""Selim'e kötü kötü baktıktan sonra ben de marinadan çıkıp telefonumla Almilla 'yı arıyorum.
"Alo kuzum nerdesin çabuk söyle."
Şaşırmış olmalı ki sesine de yansıyor. Ee yani, ben acele etmeyi sevmem. İlk defa bu kadar net birşey sorduğumu görüyor sanırım.
"Özgür'lerin evindeyim. Kainat'ta burda."
"Tamam geliyorum." deyip telefonumu sinirle çantama tıkıyorum.
Benim sinirim ne Selim'e ne de Arda'yla ayrılmamıza. Tam olarak Arda'ya. Yok yani ben ne kadar "Gel, seninle bir elmanın iki yarısı olalım." desem bile Arda tam bir armut(!) olma peşinde!
Ben kendi kendime söylenmeye devam ederken taksicinin kaçamak bakışlarla bana baktığını yakalıyorum.
"Ne var yani hiç mi kendi kendine söylenen bi kadın görmedin?!"
"Yok estağfirullah abla. Ben hiç sevdiceene armut diyen bi bayan görmedim. Hoş, bu hayvansı güzelliğe de bayadır kadın eli değmiyorda.."
Zaten kabarmış olan sinirlerimi taksicinin üstüne boca etmemek için kendimi zor tutuyorum şuan! Öküz! Allah'ım tüm erkekler aynı mı ya?
"Al paranı üstünü istemez. Ayrıca abla nedir ya! Kadın eli tabi değmez bu öküze! Sen git iki tren izle de keyfin yerine gelsin. Katıksız hödük!"
Kapıyı hızla kapayıp sertçe dış kapıya vurmaya başladım, öyle ki biraz fazla abanmış olabilirim... Şayet kapı açıldığında yanlışlıkla Can'ın kucağına düştüm.
"Noldu Şebnem topuklularının topuğu mu kırıldı ne bu sinir?"
"Hayır ama birazdan senin kafan kırılıcak Can!"
Çantamı bir Şebnem klasiği yaparak koltuğa fırlatıp Kainat'ın yanına oturdum.
"Ay töbe! Noluyo' Şebnem?"
"Bakın şimdi. Şey oldu. Arda'yla ayrıldım. Ayrıntı veriyorum; ben gittim bu tekne kursuna dersi falan hiç dinlemedim. Sonra çıkışta adı Selim olan hödük benden numaramı istedi. Benim de sinirler zıpladı normal olarak. Bunu tehdit falan ettim topuklularımı kafana şaparım diye ondan sonra bi baktım bu denize düşmüş.."
Özgür'den bi kahkaha yükseldi.
"Kesme sözümü. İşte bende bunu çıkarıyım derken beni kendine çekti bende düştüm denize. Sonra işte baya su savaşı falan yaptık beni omzuna aldı suda, buraya kadar iyi, güzel de sonrasında işler mahvoluyor. Arda geldi işte bana kötü kötü imalarda bulundu bende ayrıldım işte."
Almilla başını iki yana salladı. "Ama diyorum ben bu Arda cidden kereste diye! Birkez bunun çakraları resmen siyah! Etrafa negatif enerji yayıyor."
Kainat heyecanla "Ay nasıl geçti onun dışında?"
Birden yumuşadım. Niye bilmiyorum.
"Ya bu çocuğun adı Selim'miş. Babam arkadaşım falan diyince ben kırk yaşlarında, hafif kel bi amca sanmıştııım. Ama çocuğu bir görseniz, kaslı, saçlar böyle hafif kumral, biraz hödük olmasa kişiliği, sesi falanda muhteşem. Kısaca bildiğimiz Yunan Tanrısı."
Arkamdan bir kıkırtı sesi geldi. Selim'in sesine benziyordu.
"Ay hatta kıkırtısı kulağımda çınladı."
Almilla gülümsedi, "Şey Şebnem, anlattığın kişi şu arkadaşa benziyor olabilir mi?" işaret parmağını aynı zamanda arkama doğrulttu.
Hızla arkamı döndüm. Selim bildiğimiz arkamda duruyordu. "Eheheh, ta kendisi.." Önüme dönüp sadece benim duyabileceğim bir sesle mırıldanıyorum. "Hemde kaslarıyla birlikte."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzey Yıldızı |ŞebSel|
Fiksi Remaja"Hayır Selim İnan, benim aşkım denize. Asla sana veya aptal teknene olmayacak." Selim gülümseyerek bana doğru yaklaştı. Ve dudaklarıma beş santim kala durdu. "Bana aşık olmanı zaten istemem Şebnem Gürsoy. Sadece Arda yerine beni tercih etmen gerekti...