Engin Bey'in ağzından
- Her şey hazır değil mi Seyfi? Diye sordum kafamı dosyalardan kaldırıp Sağ kolum olan Seyfi'ye yöneltim.
- hazır Engin bey! Dedi çekingen elini ensesine götürerek kaşlarımı çattıp söze atıldım.
- bir sorun mu var Seyfi? Diye sordum gözlerinin içine bakarak, Seyfi yıllardır yanımda çalışıyor. Zaten kendisi asker arkadaşım, askerden sonra sıkıntılar çektiğini duyunca hiç düşünmeden yardım ettim ona bir can borcum var çünkü beni ölmekten kurtardı. Feyzi dayanamayıp söze atıldı.
- Bu çocuklara yapacağınız oyundan diyorum! Dedi feyzi kısık ama duyabileceğim bir ton ile ardından devam ettim
- Emin misiniz bu oyundan yol yakınken vazgeçme şansınız var! Dedi Feyzi, yapmak istediğim şey basit bana göre. Ben artık bu çocukların gamsız umursamaz yaşamasına dayamıyorum. En çok koyan bunların hepsi benim suçum, anneleri ölünce kendime işe verdim açımı unutmak için oysa çocuklarımın bana ihtiyacı vardı sevgime, merhametime babalığıma paranın bütün bunları kapsadığını sanıyordum ama meğer öyle değilmiş. Aksine ben çocuklara kötülük yapıyorum. Beynimdeki düşünceler ile savaşmayı bırakıp kendime geldim, Seyfi ile göz göze geldikten sonra söze başladım.
- Eminim Seyfi çocukların hali hal değil! Dedim gözüm masamın üstünde duran eski bir aile fotoğrafına kaydı, ah Nermim canım eşim şu ilet hastalığa yakalanmasaydı şimdi ne güzel ailem dağılmış olmayacaktı. Ardından Seyfi'ye baktım ve konuşmaya başladım.
- Sinem zar zor istediği bölümü okudu güç bela mezun edebildik! O fashion week senin bu moda festivali senin gezip gezip duruyor. Dedim bıkkın bir sesle, Sinem çok inatçı ve dediğim dedik annesi gibi oda deli baştı ve o yüzden sanırım bu kadar anlaşa biliyorduk ben hep sakin ve uysal taraftım Nermin derseniz inatçı keçi onun yanında asistan bile olamazdı ve korktuğum gibi kızım ona çekti onun haricinde annesinin güzelliğini almış kendime gelip kaldığım yerden devam ettim.
- Umursamaz bencil kendini düşünen bir insan oldu! Para ile her şeyi çözebildiğine inanan biri haline geldi! Benim kızım bu olamaz Seyfi! Dedim kalemi elime alarak, ardından tekrar söze atıldım.
- Oğuz bey desen şirketin başına geçirmek istiyorum ama! Dedim kızgınlıkla, sakin kalmaya çalışıyorum çünkü bu çocuk bir gün beni kalpten götürecek göçüp gideceğim en sonunda.
- Boğazına kadar borca battı! Ben olmasam bunu çoktan tahtalı köye yollardı o adam! Dedim sahte bir gülüşle bakmayın sinirden gülüyorum, sen git at yarışı oyna ardından borcunu kapatmak için benden para alacağına tefeciden para al.
- Nasıl yani ne borcu? Diye sordu Seyfi o sırada gözüme 3 gün önce olan olay canlandı.
3 gün önce
Engin Bey'in ağzından
Şirkete toplantım vardı, yeni bir mekan açmayı planlıyorum yurt dışına. Çocuklara oynayacağım oyunda yurt dışına kaçmış gibi yapacağım en hazından oradan işleri yürüte bilirim. Bir anda kapı açıldı ve yığınla iri yarı adamlar girdi içeri. Belinde silahları görünce, iş yaptığım yurt dışından gelen misafirlerim dışarı depar atar gibi kaçtı. Siyah takım elbiseleri adamlar sıraya dizildi, ve kapıdan içeri uzun boylu iri yapılı bir kumral otuzlu yaşlarda bir adam girdi. Öne doğru bir adım atıp konuşmaya başladı.
- Sizin bu iş arkadaşları ama tırsak çıktı ya! Dedi labali bir şekilde, ardından koltuğuma oturdu. Sonunda kendime gelebilmekle beraber nihayet ağzımdan iki kelam çıkara bildim
- Beyfendi siz kimsiniz? Diye sordum önce adamlara dönüp tek tek göz gezdirdim kurtlar vadisi gibi dizildiler mübarekler.
- Benim adım İlker! Demesiyle ona doğru döndüm, karşısındaki sandalyeye oturdum.
- İlker Paşoğlu! Diye tamamladı, ben bu ismi bir yerde duydum kimden duydum hatırlamıyorum. Bir anda kafamın üstünde bir ampül yandı, geçenlerde yakın arkadaşım aynı zamanda arada iş yaptığım bir arkadaşım bahsetti bu isimden tefeci. Anlamadığım böyle bir adamın benimle ne işi olur.
- Namınızı duydum! Fakat anlamadığım bir mevzu var! Dedim kolumu masaya koydum ardından tekrar konuşmaya başladım.
- Benden ne istiyorsunuz? Diye sordum, elindeki kalemi döndürüp konuşmaya başladı.
- Ben lafı dolandırmayı sevmem! Oğlun Oğuz bana borcu var 500 000 TL! Dedi, bir anda boşluğa düştüm sanki. Yavaş yavaş kendime geldim ah Oğuz başıma neler açıyorsun böyle.
- Ama oğlun borcu ödemedi bende babasından yani madenden almayı tercih ettim! Dedi gözlerini tekrardan bana dikerek, aklıma bir fikir gelmesiyle hemen onu uygulamak için konuşmaya başladı.
- Anladım! O parayı vereceğim! Dedim öne doğru doğurup ardından kaldığım yerden devam ettim.
- Fakat sizden bir ricada bulunmak istiyorum! Dedim, eli ile devam etmem için işaret etti.
- Siden istediğim belki size garip gelebilir! O parayı sanki vermemişim gibi Oğuzu korkutun arada! Dememle kaslarını çattı, evet bende şu an onun kadar kendime inanmıyorum bu Oğuz beyin kendine gelmesi için büyük bir adım.
- İleri gitmek yok! Yoksa tefeci dinlemem onlarca adamı var demem seni kendi elimle öteki dünyaya gönderirim! Dedim, sözlerimden sonra elini bana doğru uzatıp konuşmaya başladı.
- Anlaştık! Dedi ve elini sıktım.
Şimdiki Zaman
Engin Bey'in ağzından
- Bu adamları bilmezsiniz çok tehlikelidir! Ama siz bilirsiniz! Dedi Seyfi, bu dediğine gülüp söz atıldım.
- Ben yaptığımdan eminim! Dedim
- Hadi bakalım Seyfi oyun başlasın! Dedim.
Yazardan not
İlk bölüm geldi keyifle okuyun kelebeklerim
Oyun başlıyor hazır mısınız?
Sizce neler olacak?
İlker sizce kalmalı mı?
Bir sonra ki bölüme kadar kendinize iyi bakın öptüm sizleri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sosyete İflas Ederse
RandomEngin Kayaoğlu Türkiye'nin neredeyse bütün otelerin sahibi üç tane çocuğunun kaygısız yaşamasından bıkmış bir oyun oynayarak hayat dersi vermeye karar verir. büyük kızı Sinem 25 yaşında moda tasarım okumuş fakat hala bir iş sahibi olmayan ve baba p...