1.BÖLÜM: KIYAMETE TERK EDİLENLER

31 5 20
                                    

Merhabalar! İlk kurguma hoşgeldiniz burda kendi dünyamızda takılacağız hadi daha fazla tutmayayım iyi okumalarrrr👾

Başlama tarihlerini alayım 💌
...

"Uyan yalvarırım , kalk çıkmamız lazım! Hadi dostum dayanabilirsin!"

Ne oluyordu, çok fazla ses vardı ve ben algı yeteneğimi kaybetmiş olmalıyım çünkü şuan hiçbir şey algılayamıyordum. Gözlerim kapalı mıydı, yoksa burası çok mu karanlıktı? Dostum n'oluyor bana gözlerimi açmam lazım bana ihtiyaçları var fakat açamıyorum gözlerime birisi oturmuş gibi kendimi zorladım sadece gözlerimi açmak bu kadar acıtmamalıydı. Zorda olsa gözlerimi açmayı başardım.

"Başardın dostum ama lütfen kaldır arkanı kaçmamız lazım gelecekler yalvarırım herkes bizi bekliyor bencil kadın kalk derhal!" Anlam veremeyen gözlerle önümdeki kıza baktım simsiyah gözleri aceleyle bir bana bir de etrafına bakıyordu dolgun dudakları yaralar içindeydi kenarı kanıyordu ama hala bana bir şeyler anlatıyordu. Keşke kendime gelmemi beklese. Koyu sarı saçlarını arkaya atıp elini kalkmam için bana doğru uzattı ama ben hala sersemdim algılayamıyordum. Tam o sırada olduğumuz durumu algılamamı sağlayan şey gerçekleşti. Art arda gelen silah sesleriyle anlamıştık bu dünyadaki son günlerimiz bütün alametler tamamlanmıştı fakat Yaratıcı  kullarının kalanlarının kendi kendilerine bırakmıştı yani bizim kıyametimiz yine bizdik...

"Kalk ahmak kadın şu siktiğimin yerinden bir an önce uzaklaşmamız lazım sersem. KALK!" Bunu diyen Erna'nın elinden tutup kalktım bu  sefer "sonunda kendine geldin gerzek, şurdan tek parça kurtulalım seni kendi ellerimle parçalayacağım Athena!" kıkırdadım bu haline başka ne yapabilirdim ki haklıydı. Onunla buraya saklanan masumlar için birkaç parça kıyafet , erzak ve tıbbi birkaç malzeme. Ben hemen çantaya eşyaları doluşturmakla uğraşıyordum silah sesleri yaklaşıyordu acele etmemiz lazımdı. Dışarıdan bağrışların artmasıyla Erna'yla bakıştık ardından muzipçe gülümsedi bu gülümsemeye fazlasıyla hakimdim. Hemen hançerlerimizi çıkardık sessizce halletmek daha iyi bir seçenekti kapının kenarına sindik biraz da eğlenelim değil mi? 

Hayvani bir şekilde kapıyı açtılar onlardan başka bir şey beklenmez zaten içeriye hemen girdiler. "Birilerine insanlık asla öğretemeyeceğiz galiba." diye alayla konuşan Erna'ya ve ona gülen bana baktılar şunlar bir kere de yüzlerini yıkamazlar mı? Burada fazla oksijen harcamaları mantıksızdı Erna da benimle aynı fikirde olmalı ki aynı anda adamların leşleri yerdeydi. Birbirimize gülümseyip o mükemmel çakmamızı yaptık. "Fikrimi sorarsan bence yalnız değillerdi bu yüzden acele et uyuşuk!" demesiyle eşyaları toplamaya başladık. 

"Her şey tamamsa artık gidelim sarı kafa." dememle yüzünü buruşturdu. "Senin yüzünden saçımı kazıtacağım." sitemine kahkaha attım galiba öyle dememden hoşlanmıyor ama tam net değil o yüzden devam edeceğim. Her şey tam olduğunda kafamıza bez parçalarını örttük yüzümüzü sardık arka kapıdan gizlice çıktık. Güneş yakıcıydı toprak fazlasıyla kuruydu çölden bir farkı yok buranın ve her an kum yığınlarından biri çıkıp saldırabilirdi o yüzden çok dikkatli olmalıydık. Yaklaşık 2 saattir yürüyorduk şuana kadar iyi gidiyorduk bence fazlasıyla mükemmeliz. Bu bizi öven düşüncelerimizden beni Erna'nın sesi bozdu. "Biraz oturalım ayaklarım koptu hatta bak hop artık beni taşımıyorlar." deyip kendini yere attı bu hallerine güldüm "Tamam o zaman biraz oturalım bende yoruldum ama sadece 10 dakika ne olacağını bilemeyiz" diyerek ben de oturdum. Rahatlamıştım açıkçası ama devam etmemiz gerekiyordu ve tam 10. dakikada kalktım ayağı ve elimi Erna'ya uzattım anlam veremeyerek baktı elime. Sıkılmış bir nefes vererek "Kaldır koca totonu çok az yolumuz kaldı haydi!" dedim. Oflaya poflaya kalktı ayağı " Hemen gidelim aşkımı özledim" dedi bu haline güldüm yatağından ve kitaplarından bahsediyordu.Açıkçası ben de yuvamızı özlemiştim. 

CENNETTEKİ CEHENNEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin