Maç başlayacağından Jennie ve Jisoo yerlerine geçti. Jisoo;
"Az daha sabret Jennie."
"Sen olmasan nasıl sabrederdim bilmiyorum."
"Nasıl?"
"Yok bir şey."
Maçın 2. Yarısı başlamıştı. Kaleler kaleciler tarafından korunmuş, forvetler gol atmak için ilerlemeye çalışıyordu. Jisoo sırıtarak;
"Bir gol daha gelir mi dersin?"
"Gelir gelir. Bu maçı biz alacağız."
Fakat öyle görünmüyordu. Barcelona 1-0 önde olduğundan Paris oyuncuları hırslıydı. Her an gol atabilirmiş gibilerdi. Jisoo;
"Ne oldu bir an da böyle?"
"Paris çok baskı kurmaya başladı. Böyle giderse maçı zor alacağız."
Paris oyuncuları karşı takımın kalesine çok yaklaşmıştı. Spiker;
"Mbappé hızlanıyor, ilerliyor, topu durduruyor ve GOOOLLL!"
Jennie;
"Hayır ya! Olamaz kabul etmiyorum."
Jisoo;
"Of! Hadi Barcelona yaparsın."
Durum 1-1 olmuştu. Jennie;
"Olsun. Önde değiller sonuçta. Berabereyiz."
Jennie;
"Kaçıncı dakikadayız?"
"51."
"Daha var. Yine de atsınlar."
***
63. Dakika olmuştu. Hâlâ 1-1'di. Jennie;"Bence şimdi gol gelecek. Jisoo? Jisoo!"
Jisoo uyuyakalmıştı. Jennie'nin sesini duyunca uyanarak;
"Ne oldu, gol mü attık?"
"He gol attık. Bak bakalım gol atmış mıyız?"
Jisoo ekrana baktı. Ekranda 1-1 yazınca;
"Atmamışız."
"Birde cevap veriyor salak. AtMaMıŞıZ. Yaa gerçekten mi?"
***
76. Dakika olmuştu. Jisoo;
"Jennie! Bak. Gidiyoruz, Karşı takımın kalesine doğru gidiyoruz, kesin gol olacak! Jennie?"
Jennie yanında ki koltuk boş olduğundan ayaklarını oraya uzatıp uyuyakalmıştı. Jisoo;
"Jennie! Uyansana amına koyayım. Gol geliyor diyorum."
Jennie hızlıca yerinde doğrulunca
Jisoo;
"Ananı sikeyim! Ne diye ölü dirilir gibi uyanıyorsun? Ödüm koptu."
"Hani gol nerede?"
"Sen uyanana kadar... Direkten döndü."
Jennie iyice sinirlenmişti. Ayağa kalkıp;
"Hadi Barcelona! Hadi. Boşuna mı geldik bu maça biz?! Hele bi' kaybedin var ya, var ya..."
Jennie yerine oturdu. Kollarını birleştirip maçı izlemeye devam etti. Jisoo'ya;
"Ne oldu benim abime?"
"Canın abiciğin pes etmiş; baksana, karşı takımın kalesine bile yaklaşamıyor."
"Benim abim pes etmez! Yorulur."
***
Maça 90+7 eklenmesine rağmen durum 1-1 bitti. Ne karşı takım kazanmıştı ne de Barcelona. Jennie;"Az kalsın unutuyordum. Kalk da şu satıcıların söylediği yere gidelim."
Jisoo ayağa kalktı. Jennie ile beraber buluşma noktasına geldiler. Satıcılar çoktan oradaydı. Lisa;
"Gelin! Beni takip edin."
Jisoo ve Jennie Lisa ve Chaeyoung'u takip ediyordu. Jennie;
"Nereye gidiyoruz?"
Chaeyoung;
"Nereye olacak? Antony'i arabasına kadar takip ediyoruz."
"A anladım."
Antony stadyumdan çıkmış arabasına ilerliyordu. Lisa;
"Madem o abin Jennie o zaman bundan sonrası sizde."
Dedi ve Chaeyoung ile oradan hızla uzaklaştı. Jisoo;
"Bir dakika! Nereye gidiyorsunuz?"
Jennie uzun zamandır abisiyle konuşmadığından onunla konuşmak konusunda özgüvensizlik yaşıyordu. Boğazını temizledikten sonra;
"Antony."
Antony kafasını çevirdi. Jennie;
"Eee hatırlıyor musun? Eskiden bir kız kardeşin vardı."
Jisoo içinden bunun çok kötü bir konuşma başlangıcı olduğunu geçiriyordu. Antony;
"Ne? Benim bir kız kardeşim yok."
"Hayır vardı. Hatta adı Jennie'ydi."
"Beni biriyle karıştırıyor olmalısınız hanımefendi. Benim bir kız kardeşim yok."
"Var işte! Var. Sadece aradan uzun zaman geçtiği için hatırlamıyorsun."
Antony, Jennie'ye boş boş bakıyordu. Antony;
"Ben gerçekten hatırlamıyorum."
"Şimdi sana hatırlatayım da gör! 2 ablan var değil mi? Biri Lara, biri de Gloria. Bir de bir erkek kardeşin var. Luis."
"Bunlar geçerli bir kanıt değil."
"Nedenmiş?"
"Bunları internetten de bulabilirsiniz de ondan."
"O zaman sana bazı şeyler daha anlatayım. Ablan Lara sırf sen gitme diye Barcelona'dan gelen teklif mektubunu yırttı fakat yine de baban seni oraya gönderdi. Durumunuz yetmese bile. Şimdi söyle bakalım. Peki ya bunları internetten bulabilir miyim?"
"Siz bunları nereden biliyorsunuz?"
"2 saattir diyorum ya ben senin kardeşinim diye. BOŞUNA MI DİL DÖKÜYORUM BURADA!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Happy House |Jensoo|
Teen FictionJennie 4 kardeşi ile beraber Fransa'nın fakir bir kasabasında yaşıyordu. Durumları pek iyi olmadığından ailesi onu zengin bir aileye vermişti.