OĞLUM

310 30 9
                                    

Ferman zamanın durduğunu hissetmişti sanki. Ali olamazdı o. Daha iki gün önce gözlerinin içine baka baka sen benim kardeşim değilsin diye haykırdığı adam kendine bunu yapmış olamazdı. Sahi Aliye nasıl bunu söylemişti. Neden bunu kardeşine yapmıştı. Karşısında gördüğü görüntü gerçek olmazdı. Nasıl olurdu bu aklı almıyordu. Biraz daha düşünmeye devam ederse delirecekti sanırım. Ama kardeşini bu halde bırakmazdı olmazdı kendisine gelip yardım etmeliydi.

Etrafına baktığında diğerlerinin de kendisinden farklı olduğu söylenemezdi. Adil oğlumu kurtarın diye kendini parçalarken Selvi ağlamaktan bitap düşmüştü.

Nazlı ise artık unuttuğu zannettiği adamın kanlar içinde karşısında olmasını gördüğünde adeta kendisinden geçmişti. Allahım nasıl olurdu bu. O Nazlının Alisiydi ve şuan sedyeye yatan o olamazdı. Ferman hocasının sesiyle kendisine geldi.

Kendine gelen Ferman hemen sedyenin yanına gelip Adil Hocasına

Ferman: Hocam sakin olun lütfen. Kurtaracağız Aliyi.
Kendinize gelin hepiniz Aliye yardım etmemiz lazım. Gülin Adil Hocaya ve Selvi Ablaya yardım et sakın içeriye alma.

Kendinize gelin dedim hepinize. Doruk çabuk ameliyathaneyi hazırlat. Demir çabuk Tanju hocanı ameliyathaneye çağır. Nazlı Açelya kafanızı toplayın ve benimle gelin hadi.

Tanju odasında hastaneden çıkmak için hazırlık yaparken kapısı hızla açılmıştı.

Tanju: Demir napıyorsun sen

Demir: Hocam Ferman hoca ameliyathaneye çağırıyor Ali bileğini kesmiş

Tanju: Ne! Çabuk koş

Tanju yaşadığı şokla hemen koşmaya başladı zaten bugün Alide bir gariplik olduğu onun da gözünden kaçmamıştı. Hatta keyfi yerine gelsin diye ameliyatta fazla fırsat bile vermişti Aliye. Ama Alinin bunu yapacağı aklının ucundan bile geçmezdi. Ali neşe dolu bir çocuktu. Tanju ne kadar aliden en çok nefret eden kişi gibi gözükse de Aliyi o da çok seviyordu tabi. Sadece belli edemiyordu işte.

Tanju ve demirin de ameliyathaneye gelmesi ile ameliyat başlamıştı. Neredeyse tüm cerrahi ekip oradaydı. Ferman Tanju  Nazlı Açelya Demir Doruk hepsi Alinin yanındaydı. Selvi Gülin Beliz ve Adil ise dışarıda Aliden gelecek haberi bekliyorlardı.

Neredeyse 1 saat geçmişti ve ameliyatın bitmiş olması gerekiyordu.

Adil: Neden hâla dışarıya çıkmadılar. Birisi çıkıp bişey desin artık yoksa delireceğim dedi ağlamaktan yorulmuş sesiyle.

Beliz Adili teselli etmeye çalışırken içeriden ekip çıktı. Adil hemen ayaklanır Tanjunun yanına gitti.

Adil: Tanju Oğlum nasıl. İyi demi nolur iyi de. Kurtardım de nolur.

Tanju: İyi ameliyat birkaç komplikasyon dışında iyi geçti. Hem merak etme senin inatçı oğlun hâla inatçı. Şimdi odaya alınacak orada görebilirsiniz.

Selvi sevinçle Adile sarıldı. Beraber Alinin odasına doğru yol aldılar.

Selvi Adil Ve Belizin ardından Ferman ve Tanjunun da gitmesiyle. Kendisini daha fazla tutamayan Nazlı ağlamaya başladı. Arkadaşının ağlamaya başladığını gören Açelya hemen nazlinin yanına geldi ve onu teselli etmeye başladı.

Doruk: Ya aklım almıyor karaşimsek nasıl yapar kendine bunu

Demir: Abi valla ya benimde aklım almıyor yemin ederim Aliyi o halde gördüğümden beri delirecek gibiyim. Nasıl olur böyle bişey.

Nazlı: Hepsi benim yüzümden hepsi bizim yüzümüzden . Çok üzdük onu. Çok yalnız bıraktık hepimiz. Ali hayatta kendine böyle bişey yapmazdı hepsi bizim suçumuz.

Gülin: Evet arkadaşlarıyız dedik ama siz ayrıldıktan sonra bir kez bile yanına gidip nasılsın diye sormadık çocuğa.

Demir : Biz nasıl arkadaşlarız böyle. Bizden arkadaş falan olmaz.

Doruk: Tamam bundan sonra Aliyi hiç yalnız bırakmayacağız. Kovsa bile yanından ayrılmam artık onun. Hadi kalkın karaşimseğın yanına gidiyoruz.

Ali hasta yatağına uzanmış sol bilegi sargıda ve sağ kolundaki serumla uyuyordu. Yanı başında Adil hocası ve Selvi ablası vardı . Tabi tüm cerrahi ekip de odada onun uyanmasını  bekliyordu.

Adil gözlerinden hiç durmadan akan yaşlar ile birlikte oğlunu izliyordu. Elleriyle alnına yapışan kıvırcık saçlarını okşayıp uyanmasını bekliyordu.

Odada Alinin nefes alışverişinden ve ağlama seslerinden başka hiçbir ses yoktu.

Tanju: Artık ağlamayı bırakalım lütfen Ali uyandığında sizi böyle ağlarken mi görsün Adil hocam hadi.

Adil: Tamam haklısın Tanju diyerek gözlerindeki yaşları zorda olsa sildi.

Ali yavaş yavaş gözlerini açmaya başlıyordu. Bunu gören Selvi mutluluktan hemen ayağa kalkıp Alinin biraz daha yakınına gelerek tamamen uyanmasını bekledi.

Ali gözlerini tamamen açtığında sol bileğindeki ağrıyı daha da çok hissetmeye başladı. Kafasını biraz döndürmesi ile başındaki Adil Ve Selvi ile göz göze geldi. İkisinin de yüzüne bakar bakmaz ağladiklarini anlaması güç olmadı.   Adilin gözlerine uzun uzun  baktı.

Tanju: Ali nasılsın?

Alinin gözleri bu soruyla birlikte Tanju Hocasına ve odada olduklarını bile farketmediği tüm cerrahi ekibine kaymıştı.

Hepsine tek tek baktıktan sonra tekrar Tanju Hocasına döndü.  Tanju Alinin hicbirşey söylememesi karşısında Aliye aynı soruyu birkez daha yöneltti.

Tanju : Ali nasılsın bileğinde ağrın varsa ağrı kesici yapalım mı.

Ali: Soğuk ve tepkisiz bakışlarıyla sadece iyiyim biraz var dedi.

Tanju: Açelya hemen bir ağrı kesici yap demesiyle Açelya dışarıya çıktığı gibi ağrı kesici alıp yaptı.

Tanju : Evet biz dışarıya çıkalım Ali de biraz dinlensin. Hadi herkes işinin başına.

Adil : Ben selvi ile Buradayım.

Tanju: Tamam Adil hoca

Diğerlerinin çıkmasıyla odada Adil  Selvi ve Ali kalmıştı.

Selvi: Ali aç mısın biseyler getireyim mi sana?

Ali olur anlamında kafasını salladı sadece

Selvi çıkıp kantine indi.

Adil ise Aliye döndü ve oğlum diyebildi sadece ve kendini ne kadar tutmaya çalışırsa çalışsın gözünden akan yaşlara engel olamadı.

Ali ise Adilin Oğlum demesiyle birlikte baba diyerek Adile sıkı sıkı sarıldı ve ağlamaya başladı.

Son pişmanlık Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin