|2| Yunan Tanrısı

914 53 1
                                    

Elimdeki yaklaşık yirmi poşetle beraber Almilla'nın takıntı haline getirdiği sevgilisi Özgür'ün evine girince normal olarak tüm gözler bana döndü.

"Ne yani? Hala alışamadınız mı Şebnem Gürsoy'a?"

Can bir bana bir poşetlere baktıktan sonra göz devirdi.

"Yine kim seni strese soktu Şebnem?"

Elimdeki poşetleri kapının yanına koyarak -fırlattı- Almilla 'nın yanına oturdum.

"Sorma Cancağzım, babam beni zorla tekne kursuna yazdırmaya çalışıyor."

Özgür'ün gözleri Can'a döndü ve garip garip hareketler yaptıktan sonra normale döndüler.

"İşin garip yanı ise... Kabul ettim! Hem beni oraya doğru çeken bir kuvvet var, hemde eğer bir ay boyunca aralıksız gidersem bize bir ev alacakmış!"

Üçümüzün birden çığlık atmasıyla birlikte Özgür'ün koltuktan düşmesi bir oldu. Biraz şebeklikten, biraz da korkudan galiba.

"Ama bir ay boyunca düzenli olarak gidebileceğimi sanmıyorum."

Kainat gözlerini pörtletip başını arkaya doğru yatırdı.

"Ya Şebnem biz ne kadar çalırsak çalışalım, ne kadar para biriktirirsek biriktirelim, asla bir ev alamayız. Seniha Hanım'ın evinde bir ayakkabı dolabın bile yok ayrıca.."

Almilla'ya doğru yaklaştı. "Geçen gün buzdolabında bile iki çift ayakkabı buldum."

"Haaa, bende diyorum niye bu ayakkabılar benim ayağımı üşüttü bütün gün."

Almilla araya girdi.

"Evet Şebnem, senin gece yaşamın bitti!"

"Değil mi ya?! Arda'yla buluşamıyorum!"

"Koskoca Şebnem Gürsoy temizlik yapıyor! Külkedisine döndün be!"

Bana verilen gazla ayağa kalktım.

"Bende Şebnem Gürsoy isem o evi alacağım!"

------------

Sabah yaklaşık on tane alarmın hepsini susturdum. -birkaç tanesini yastık atarak kırmış olabilirim.- Almilla her zamanki gibi kalkmış yoga yapıyordu. Giyinmem uzun sürer diye akşamdan hazırlayıp koltuğumun yanındaki sehpaya koyduğum giysileri aldım ve tuvalete girdim.

Şimdi ben babama söyleniyorum ama sakın denizi sevmediğimi sanmayın. Ben denizde yüzmeyi severim. Tamam, her türlü gemiyi de severim ama kaptanlığı sev-mem! Seniha Sultan'ın bir lafı var. 'Kadının arabadaki yeri ön değil arka koltuktur.' diye. Hah, bende onu 'Kadının teknedeki yeri koltuktur, kaptan koltuğu değil.' diye değiştiriyorum. Yirmi beş yaşında ki yetişkin bir Şebnem Gürsoy, beş gün hiç durmadan denize bakabilir, yüzebilir. Bir kiloluk ağırlığa elini sürmez, fakat alışveriş yapıp on kilo ağırlığındaki ayakkabı poşetlerini taşıyabilir!

Banyodan çıkıp koltuğa geri oturdum. Almilla yogasını bitirip yanıma geldi. Kainat'ta elinde muhtemelen Can'ın vermiş olduğu bir oyuncak ayı ile yanımıza geldi.

"Ya kızlar şimdi ben bu kursa başlıyorum başlamasına ama ya kaptandan bozma öğretmenimiz bizi denizin ortasında bir yere götürüp Nuri Alço gibi gazozumuza ilaç koyup bizi bayıltırsa? Hadi yanımdaki kızları geçtim, muhtemelen onlar erkek yokluğundan gidiyorlardır ama ya ben? Annesinden babasından küresel erime yüzünden ayrılmış, küçücük bir buz parçasının üstünde duran yavru bir penguen gibi kalırsam? Ya hiç alışveriş yapmadan elli yıl boyunca yaşayıp sonrada kalp yetmezliğinden değil de ayakkabı yetmezliğinden öl-"

Kuzey Yıldızı |ŞebSel|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin