09 bulletproof vest

10K 1.1K 875
                                    
















gec geldik ama bu bolum uc koca bolum kadar bnn olsam beni affederim,,,SAHSEN

+

09; sevgili, avcı, dost ve düşmansen daima bunların her biri olacaksın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


09; sevgili, avcı, dost ve düşman
sen daima bunların her biri olacaksın.

Midede kelebekler uçuşması tabirini ilk duyduğumda muhtemelen henüz iki basamaklı yaşlarımın başındaydım. Babaannem öldükten kısa bir süre sonraydı. O hayattayken her şey biraz daha katlanılabilirdi. Ayaklı bir orkestra olduğundan ölmeden önce bana neredeyse bütün müzik aletlerini çalmayı, ana dili haricinde bildiği iki dili akıcı konuşmayı, kilden istediğim kadar seramik nesne yapmayı ve bir iğne bir iplikle dilediğim her şeyi örebilmeyi öğretmişti. Ellerim kendi ördüğüm kazağın eteğindeki sökülmüş ipleriyle oynarken onu ve kelebek hissini düşünüyordum.

Babaannem öldüğünde babam lanetim yüzünden bana bakacak herhangi bir bakıcı bulamamıştı. Zihnim bana acı veren anları silerek beni koruduğunu sandığından bu zamanları tam olarak hatırlayamıyordum. Evin önündeki gölde boğulduğumda kimse beni fark etmemişti ama çocukluğumdan beri hapsolduğum evden daha uzak, daha farklı yerleri görebilmek için ormandaki en yüksek ağaca çıkıp düştüğümde kırılan kemiklerimi gizleyememiştim.

Kanayan, kırık bir karmaşa hâlinde sürüne sürüne eve varmış ve ağlayarak babamı aramıştım. Babam beni neredeyse altı saat bekletti, hava karardıktan ve ben bütün ümidimi yitirdikten sonra geldi. Bugün bile o acıyla altı saat boyunca geçirdiğim anları her anımsadığımda kulağıma çatırtı sesleri dolar. Acıdan defalarca kez bayıldığımı ve her uyandığımda bir başıma olduğumu fark etmenin kalbimi nasıl kırdığını hatırlıyordum. Çok ağırdı, henüz çocukluk yıllarının başındaki bir çocuk için tüm o acı çok fazlaydı. Dünyanın en yalnız insanı gibi hissediyordum ve hayatla tek bağım olan kişinin biraz bile umrunda değildim.

Babam sonunda gelebildiğinde salondaki koltuklardan birinde yine kendi ördüğüm atkılarla sardığım kırık kemiklerim, ağlamaktan pınarları kurumuş gözlerim ve bitkin düşmüş bedenimle uzanıyordum. O zamanlar da tıpkı şimdi her kötü hissedince yaptığım gibi annemin yayınlarından biri dinliyordum. Babam o gün bana çok kızdı. Oysa ona ağacın tepesindeyken gördüğüm deniz fenerinden bahsedecektim. Bana gerçekten çok kızdı. Hastaneye gidemeyeceğimi çünkü hiçbir doktorun bana eldivenlerle bile dokunmak istemediğini söylediğinde kalbim duracak sanmıştım.

Topluma karışamıyor, yaşıtlarımla birlikte eğitim alamıyordum. Ailemle birlikte yaşamıyor ve doğduğumdan beri koca bir yalnızlığa mahkum ediliyordum. Bunları bir yere kadar anlamış ve kabullenmiştim ama iyileşmeye bile hakkım yok muydu?

Sırf kendi isteğim dışında aldığım canlar ve asla arınamadığım lanetim yüzünden her zaman acı çekmem gerektiği düşüncesini ilk o zaman normal görmeye başladım. Bir insana yapılabilecek en büyük kötülük ona yaşadığı her kötülüğü hak ediyor düşüncesi empoze etmektir. Babam bana yıllarca bunu aşıladı. Mutluluk parmak uçlarımda yükselirsem benim kolayca ulaşabileceğim bir yerdeydi ama uzanmaya hakkım yoktu. Tıpkı cam tavan teorisi gibi, artık kafamı kaldırdığım an engelleneceğimi ve kavanozuma hapsolacağımı düşündüğümden kafamı kaldırıp bakmıyordum bile.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 04 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

midas touch Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin