Silah sesini duymamla dona kalmıştım. Fakat hemen kendime gelip hızlı adımlarla merdivenlerden aşağı inerek, avluya çıktığımda ise karşımda gördüğüm adamla sinirlerim tepeme çıkmıştı. Bu adam yıllardır bana platonik aşık olan Adar Dağlı 'dan başkası değildi.. Birde peşine tüm korumalarını -itlerini- takıp konak basmaya gelmişti utanmadan! Had bilmeyene çok güzel had bildirilirdi.. Bunu seve seve yapardım. Bende durur muyum? Hemen belimde gizlediğim silahımı çıkardım , babamların ve Azadoğullar 'ının önüne geçtim..
Silahımı tam olarak Adar Dağlı 'ya doğrulttuğumda ise avluda duyulan şaşkınlık nidalarına kulaklarımı tıkadım. Sonuç olarak ben bir Savcıydım ve Yenilmez aşiretinin de tek kızıydım. E haliyle de küçüklüğümden beridir silah eğitimleri alıyordum. Bunun nesini garipsiyorlardı anlamış değildim."Sen kendini ne zannediyorsun! Hangi cürretle benim bulunduğum ortamda silah ateşliyorsun!Karşında kim olduğunun farkında mısın sen?! "
"Ben gayet farkındayım ne yaptığımın , seni o adama yâr etmem!"
"Ne saçmalıyorsun be adam! Kendine gel yoksa ben seni kendine getirmesini bilirim! Ayrıca bu yaptığının bir suç olduğunu biliyorsun öyle değil mi?! "
"Suçsa suç umurumda bile değil, ben senin için her türlü suçu işlerim be gülüm.." demesiyle Cihan Azadoğlu 'nun konakta âdeta kükremesi bir olmuştu..
"Lan sen kime gülüm diyorsun! Senin o ağzını yüzünü dağıtır daha sonra da münasip bir yerine montalarım ulan! " Tam adamın üzerine doğru yürüyorken, araya kardeşi girip zar zor tutmuştu onu.
Ve kulağına birşeyler fısıldamıştı, fakat ne söylediğini bir türlü duyamamıştım. Tabi abilerim durur mu? Asla! Onlarda tam Adar Dağlı 'ya saldıracakken bağırmamla oldukları yerde durmuşlardı."Eeh! Yeter bir durun artık,
fazla uzadı bu mesele, diyerek Adar Dağlı 'nın üzerine doğru yürümeye başlamıştım. Ardından tam önüne geldiğimde ise ağzının ortasına bir güzel yumruğumu geçirmiştim. Ve yumruk geçirmem ile de yere düşmüştü. Bende elimdeki silahı tam olarak alnına yaslayıp.."SEN İLK ONCE O AĞZINI TOPLAYACAKSIN BENİMLE KONUŞURKEN! DUYDUNMU LAN BENİ ?! HADDİNİ BİLECEKSİN! HA EĞER HADDİNİ BİLMİYORSAN BEN SANA ÇOK GÜZEL BİLDİRİRİM O HADDİ! ANLADIN MI LAN BENİ!! " diyerek hemen acil durumlar için yanımda taşıdığım kelepçeyi çıkararak, ellerini bir güzel kelepçelemiştim.
"Haneye Tecavüz ve Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması suçundan seni göz altına alıyorum! "
(Burayı biraz araştırmış olabilirim 🤭..)Daha sonra ise telefonumdan bizim çocukları aramıştım..
"Alo hemen Azadoğlu konağına bir ekip gönderiyorsunuz, derhal! " demiştim. Ve yaklaşık 15 - 20 dakika sonra konağa gelen ekip ile Adar Dağlı 'yı kollarından tuttuğum gibi ayağı kaldırıp daha sonra onu bizim çocuklara teslim etmiştim. Ve daha sonra arkamı döndüğümde ise babamın, ailemin vede diğerlerinin gururlu bakışlarının altında kalmıştım.. Benim için ailemin gözlerinde gördüğüm bu bakış herşeye değerdi, bedeldi... Babam bana doğru yürüyerek ,tam olarak önümde durduğunda, ona anlamaz bakışlar atıyorken, bir anda beni kendisine doğru çekip sımsıkı sarılınca olduğum yerde donup kalmıştım.. Dünya yine benim için durmuştu o an, ve ben yine babamın o güvenli kolları arasındaydım. Kendimi en güvenli hissettiğim yerdeydim.. Babam geri çekilip, kollarımdan tutup
yine o gurur dolu bakışlarla konuşmaya başlamıştı..