Selam asklarimmm! Nasılsınız?
Bölüm beklediğimden daha erken geldi. Hatta çok erken geldi. Neyse, bu yazdığım bölüm hikâyede en sevdiğim bölüm oldu. Yine çok uzatmadan sizi bölümle baş başa bırakıyorum.
Bölümüokurken yorumlarda fikrinizi belirtip oy kullanmayı unutmayınnn!
İyi okumalar!
//
"Kızım."
Tanımadığım bu kadının sesi kulaklarımda yankılanarak ortamdaki basslı müziği bastırıyordu. O an yaşadığım şok, heyecan ve dahası milyonlarca duygu ile telefonu kapatmıştım.
Locaya doğru yürümeye başladığımda Deniz'in orada olduğunu gördüm.
Hiç bir şey hissedemiyordum nedense şu an.
"Ne yapıyorsun sen?"
"Ne yapıyorum ben?"
Derin bir nefes alarak sakin kalmaya çalıştı, Yakışıklı Hulk.Derken locaya taş gibi bir esmer güzeli yaklaştı.
Giydiği beyaz ve hemen hemen kızı çıplak bırakan elbise mükemmel fiziğini ortaya çıkarıyordu. Kahverengi saçları beline kadar uzanıyordu, esmer güzelinin.
"Sevgilim!" Dedi müzik yüzünden bağırarak.
Duyduğum şeyle gözlerim şok içinde açıldı.
Evet, Burçak. Doğru duyduk. Sormana gerek yok.
Deniz, kıza kaşları fena halde çatık şekilde bakıyordu. Kız ise bana küçümseyici bakışlar atarak Deniz'i izliyordu.
Sesimi çıkarmadım.
"O geceden sonra ben hiç görememek seni." Dedi yarım yamalak türkçesiyle. Ha birde türk değildi yani.
"O geceden sonra seninle görüşmek gibi bir niyetim yoktu zaten, Maria."
"Why öyle söylemek sen?" Bunu söylediği anda kendimi tutamayarak küçük bir kahkaha attım.
Why anırmak sen, Burçak?
Sonrasında Deniz öyle bir bakış attı ki kız arkasına bile bakmadan locadan uzaklaştı.
"Why sevgilini kovmak sen?" Dedim dalga geçerek.
Konuşmadı Deniz.
Why gülmemek sen?
Bende susmaya çalıştım ama ara sıra aklıma gelince gülüyordum.
Gülerken gözüm Deniz'e kaydı. Bana bakıyordu. Ama ifadesiz gözlerinden bir şey anlamak çok zordu. Bu bakışla zor da olsa gülüşümü durdurdum.
Tuhaf hissettim kendimi birden. Aslında dalga geçer gibi bakmıyordu yüzüme. Kötü bakmamıştı, dalmıştı. Gülüşümü izlerken yakalamıştım onu.
Ortadaki masaya garson, iki tane içecek getirdi biraz sonra. Deniz birini alıp bana baktı.
"Merak etme, içinde alkol yok. Varsa da seni sarhoş etmeyecek derecede azdır." Dedi rahatlatırcasına.
Başımı iki yana sallayıp içeceği almadım.
"Ne o? Korktun mu?"
"Neyden korkacağım be?!"
"Sarhoş olmaktan." Dedi sırıtarak.
Kaşlarımı çattım. İçinde alkol yok, demişti.
Alkol yoksa sorun da yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarına İki Bilet
Novela JuvenilBirbirlerine kavuşmak için yıllarca bekleyen Deniz ve Burçak'ın hikâyesini hayal edin. Kalpleri birbirine aşıkken ayrı düşen bu iki ruh, kaderin oyunlarına teslim olmuş gibi görünse de, içlerindeki ateş hiç sönmemiştir. Bu hikâyede, aşkın gücü ve k...