Yorgunluktan spor salonunda olduğum yere oturmuştum. Bacaklarım ağrımaya kalbim göğüs kafesimden çıkacak gibi atmaya başlamıştı.
"ister misin?"
Başımı kaldırdığımda İlkan'ın elinde tuttuğu bir su şişesini bana uzattığını gördüm.
"sanırım buna gerçekten ihtiyacım var." şişeyi aldım.
"neden burada oturuyorsun?"
"kalkacak halim yok" dedim suyu içerken.
İlkan yanıma bağdaş kurup oturdu.
"müdür sana karşı neden bu kadar sert?"
"beklentilerini karşılayamıyorum. Bana karşı yüksek beklentili bir ebeveyn gibi davranıyor."
"sana güveniyor. Yoksa büyük bir riskle seni göreve geri almazdı."
"neden böyle konuşuyorsun? Benim hayatım hakkında her şeyi biliyormuş gibisin. Kızlara da dün olanları anlatmışsın. Benden habersiz benim hayatımı nasıl anlatırsın?"
"ben senin hakkında özel bir şey anlatmadım. Sadece benim senin yanında ne işim olduğunu sordular. Ben senin değil kendi yaşadıklarımı anlattım. Hem biz bir ekibiz. Sen şimdilik bize yabancı olabilirsin ama yakında sen de bizimle samimi olursun. Ve o zaman birbirimizden bir şeyler saklamadığımızı anlarsın."
Sessiz kaldım.
" bak tanışmamız pek iyi olmadı. Bunun farkındayım. Benden nefret de ediyor olabilirsin. Ama ben sana arkadaşca yaklaşıyorum. Sonuçta artık silah arkadaşıyız. Sana cenımı emanet edicem. Aynı şekilde sen de bana. Dün olanlar gerçekten benim isteğim dahilinde değildi. İnan böyle tanışmak ben de istemezdim."
İlkan haklıydı. Belki şu an bir suçlu arıyordum. Ve kimseye kızamadığım için onu buluyordum. Onun ise suçu yoktu.
" tekrar tanışmaya ne dersin?"dedi. Anlamayan gözlerle ona baktım. Öksürerek boğazını temizledi. Tokalaşmak için elini uzatttı. "merhaba ben İlkan Ercan sekiz yıldır organize şubede görev yapıyorum. Bu emniyete geçeli bir buçuk sene oldu. Ondan önce Siirt'te doğu görevindeydim. Sizin isminiz neydi?"
Gülümsedim. Bu çocukça tavrı bana Akif'i hatırlatıyordu. Uzattığı eli sıktım.
"ben de Feza Dikmen. Memnun oldum."
"e bu kadar mı ben hayatımla ilgili bir sürü şey anlattım."
"benim hayatım anlatmaya değer bir hayat değil. Beni boşver."
"hadi ama seni tanımak istiyorum"
Ayağa kalktım. Bir erkeğin beni daha fazla tanımasına müsade etmek istemedim. Bu cümleyi en son bana kuran adamı restoranda terk edip gitmiştim. Ve beni tanımayı ondan başka biri için istemiyordum.
"su için teşekkür ederim." dedim. On dakika olmuştu ve herkes yavaştan plan odasına geçiyordu.
Müdür planı anlattı. Neden böyle büyük bir operasyona biz katılıyorduk anlamıyordum. Ekiptekiler benim bilmediklerimi biliyor olmalıydılar ki sesleri çıkmıyordu.
Müdürün dün de bana anlattığı gibi kod adı Cruel olan cani bir adam vardı karşımızda. Doğuda örgütle anlaşmış ve çalışmalara başlamıştı. Ülke genelinde Cruel'in kaçırdığı tahmin edilen 37 kurban vardı. Hepsini canlı bomba olarak kullanacaksa hedeflediği ölüm oranı hiç de az değildi. Zaten müdür hedefinin milyonlarca kişiyi katletmek olduğunu baştan söylemişti.
Bu zor bir görevdi. Özel kuvvetlerle beraber çalışacaktık. Ama biz sınır dışı operasyonuna katılacaksak buraya kim bakacaktı.
Müdür planı anlatıp odadan çıktıktan sonra peşinden gittim.