, toparlanın ve savaşa hazır olun, acıma yok, korkma yok, ölüm var, kan var, anlaşıldı mı?"

Herkes dik durarak bağırdı.

"Anlaşıldı varisimiz"

"Güzel, kendinizi gösterin ve min krallığının kudretini gösterin"

"Çok yaşa Min krallığı"

Herkes gibi yoongi de kılıcını havaya kaldırdığında kral oğluna gruru ile bakıyordu ben ise aşk ve yüreği dağlanmış bir anne gibi.

Taehyung grur ile konuştu.

"Abimin kudreti bizim geleceğimiz"

Dimdik durarak ve hayranlık ile yoongi ye bakıyordu, bir saat sonra plan hazırlanmış ve herkes yeniden savaşın ortasına gelmişti.

Kral lar konuşmuş ve uzlaşmaya varamamıştı, geri döndüklerinde yoongi nin bana verdiği kılıcı sıktım ama ben hiç kılıç kullanmamıştım ki.

Bağırma ile savaş başlayıp herkes bir birine girmişti, korkarak geride dursamda bana saldıranlara da karşılık verip elimden geldiğince yaralayıp öldürüyordum.

Gözlerim yoongi yi bulduğunda iki kişi ile savaşıyordu, birinin boğazını kestiğinde diğeri kılıç ile uyluğunu kesti,  yoongi yere düştüğünde koşarak yanlarına gittim, adam kahkaha atarak konuşunca duyduklarım ile dişlerimi sıktım.

"Diğer gözünü de ben kör edeceğim"

Adam beni fark etmediğinde adamı ittim, şaşkınca bana döndüğünde titreyerek kılıcımı kaldırdım.

"Önce beni geçmelisin"

"Git buradan"

Yoongi bağırsada takmadım, adam saldırdığında karşılık vermeye çalıştım, ittirdiğimde kılıç sol gözümü çizdiğinde elimde olan kılıcı kalbine saplamıştım bile.

Kral yanımıza geldiğinde titreyerek elimi gözüme koydum, oluk oluk kan elime gelirken bayılacak gibi oldum, düştüğümde acıdan sesimi dahi çıkartamıyordum, bir şey göremiyordum,  yoongi de mi böyle hissetmişti?

Kral bağırdığında kulaklarım çınlıyordu.

"Yoongi, götür onu, bacağını da sardır, hemen"

Kolumdan tutuldum, kalktığımda yoongi beni kucağına aldı.

"Hoseok dayan tamam mı, geçicek"

Sesini duyduğumda konuştuğumdan emin olmasamda denedim.

"Acıyor ama bağıramıyorum, sen de mi böyle hissettin"

"Ever, evet ama sakin ol, iyi olacaksın"

Şifa çadırına girdiğinde kadın yanıma geldi, hemen gözüme baktı ve havlu koydu.

"Bastır, tamam mı"

Elimi koyduğumda yoongi'ye baktı, uyluğunu sardığında yoongi bana bakarak kadın ile konuştu.

"Ona iyi bak"

Kadın kafasını salladığında yoongi geri çıktı, uzandığımda kadın bir sürü şey söylüyordu ama ben anlamıyordum.

Gözlerim kapandı ve ben karanlığa gömüldüm, yoongi'ye bir şey olacak diye korkudan ölüyordum.

/+/+/

Hoseok da mı kör olsa yoksa olmasa mı? Karar veremedim :(

Sope: sol göz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin